29 Kasım 2010 Pazartesi

Plantas Carnivoras



Katil Bitki



Sıcaklığın Bitki Büyümesi ve Gelişmesine Etkisi Sıcaklık İklim

Sıcaklığın Bitki Büyümesi ve Gelişmesine Etkisi Sıcaklık İklim

Bitkilerin büyüme ve gelişmesinde sıcaklığın ve buna bağlı olarak suyun büyük önemi vardır.

Su, sıcaklık derecesine göre katı, sıvı ve gaz olarak üç değişik hal gösterir. Suyun hayat işlevlerinde kullanılması sırasında sıvı ve gaz hali kullanılır. Suyun hücre içindeki katı halinde, bitki hücrelerindeki protoplazma kagule (pelteleşme) olur ve bitki donarak yaşamını yitirir. Bu bakımdan suyun katı hali istenmeyen bir olaydır. Suyun bitkilerde fonksiyonel olabilmesi sıvı ve sıvıdan gaza geçme durumudur.

Bilindiği gibi su 0oC’den aşağılarda donarak katı hale geçer. 100oC’de ise buharlaşmaya başlar. Ancak fonksiyonel olarak su, herhangi bir ortamdaki ve bitki bünyesindeki sıcaklıktan, daha düşük dereceler geçişte buharlaşmaya başlar. Bu buharlaşma, iki ortam arasındaki sıcaklık derecesi farkından ileri gelir.

Bitkilerin büyük bir bölümü 0-50oC arasındaki sıcaklıklarda hayatlarını yürütebilir. Bu sınırların altında ve üstünde zorlanma başlar ve sıcaklığın düşmeye ve yükselmeye devam etmesi ve uzun süre bu derecelerde kalması bir çok bitkinin ölümüne yol açar. Buradan şu sonucu çıkartabiliriz. Her bitkinin yaşamını sürdürebilmesi için bir en düşük (minimum), bir de en yüksek (maksimum) sıcaklık derecesine gereksinmesi vardır. Bu iki uç sınırda, bitki büyüme ve gelişmesi çok yavaşlamış, hatta durma noktasına gelmiştir. İki uç arasında bir de bitkilerin en iyi büyüdükleri ve geliştikleri bir sıcaklık vardır.

Biz bu sıcaklığa optimal sıcaklık diyoruz.

Kaynak: Prof. Dr. Atila Günay

Hangi tohum kaç dercede çimlenir ?

Hangi tohum kaç dercede çimlenir ?
--------------------------------------------------------------------------------

Sebze tohumların çimlenme sicaklıklarından bildiklerimi, bulduklarımı yazıyorum.

Yaprak, soğan ve yumruları tüketilen ve kışlık sebzeler olarak kabul edilen türlerde tohumların optimum çimlenme sıcaklığı 21-26°C,en dü şük sıcaklık İse 3-10°C arasında değişmektedir. Yazlık türlerin bir çoğun da tohumlar 15°C'nin altında çimlenenıemekte, en iyi çimlenmeyi 30-35°C arasında gösterebilmektedirler. Düşük sıcaklık dereceleri tohumla rın geç ve uzun bir zaman diliminde çimlenmesine neden olarak gelişme yi aksatmaktadır. Örneğin domates tohumlan 10°C'de 43 günde çimlenip
toprak yüzüne çıkarlar. 15°C'de 14,20°C'de 8 ve 25°C'de 6 günde çıkmak tadır

Bu konuda farklı tohumların bilgisini yada düzeltilmesi gerekenleri ilave edebiliriz.

Sebze en az en çok

Domates 10-12

karnabahar,
lahana,
Brüksel lahanasında 5

Patlıcan 19

Biber 15

Pırasa 7 21-24

Kereviz 10 19

Kıvırcık 29

Meyve hastalıkları

ELMA KARALEKE(venturia inaequalis)
Elma karalekesinin 2 devresi vardır.ilki (saprofik dönem) sonbaharda yere dökülen ölü yapraklarda başlar.Diğeri de (parazitik dönem) fungusun canlı dokularda sürdürdüğü yaşamını kapsar.



