29 Şubat 2012 Çarşamba

Köpek Saldırırsa Soyunun!


Köpek Saldırırsa Soyunun!



Azgın bir köpek size saldırdığında ne yapmalısınız? Çoğunuz şu cevapları verecektir; Köpekten korktuğunuzu belli etmeyin, kokusunu alır. Asla kaçmayın, peşinize düşer. Ellerinizi cebinize koyun, sallanan eller köpekleri kışkırtır. Göz göze gelmeyin, köpek sinirlenir. Ani hareket yapmayın. vs… Bu taktikler belki sizi köpek saldırısından koruyabilir ama her köpeğe karşı etkili olmayabilir. Dünyanın en azılı köpeğini dize getirmek mi istiyorsunuz. O zaman soyunacaksınız ve çırılçıplak kalacaksınız.



Tarih, 8 Mayıs 1958. Gazetelere İstanbul’da Bebek ve Acıbadem semtlerinde 11 lüks evi soyan bir hırsızın Giresun’un Alucra ilçesinde yakalandığı haberi düşer. Geceleri bahçesinde iri çoban ve kurt köpeklerin bulunduğu köşklere giren ve değerli eşyaları çalan H.K isimli bir şahıs, elde ettiği paralarla Boğaz otellerinde kadınlarla gününü gün etmiş ama Semih İmren adlı bir polis şefinin sıkı takibiyle yakalanır. Yakalandığında ise “Semih ağabey rüyalarıma giriyordu zaten” diye cevap verir.

Haber, buraya kadar bir ilginçliği olmayan sıradan bir olay gibi gözükse de işin aslı başka!

11 köşke yakalanmadan giren, köşk bahçesindeki azılı köpekleri saf dışı bırakan ve havlamasına dahi müsaade etmeden hırsızlık yapan bu adamın sırrı neydi acaba?

H.K yapılan sorgulamada bu işi nasıl yaptığını anlatır. Şimdi dikkatlice dinleyelim.


“Dünyanın en azgın köpekleri bile çıplak insandan korkar ve sesleri kısılır. Bunu çok önceden duymuştum. Gireceğim köşkün hemen yanında çırılçıplak soyunuyor ve ellerim yerde sürünerek bahçeye giriyordum. Beni gören köpekler yanıma gelip oramı buramı kokladıktan sonra manyetize oluyor, korkudan sesleri kısılıyor ve bir köşeye saklanıyorlardı. Bundan sonrasını da anlatmaya lüzum yok zaten…”

Hırsızlar arasında “Köpekçi H.” diye nam salacağını söylen H.K. sorgusunun ardından cezaevine gönderilir.

Haber böyle…


Bilmiyorum başka örneği var mıdır ama kulağa mantıklı geliyor. Köpek bile şaşırmıştır, kendisi gibi 4 ayak üzerine yürüyen ama kendisi gibi tüylü olmayan birini görünce.

Adam 11 köşk soymuş ve hiçbir köpeğe yakalanmamış.

Buradan uzmanına, bilim adamına sesleniyorum. Bunu bir test etsinler.

Haber kaynağı: Milliyet Arşiv, 8 Mayıs 1958


Devam�: http://www.ayhandemiral.com/index.php/kopek-saldirirsa-soyunun/#ixzz1niT9gjqm

28 Şubat 2012 Salı

Ölümsüz canlıyı buldular!


Ölümsüz canlıyı buldular!


Nottingham Üniversitesi'nden bilimadamları, şaşırtıcı bir açıklamayla "sonsuza kadar" yaşayabilen organizmayı keşfettiklerini duyurdu!

Bilimadamları, hücrelerini hatta beynini bile sürekli yenileyebilen canlı türünün ölümsüzlüğe uzanan yoldaki anahtar olduğunu düşünüyorlar.
Yapılan araştırmalar sonucunda göllerde ve küçük su birikintilerinde yaşayan "planarya yassıkurtları"nın kendilerini sürekli yenileme yeteneğine sahip oldukları ortaya çıktı.
Yassıkurtlar, ikiye bölünseler bile kafa kısmı tekrar kuyruk kısmını oluşturabiliyor, daha da ilginci kuyruk kısmı da tekrar yeni bir kafa kısmı oluşturabiliyor.
Deneylerde yassıkurtların yirmiye bölündüğü, bunun bile yassıkurtları öldürmeye yetmediği ve kesilen parçalardan 20 yeni yassıkurtun geliştiği belirtiliyor.
Araştırmaları yapan Nottingham Üniversitesi bilimadamlarından araştırmacı Dr. Aziz Aboobaker tek bir yassıkurtu parçalara bölüp, kendilerini yenileme özelliğiyle tam 20 bin yassıkurt içeren devasa bir koloniye sahip olduklarını söylüyor ve ekliyor: "Benim görüşümce bu canlılar ölümsüz"
Yassıkurtların sinir hücrelerinden oluşan basit bir beyne sahip olduğu, bu hücrelerin canlının tüm vücudunda bulunan kök hücrelerce tekrar üretilebildiği, bu özellikleriyle de en ufak parçaların bile tam bir yassıkurta dönüşebilme kapasitesine sahip olduğu belirtiliyor.
Yapılan araştırmaların insanların yaşlandıklarında bile sağlıklı kalmalarına yardımcı olması umuluyor.

Bankanızda 500 liranız var!


Bankanızda 500 liranız var!


Yargıtay, vatandaşın 10 yıl geriye dönük olarak kredi kartı aidatını almasının yolunu açtı. Buna göre, tek kartı olan bir kişinin bankadan alacağı tutar 500 lirayı bulacak

Kredi kartları konusunda Yargıtay'ın aldığı son karar, tüketiciler için en az 500 liralık bir alacağı da beraberinde getirebilir. Yargıtay'ın son kararı ile artık tüketiciler kart aidatlarını 10 yıl geriye dönük olarak geri alabilecek. Üstelik burada faiz işletilmesi de söz konusu olabilecek. Kabaca bir hesaplama ile tek kredi kartı olan bir kişinin ortalama 50 lira yıllık kart aidatı ödediği düşünülürse, bankadan alacağı tutar 500 lirayı bulabilecek. Vatandaşların birden çok kredi kartı olabileceği ve bir hanedeki kart sayısının 3-4 adedi bulabileceği dikkate alınırsa da, bir ailenin bankada biriken aidat parasının ortalama 2 bin TL'yi bulabilmesi söz konusu oluyor.

FAİZİYLE GERİ ALIN
Tüketici Hakları Derneği Genel Başkanı Turhan Çakar, yaptığı açıklamada, Yargıtay'ın kararının emsal niteliğinde olduğunu belirterek, haklarını aramak isteyen tüm vatandaşlara yardım edileceğini ifade etti. Bankalardan kart aidatlarını geri alabilmek için öncelikle bankaya yazılı olarak müracaat etmek gerekiyor. Bankanın ödemeye yanaşmadığı durumlarda ise Yargıtay'ın kararı emsal gösterilerek il ve ilçelerdeki hakem heyetlerine dava açmak mümkün oluyor.

* Bankaların istediği kart aidatları da farklılık gösteriyor. Kimi bankalar düşük ücret isterken, bazılarında rakam 150 lirayı buluyor. Bankalar kartın niteliğine göre ücretini de yükseltiyor.

DOSYA MASRAFINA İADE KARARI
Konut kredisi kullananlara da yargıdan müjdeli haber geldi. Kayseri'de Tüketici Mahkemesi, bir bankanın konut kredisi kullanan tüketiciden aldığı dosya masrafının tamamı ile ekspertiz ücretinin tüketiciye geri ödenmesine hükmetti. Mahkeme, müşteriye verilen sözleşmede yer almayan bin liralık dosya masrafı ile 330 liralık ekspertiz ücretinin tüketiciye iade edilmesi gerektiğini bildirdi. 
(TAKVİM)

27 Şubat 2012 Pazartesi

İki Microsoft efsanesi ölüyor


İki Microsoft efsanesi ölüyor

Microsoft, Windows 8 ile birlikte yıllardır vazgeçmediği, efsane iki markasını tarihe gömebilir.













Konuyla yakından ilgili kaynakları olan The Verge sitesinin haberine göre, atılacak en büyük adımlardan birisi "Windows Live ID" markasının yerini daha yalın olan "Microsoft Account" markasına bırakması. Bu işlem bu şekilde devam edecek ve çoğu uygulama ve servisin isminde yer alan "Windows Live" markası kaldırılacak. Mesela şu an ismi "Windows Live Resim Galerisi" olan servisin ismi Windows 8'de sadece "Resimler" olacak.
Değişecek isimlerin kısa bir listesini aşağıda görebilirsiniz:
- Microsoft Account (Hesabı) (Windows Live ID)
- Posta (Windows Live Posta)
- Takvim (Windows Live Takvim)
- Kişiler (Windows Live Contacts)
- Resimler (Windows Live Resim Galerisi)
- Müzik (Zune Music Player)
- Video (Zune Video Player)
Ancak Microsoft'un Windows 8 ile öldürmeyi planladığı tek marka Windows Live olmayacak, The Verge'de yayınlanan habere göre Microsoft, Windows Live ile birlikte, yıllardır kullandığı Zune markasını da tarihe gömmeye hazırlanıyor. Windows 8 ile birlikte Zune markası tarih olacak, tüm müzik ve video dağıtım kanallarını "Xbox Live for Windows" markası altında toplanacak. The Verge, Windows 8 Kullanıcı Önizlemesi'nde bütün Windows Live ve Zune isimlerinin kaldırılmayabileceğini fakat final sürümünde bu markaların tamamen kaldırılacağını iddia ediyor.
Microsoft'un kafa karıştırıcı ve gereksiz uzun isimler yerine, servislerinde amacına uygun isimler kullanması isabetli bir karar olmuş gibi görünüyor. Tabi sonkararı, her zaman olduğu gibi, yine Windows kullanıcıları verecek...