Belirtileri: Hastalık belirtileri ağacın YAPRAK, MEYVE ve SÜRGÜNLERinde görülür.Yaprağın üst ve alt yüzünde oluşan lekeler başlangıçta yağlı görünümde, daha sonraları zeytin yeşilini alıp kahverengileşirler.Lekeler kadifemsi yapıdadır ve zamanla lekeli kısımlardaki doku ölür,yırtılmalar olur.Yaprak enfeksiyonları fotosentez ve solunumu engellediğinden, ağaç zayıflar.



Meyvedeki lekeler önce yeşilimsi olup zamanla kahverengine döner.Küçük lekeler zamanla birleşir ve bu kısımdaki meyvelerdeki gelişme durur.



Elmada sürgün enfeksiyonları bazı duyarlı çeşitlerde görülür.püstül denilen kabarcıklar oluşur.Zamanla bu püstüller birleşerek uyuz veya sıraca denilen yaraları oluşturur.







Kültürel önlemler



- Yere dökülmüş lekeli yapraklar sonbaharda toplanıp yakılmalı veya gömülmelidir.

- Ağaçlar, yapraktaki nemin daha hızlı kuruyabilmesi için hava akımına izin verecek şekilde, uygun aralıklarla dikilmelidir.







ELMA KÜLLEMESİ(podosphaera leucutricha)


Fungus kışı sürgün üzerinde, odun ve meyve gözlerinin pulcukları arasında MİSELYUM şeklinde geçirir.Miselyum -25 dereceye kadar canlılığını koruyabilmektedir.Ağaca su yürümeye başlamasıyla fungusun gelişmesi hız kazanır, miselyum üzerinde konidioforlar ve konidiosporlar oluşur.



Belirtileri: Külleme, yaprakların alt yüzeylerinde, bazı durumlarda üst yüzeylerinde, unsu görünüşte, beyaz lekeler oluşturur.



Küllemeli çiçekler normal gelişemezler ve taç yapraklar daha kalındır.Yapraklar ve sapları unlu örtü ile kaplıdır.



Şiddetli enfeksiyonlarda meyveler de hastalığa yakalanır.Meyvelerin üzerinde etmenin beyaz renkte misel ve konidiosporı dikkati çeker.







Kültürel önlemler


- Zarar görmüş sürgünler kış budamasıyla, hastalıklı kısmın 15cm.altından kesilip bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



ERİKLERDE CEP HASTALIĞI(Taphrina pruni)



Kışı, sürgünlerde ve tomurcuk pullarında konidiospor formunda geçirir ve ilkbaharda meyveleri hastalandırırlar.İlkbaharda havaların serin ve yağışlı olması hastalık için uygun şartlardır.Sıcak ve kurak yıllarda hastalık görülmez.



Belirtileri: Hastalığa yakalanmış meyvelerin şekli ve rengi bozulur.Meyve uzun, yassı veya normalden daha büyüktür.İçlerinde çekirdek yoktur, meyve eti gecrek ve renkleri bozuktur.Hastalığa yakalanmış meyvelerin Pazar değeri kalmadığı için hastalık önemlidir.özellikle can ve papaz eriği yetişen bölgelerde görülmektedir.



Kültürel önlemler:

- Ağaç üzerinde kalan ve yere dökülen hasta meyveler toplanıp yok edilmelidir.



ŞEFTALİ KÜLLEMESİ(Sphaerotheca pannosa)


Etmenin gelişimi için uygun sıcaklıklar 21-28 derecedir.Hastalık şiddeti 28derecenin üzerindeki sıcaklıklarda ya da orantılı nemin %70-75’in altında azalır.







Belirtileri:
Yapraklarda önce hafifçe kabarık, yağlı görünüm ve renk açılması görülmektedir.Daha sonra kabarıklılığın arkasında gri,beyaz unlu tabaka oluşur.Yaprağın eni daralmakta, içe doğru kıvrılmaktadır.



Sürgünler, bulaşma yerinden bükülür.İleri enfeksiyonlarda ise sürgünler, uç kısmından kurur, üzerinde gri-beyaz misel örtüsü görülür.