12 Şubat 2012 Pazar

Oscar ödüllü unutulmaz aşk filmleri




Oscar ödüllü unutulmaz aşk filmleri

OSCAR'LA TAÇLANAN UNUTULMAZ AŞK FİLMLERİ


Sinema tarihinde aşkı anlatan sayısız yapım izleyiciyle buluşurken, Oscar ile taçlanan bazı aşk filmleri aradan yıllar geçmesine karşın eskimiyor.

Oscar rekortmeni unutulmaz aşk filmleri arasında iç savaş yıllarında sıradışı bir aşkı anlatan “Rüzgar Gibi Geçti” adlı yapımdan dünyanın en ünlü deniz kazasını anlatan “Titanic”e kadar uzanan farklı konulardaki aşk öyküleri yer alıyor.

Bir yandan “Sevgililer Günü”, diğer taraftan Oscar ödüllerinin sahiplerini bulacağı büyük gece yaklaşırken, 84 yıllık Oscar tarihinde altın heykelcik bazı yıllar unutulmaz aşk hikayelerine gitti.

İşte Oscar tarihinden klasikleşmiş 10 aşk filmi…




RÜZGAR GİBİ GEÇTİ (GONE WITH THE WIND) / 1940



ABD'li yazar Margaret Mitchell'ın 1936 tarihli aynı adlı romanından beyazperdeye aktarılan film, iç savaştan hemen önce Güneyli güzel Scarlett O'Hara'nın çiftliği Tara'da başlayıp Kuzey-Güney Savaşı, kölelik, ölümler, acılar ve Scarlett'in sonsuz hırsını anlatıyordu.

Çocukluk arkadaşını sevdiğini sanan Scarlett ile ona delice aşık olan Rhett Butler'ın evliliğini, ancak genç kadının inadı ve bitmeyen ihtirasları yüzünden bu aşkın kötü bir sonla bitmesini işleyen film, 14 dalda aday olduğu Oscar'ı 9 dalda kazandı.

Sinema tarihinin en iyi edebiyat uyarlamaları arasında yer alan filmde başrolü Clark Gable ile Vivien Leigh üstlendi.







CASABLANCA / 1944



16. Akademi Ödülleri'ne damgasını vuran yapım, Hollywood klasikleri arasında özel bir yere sahip. Yönetmenliğini Michael Curtiz'in üstlendiği filmde Humphrey Bogart, Ingrid Bergman, Claude Rains ve Paul Henreid gibi dönemin usta oyuncuları başroldeydi. Gösterime girdiği 1943 yılında “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen” ve “En İyi Senaryo” dallarında Oscar alan yapımın konusu II. Dünya Savaşı'nın ilk zamanlarında geçiyor. Çek direniş örgütünün lideri Victor Lazlow'un Alman toplama kampından kaçarak Kazablanka'ya gelmesini, kaçışı için umutlarını buradaki bir gece kulübünün sahibi Rick'e bağlamasını, ancak bu adamın, bir zamanlar karısı Ilsa ile büyük aşk yaşayan kişi olmasını anlatan film, kötü tesadüflerle örülü bir aşk üçgeninin hikayesini anlatıyordu. Filmde Humphrey Bogart, Ingrid Bergman ve Paul Henreid rol aldı







İNSANLAR YAŞADIKÇA (FROM HERE TO ETERNITY) / 1954



Senaryosunu Daniel Taradash'ın James Jones'un 1951 tarihli aynı adlı çok satan, ödüllü romanından uyarlayıp yazdığı film, 8 dalda Oscar sahibi. Burt Lancaster, Montgomery Clift, Deborah Kerr, Frank Sinatra ve Donna Reed'in rol aldığı yapım, II. Dünya Savaşında Pearl Harbour'da Başçavuş Milton Warden ve Yüzbaşı Holmes'un karısı Karen arasındaki aşkı anlatıyordu.