Döllenme sırasında oluşan enfeksiyonlarda, meyveler gelişemeden dökülürler.Çağla büyüklüğündeki meyvelerde de beyaz lekeler görülür.Şeftali küllemesi, göz oluşumunu etkilediği ve yaprakları hastalandırdığından gelecek yılın odun ve meyve gözlerinin gelişimini engeller.







Kültürel önlemler:


- Hastalığa karşı dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.

- Hastalığın kuruttuğu sürgün,filiz ve dallar enfeksiyonlu kısmın 20cm.altından kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

- Sık dikimden ve ağaçların havalandırılmasını engelleyecek budama şekillerinden kaçınılmalıdır.







ŞEFTALİ YAPRAK KIVIRCIKLIĞI(Taphrina deformans)


Nemli kış günleri enfeksiyon için uygundur.Sporlar minimum10 derece, optimum 20 derece sıcaklıkta çimlenir.



Belirtileri: Hastalığın belirtileri özellikle ilkbaharda görülür.Genç yapraklarda klorofilin bozulmasına neden olduğundan, rengi sarı veya beyazımtraktır.Yaprakta büzülme kıvırcıklanma görülür.Yapraklar gelişemez ve ağaç üzerinde kururlar.Enfeksiyon geç olursa yaprağın sadece bir bölümünü hastalandırır, kırmızımsı renkte sert ve kırılgandır.Hastalıklı yapraklar normal yapraklardan daha kalındır.



Meyvedeki belirtiler, meyvenin bir kısmında sarı veya kırmızı renkte düzensiz şişkinlikler şeklindedir.Tümörlü bir görünüm alır.Hastalık ekonomik yönden önemlidir.Şiddetli olduğu yıllarda tüm yapraklar dökülür.Meyveler olgunlaşmadan dökülür.Hastalıklı meyvelerin şekli, rengi ve tadı değişir, Pazar değeri düşer.







MEYVE MONİLYASI(Moniliia fructigena)


Fungus kışı dallar üzerinde kalmış yada dökülmüş hastalıklı meyveler üzerinde konidiospor halinde geçirir



Belirtileri: Etmen özellikle meyve enfeksiyonları yapmakta, ancak çiçek ve yaprak enfeksiyonlarınada neden olmaktadır.Fungus meyveyi rüzgar, böcek, kuş vb.ile açılan yaralardan giriş yapabildiği gibi meyve kabuğundan da direk giriş yapabilmemktedir.








Meyve belirtileri genellikle meyvenin olgunlaşmasına yakın dönemde olur.İlk belirtiler meyve kabuğunda oluşan kahverengi lekedir.Lekelerin etrafında açık kahverengi halka vardır.Çürüme birkaç gün içinde büyüyerek meyvenin yarıdan fazlasını kaplar.Çürüyen bu kısımlarda daha sonra sarımsı-beyazımsı renkte püstüller oluşur.Hastalıklı meyve su kaybederek buruşur ve mumyalaşarak dalda asılı kalır.Bu nedenle hastalığa mumya ismi verilmiştir.







Konukçuları: Kiraz, vişne,kayısı,erik,badem,şeftali,elma,armut,ayva,incir de görülebilir.



Kültürel önlemler:


- Yağışın çok olduğu yıllarda hastalık daha şiddetli olacağından ilaçlama başarısı beklenenden daha düşük olabilir.

- Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış meyve ve çiçekler,yere dökülenler toplanıp, uzaklaştırılmalıdır.



ELMADA ALTERNARYA MEYVE ÇÜRÜKLÜĞÜ (Alternaria alternata)

Belirtileri:Alternaria türlerinin çoğu hasat öncesi ve sonrası meyve çürümelerine neden olurlar.Elmanın çiçek çukuru etrafında veya orta ksısımlarında önceleri renk açılmasına neden olur.Bunlar lekeler kuru olup, kahverengi siyah renktedir.Elmadaki belirtisi meyve etinden çekirdek evine doğru(40-50mm.) derinlemesine ilerleyen ve kısmende yüzeysel olarak çürüyen bölgeler, siyah veya kahverengimsi renkte, yassı ve kenarları çökük lekeler şeklinde görülür.alternarya meyve çürüklüğü hastalığı, elma kabuğundaki koyu renkli lekeler ile acı ebnek hastalığına benzemektedir.Acı benek hastalığı bitki besin elementlerinin (kalsiyum) dengesiz olması sonucu ortaya çıkarken alternarya ise A.alternarata fungusunun enfeksiyonu sonucu oluşur.Elmada hasada yakın zamanda lekelenme ve sonrasında çürüme ile belli olan bu hastalık, meyvede albeni ve kaliteyi etkilemektedir.