GIGI / 1959


Bu yapım 9 dalda aday gösterildiği Oscar ödülünü tüm bu dallarda kazanarak zor bir rekorun sahibi oldu. Vincente Minelli'nin yönettiği 1958 yapımı müzikalin başrolünde Leslie Caron ile Maurice Chavalier vardı. Paris'te büyükannesi ile yaşayan genç Gigi ile çok çapkın ve zengin bir erkek olan Gaston arasındaki aşkı anlatan film müzikal bir klasik.





BATI YAKASININ HİKAYESİ (WEST SIDE STORY) / 1961


Müzikleriyle de ölümsüzleşen bu film, 11 dalda aday olduğu Oscar ödülünü 10 dalda elde etti. Arthur Laurents'in kitabından uyarlanan filmin müziklerini efsane müzikal bestecisi Leonard Bernstein gerçekleştirdi. William Shakespeare'in “Romeo ve Juliet” adlı yapıtının modern bir uyarlaması olan film, gösterildiği dönemde büyük yankı uyandırırken, daha sonra defalarca müzikal gösteri olarak sergilendi. Farklı toplumsal sınıflara sahip iki gencin aşkını anlatırken, zengin ve fakir genç çeteleri arasındaki çatışması da işleyen filmde zengin kız Maria (Nathalie Wood) ile fakir genç Tony (Richard Beymer) büyük ve imkansız bir aşk yaşıyor.





ANNIE HALL / 1977


Woody Allen'ın otobiyografik filmi, 5 dalda Oscar ödülü kazandı. Bu film, Allen'ın New York'a düşkünlüğünü, kadınlara aşkını ve onları aldatma gerekliliğini, Hollywood'dan hem coğrafik, hem de endüstiyel olarak nefretini vurguluyordu. Filmin başrolünde ise Woody Allen ile Diane Keaton vardı.





BENİM AFRİKAM / OUT OF AFRICA 1986



Film, Isak Dinesen takma adıyla yazan Karen Blixen'ın 1937 yılında yayımladığı kendi anılarına dayanıyordu. Senaryosu Kurt Luedtke tarafından kaleme alınan filmi Sydney Pollack yönetti. Film, aralarında 7 Oscar, 3 BAFTA ve 3 Altın Küre ödülünün de bulunduğu tam 22 ödül alırken, 17 ödüle de aday gösterildi. Danimarkalı bir soylu olan Karen Blixen'ın (Meryl Streep) barones ünvanı için Bror Blixen (Klaus Maria Brandauer) ile evlenerek kahve yetiştiriciliği yapmak üzere Afrika'ya yerleşmesini, ancak burada kocasının sürekli aldattığı Karen'ın maceracı avcı Denys Finch Hatton'a (Robert Redford) aşık olmasını anlatan film de klasikleşti.







İNGİLİZ HASTA-THE ENGLISH PATIENT / 1996


Kristin Scott Thomas ve Ralph Fiennes'ın başrolünü üstlendiği film, Michael Ondaatje'nin romanından sinemaya uyarlandı. Anthony Minghella'nın kamera arkasına geçtiği yapım, “En İyi Film” de dahil olmak üzere 9 dalda Oscar ödülü kazandı. Film, II. Dünya Savaşında Sahra Çölünde geçirdiği uçak kazası sonucunda vücudunda derin yanıklar oluşan haritacı Almasy'nin tedavi gördüğü hastanede geçmişi ve yaşadığı büyük aşkı anımsamasını anlatıyor.





TITANIC / 1997


James Cameron'ın yönettiği filmde, Leonardo DiCaprio ile Kate Winslet başrolü üstlendi. “En İyi Film” dahil olmak üzere 11 Akademi Ödülü kazanan rekortmen yapım, sosyal sınıfların ayırdığı dev transatlantik Titanic'te Jack Dawson ve Rose DeWitt Bukater'in aşk öyküsünü konu alıyor. 14 kategoride Oscar'a aday gösterilen film, 1950 yapımı “All About Eve” ile birlikte en fazla Oscar'a aday gösterilen film rekorunu elinde bulunduruyor. 11 dalda Oscar kazanan film ayrıca en fazla Oscar alan film rekorunu “Ben-Hur” ve “Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü” ile paylaşıyor.



AŞIK SHAKESPEARE (SHAKESPEARE IN LOVE) / 1998


1593 yılında oyun yazarı William Shakespeare ile tiyatro sevdalısı Viola'nın erkek kılığına girerek onun “Romeo ve Juliet” oyununda rol almasını, ikisinin yasak bir aşka düşmesini konu alan film, 13 dalda aday gösterildiği Oscar ödülünü 7 dalda kazandı. Başrolünü Gwyneth Paltrow ile Joseph Fiennes'ın üstlendiği romantik komedi, gösterildiği yıl ilgiyle izlenen bir aşk öyküsü.

Kaynak: Burcu Bilgin / A.A

5 Şubat 2012 Pazar

Örümcek ağının sırrı çözüldü



Bilimadamları, örümceklerin ördüğü ağın uygulanan büyük güce nasıl dayanabildiğinin sırrını çözdü.


A.A

Boston'daki Massachusetts Institute of Technology (MIT) bilimadamları, ağın gücünün sadece örümceğin ürettiği ipekten değil aynı zamanda karmaşık tasarımından da kaynaklandığını keşfetti.
Örümceğin ağ yapmak için kullandığı ipek telleri inceleyen bilimadamları, tek tek tellerin sanıldığı kadar dayanıklığı olmadığını ancak karmaşık bir biçimde örülen ağın bir bütün olarak son derece dayanıklı olduğunu ortaya çıkardı.
Araştırmacılardan Markus Buehler, ağın mekanik özelliklerinin yeni nesil süper güçlü maddelerin tasarlanması için kullanılabileceği ileri sürüldü.
Araştırmacılar, doğal ya da insan yapımı diğer tüm liflerden farklı olarak örümceğin ürettiği ipeğin yumuşayıp katılaşabilme özelliğine sahip olduğunu ve farklı yük türleri taşıyabildiğini buldu.
Aynı şekilde ağ yapımında kullanılan diğer maddelerle karşılaştırılan örümcek ipeğinin düşen dallar ya da şiddetli rüzgarlar karşısında 6 kat daha dayanıklı olduğu ortaya çıktı.
Araştırmacılar, ağa herhangi bir ağırlık uygulandığında sadece bir telin koptuğunu ve örümceğin yeni baştan ağ örmek yerine tek bir teli onararak ağını yenilediğini buldu.
Ağın çeşitli bölgelerinden yüzde 10 oranında teli kaldıran bilimadamları, ağın yüzde 10 oranında daha da güçlendiğini gözlemledi.

ÇELİKTEN 5 KAT DAHA GÜÇLÜ
Bilimadamları, örümcek ipeğinin aynı ağırlıktaki çelikten 5 kat daha güçlü olduğunu belirledi.
"Natura" dergisinde yayımlanan araştırma, örümcek ağlarının iki farklı tür ipek içerdiğini de ortaya çıkardı.
Sert ve kuru olan ipek türü, ağın merkezinden dışarı doğru dönen tellerde kullanılırken daha ince ve yapışkan olan ikinci ipek türü ise örümceğin avını yakalamak için hazırladığı tuzaklardaki sarmal tellerde bulunuyor.

3 Şubat 2012 Cuma

Twitter'da takipçi sayınızı artırın


Twitter'da takipçi sayınızı artırın


Sürekli sitem dolu iletiler yazmayın ve karamsar tablolar çizmeyin.

Mesajınızın olabildiğince kısa olması önem arzediyor. 140 karakter sınırlamasına tabi olan Twitter'da yazacaklarınızı sade ve öz bir şekilde dile getirin.


Foursquare benzeri programlarla sürekli nerede olduğunuzu hesabınızdan paylaşmayın. Bu şekilde takipçilerinizi artırmak bir yana, mevcut takipçilerinizi de kaybetmeniz kuvvetle muhtemel.


Espirili twit'ler atmanızda fayda var. Zira beğenilen twit'lerinizin retweet edilerek yüzlerce hatta binlerce kişiye ulaşması mümkün.


140 karaktere sığdırmak adına sembol ve kısaltmaları gereksiz yere kullanmayın.


Fanatik yorumlar yaparken bir kez daha düşünün. Sevmediğiniz bir takıma ya da partiye yazacağınız her yorumu takipçilerinizin tümü beğenmeyecektir.


İlk haber veren siz olun. Bu şekilde takipçilerinizin sizi retweet etme ihtimali bir hayli yükselecektir.


Çok sık twit atmayın. Bir noktadan sonra takipçilerinizin ekranında sürekli sizin twitlerinizin olması, sizi terk etmeleri için yeterli bir sebep olabilir.


Herhangi bir yazı yazmaksızın sadece fotoğraf veya internet link'i göndermeyin ve açık olun.


Sık sık takip ettiklerinizin twit'lerini retweet etmeyin.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...