Kültürel önlemler:
- Meyvenin elle toplanmasında dikkatli olunmalı, toplam ve paketleme esnasında ezilmemelidir.

- Hasattan sonra beklemeden depoya alınmalıdır.Depolama sıcaklığı uygun olmalıdır.

- Toplama yapılacak olan kasanın Chlorin’le dezenfekte edilmelidir.







SERT ÇEKİRDEKLİ MEYVELERDE YAPRAK DELEN (ÇİL)(wilsonomyces carpophylus=Stigmina carpophila)

Fungus kışı genellikle tomurcuk ve dallarda miselyum halinde geçirir.Sürgünlerde zamk akıntısı içinde konidiosporlar bulunur.Yeni enfeksiyonun olması için yağmur yağması şarttır.



Belirtileri:Hastalık sert çekirdekli meyve ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur.Meyve enfeksiyonları özellikle kayısıda önemlidir.



Yaprak üzerindeki lekeler önce 1mm.çapında yvarlak kırmızı renkte olup etrafı açık renkli bir hale ile çevrilidir.Daha sonra bu leleker 3mm.çapında olur kahverengi merkezli, kızıl kahverengidir.Bu lekeli kısımlar 5-10gün sonra dökülür ve yaprakta delikler oluşur.

Kayısıdaki lekeler 1-2mm. Çapında, yuvarlak ve dağınık olup, genellikle meyvenin sapa yakın yanak kısmında olur.Kirazda ise 2-3mm.çapında çöküntüler ve etrafında açık renkte hale oluşur.Fungus, sürgünler üzerinde yuvarlak, kahve-kırmızı renkte lekeler oluşur.Genç sürgünlerde oluşan lekeler kısa sürede zamk çıkararak küçük kanser yaralarına dönüşür.



Kültürel önlemler:
- Sonbaharda hastalıklı tomurcukları bulunduran dallar sağlam kısımdan budanıp yok edilmelidir.



MEYVELERDE KÖK KANSERİ(Agrobacterium tumefaciens)


Kök kanserini yapan bir bakteridir.Virülent olan bakteriler birkaç büyük plasmid taşımaktadır.Bu plasmidlerden birinde tümör oluşumuna neden olan genler bulunmaktadır ve Ti-plasmid olarak isimlendirilir.Ti-plasmide sahip olmayan bakteriler virülent değildir.Optimum gelişme sıcaklığı 25-30derece, minimum 0 derece ve maksimum gelişme sıcaklığı37 derecedir.Bakterinin termal ölüm noktası 50-52 derecedir.Etmen toprakta uzun süre yaşamakta ve işlenen toprakta virülensliğini koruyabilmektedir.Alkali topraklarda, hafif asit olanlara göre daha çok yayıldığı belirlenmiştir.Hastalık bulaşık fidan ve topraklarda yayılmaktadır.



Belirtileri:Hastalığın yerleşim yeri kök boğazı olmakla beraber, ender olarak kök ve toprak üstü aksamında da görülür.İnce ve derin köklerde hastalık pek görülmez.Kökler kalınlaştıkça ve kök boğazına yaklaşıldıkça hastalığın olma olasılığı artar.ilk belirti küçük urlardır.önce beyaz renkli, yumuşaktırlar.Sonraları 30cm.çapa kadar erişebilir, sert yapıdadırlar.renkleri koyu kahve-siyaha değişir.Bitkilerde ur oluşumu dışında, bodurlaşma, küçük yaprak çıkarma gibi belirtilerde görülebilir.







Kültürel önlemler:


- Ağır-su tutma kapasitesi yüksek olan topraklarda fidan yetiştiriciliği ve meyve bahçesi kurulmamalıdır.

- Fidan yetişitirilecek toprağının bu bakteriyle bulaşık olup olmadığı kontrol edilmelidir.Bunun için ilkbaharda işlenmiş toprağa 1-2 yaşında, kökleri traş edilmiş ve temiz şeftali çöğürleri 1-3 m. Aralıklarla dikilir.

- Hastalığa dayanıklı anaçlar seçilmelidir.S-37 şeftali ancı ve Japon kayısısı bakteriye dayanıklıdır.

- Hastalıklı bitkiler sökülerek tarladan uzaklaştırılmalıdır.

- Urların henüz az ve küçük olduğu bitkilerin kök boğazları açılarak urlar çıkarılmalı, yara yerlerine %5’lik bakır sülfat sürülmelidir.

- Hastalığın olduğu yerlerde en az 5 sene bahçe tesis edilmemelidir.Mısır,buğday,yonca gibi bitkilerle ekim nöbeti uygulanmalıdır.

- Toprak altı zararlıları ile mücadele edilmelidir.



Biyolojik mücadele:Kök kanserine karşı kiraz ve şeftali, Agrobacterium radiobacter biyolojik mücadelede kullanılmaktadır.Bu biyolojik preparat ekim veya dikimden önce tohum,çöğür ve fidanlara uygulanabilmektedir.







YUMUŞAK ÇEKİRDEKLİ MEYVE AĞAÇLARINDA


ATEŞ YANIKLIĞI(Erwinia amylovora)


E.amylovora, bir önceki seneki enfeksiyonlar sonucu dal ve gövdede oluşmuş kanserlerin kenarındaki kabuk dokusu içinde kışı geçirir.İlkbaharda yağmur, böcek ve rüzgar enfeksiyonu çiçeklere, gelişen sürgünlere ve genç yapraklara taşır.Bakteriler yağmur, rüzgar,böcekler, kuşlar,budama ve yağmurlama sulama ile hızla yayılır.



Belirtileri:En tipik belirtisi, bitki aksamının ateşten yanmış gibi bir görünüm almasıdır.Nemli havalarda bu hastalıklı kısımlarda krem rengi sütümsü bir akıntı oluşur.Bu akıntı kuruduğunda elmada amber rengi, armutta ise kahverengi renge dönüşür.İlk belirtiler çiçekte görülür.Başlangıçta suda haşlanmış gibi bir görünüm alır,solar,büzüşür,kahverengileşir,zamanla siyahlaşarak ateşte yanmış gibi bir görünüm alır.Enfeksiyon çiçek tablasına kadar ilerler.Daha sonra genç meyve enfeksiyonları görülür.Hastalık ilerledikçe tüm sürgün, dallar ve gövdeye kadar yayılabilir.Taze sürgünler enfeksiyon olduğunda siyahlaşır ve uç kısımları kıvrılır.Bu belirti çoban değneği olarak isimlendirilir.Hasta olan kısımlarda kabuk bir bıçakla kaldırıldığında, dokunun kahverengileştiği ve sağlam kısma doğru ilerlediği görülür.Ateş yanıklığı tüm dünyada karantinaya dahil bir hastalıktır.







Konukçuları:Özellikle armut, ayva ve elmalarda çok zararlı olmaktadır.



Kültürel önlemler:


- Hastalıkla bulaşık alanlardaki konukçu bitkilerden fidan,çelik,aşı gözü,kalem ve anaç gibi üretim materyali kesinlikle alınmamalıdır.



- Özellikle hastalıklıla bulaşık illerde sürekli denetimler yapılmalı,hastalıklı bitkiler imha edilmelidir.



- Budama yerlerine %10’luk Sodyum hipoklorit(çamaşır suyu) sürülmeli ve aşı macunu ile kapatılamalıdır.Budamada kullanılan bıçak,makas,testere v.b her kesme işleminden sonra %10luk sodyum hipoklorit çözeltisiyle dezenfekte edilmelidir.



- Hastalıklı kısımlar en az 30-40cm.altından kesilip, bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



- Bahçede dengeli gübreleme yapılmalı, toprak pH’sı 5.5-6.5 seviyesinde tutulmalıdır.



- Yağmurlama sulamadan kaçınılmalı,damlama sulama tercih edilmelidir.



- Hastalığın yayılmasında önemli olan ateş dikeni,dağ muşmulası,akdiken,süs bitkisi olarak yetiştirilen armut,elma ve ayva bitkileri sürekli kontrol edilmeli ve mümkünse bahçeden sökülerek uzaklaştırılmalıdır.



- Vektör böceklerle özellikle Armut psillidi ile mutlaka mücadele edilmelidir.Arılarda hastalığın yayılmasında rol oynadığı için, arı kovanları bahçeden uzaklaştırılmalıdır.



- Hastalığa karşı dayanıklı çeşit ve anaçlar seçilmelidir.



ARMUT PSİLLİDİ(Cacopsylla pyri)
Kışı ergin olarak ağaçların kabuk çatlakları,yarıkları,yerdeki yaprak altları arasında geçirir.Uçabildikleri gibi, arka bacaklarının morfolojik yapısı gereği sıçrayabilirler.Yumurtadan çıkan nimfle 5 nimf dönemi geçirerek ergin olurlar.Yılda 3-4 döl verirler.







Zarar şekli:Asıl zararı nimfler yapraklarda ve sürgünlerde beslenerek zararlı olurlar.Yoğun bulaşmada ağacın gelişmesi durur,yaprak ve meyve dökülmeleri,şekil bozuklukları meydana gelir.Salgıladıkları tatlımsı madde ile solunum ve fotosentezi engellerler.Meyvelerin Pazar değerini düşüren isli yapı yani fumajine neden olurlar.Ara ziraatı yapılan bahçelerde çok görülür.Ayrıca ateş yanıklığı gibi hastalık etmeninin de vektörü olduğu bilinmektedir.



Kültürel önlemler:Armut bahçelerinde ara ziraat yapılmamalıdır.Fazla azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır.



Biyolojik mücadele:
Doğal düşmanlarının korunmasına özen gösterilmelidir.Doğal düşmanlara barınak olması için bahçe kenarlarına alıç v.b bitkiler dikilmelidir.





İlaçlama zamanı:
Kışlayan döl erginlerinin bıraktığı yumurtaların tamamının açılıp,ikinci ve üçüncü dönem nimfler görülmeye başladığında ve sürgünlerde %15 bulaşma görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır.Her sürgünde 1 birey görüldüğünde bulaşık kabul edilir.Tatlımsı madde akıntısı görülmesi ve giderek artması halinde ilaçlama ,için geç kalınmış demektir.



ELMA İÇ KURDU(Cydia pomonella)




Kışı genellikle ağaç gövdesinin çatlamış kabukları arasında, nadiren de yere dökülmüş toprakta bulunan kalıntılar arasında,ördükleri kokonlar içerinde olgun larva döneminde geçirirler.Erginlerin çiftleşip yumurta bırakması için sıcaklığın 15 derece olması gerekir.Yumurtalar yapraklara,ince dallara ve meyvelere bırakılmaktadır.Ülkemizde elma iç kurdu genellikle 2 döl, bazı yerlerde 3 döl verebilmektedir.



Zarar şekli:Elma ağacının en önemli zararlısıdır.Doğrudan meyveleri delerek galeri açmakta,etli kısmı ve çekirdek evini yiyerek pislikler bırakmaktadır.Böylelikle meyvelerin dökülmesine,ağaçta kalanların ise Pazar değerinin düşmesine neden olmaktadır.



Predatörleri:Kuşların(özellikle ağaçkakanların), tuzak bantlara gelen larvaları %80-90 oranlarında yok ettikleri gözlenmiştir.



Kültürel önlemler:


- Öncelikle elma bahçelerinin Elma iç kurdu’nun diğer konukçuları olan armut,ayva ve ceviz gibi meyve ağaçlarınla karışık kurulmamasına dikkat edilmelidir.



- Elma ağaçlarının altına dökülen meyvelerin toplanıp uzaklaştırılması, ağaç gövdelerine haziran başlarında oluklu mukavvadan tuzak bantlar sarılarak, bunlara gelen larvaların haftalık kontrollerle toplanıp, parazitoid çıkışı için kafeslere konulması gerekir.



Biyolojik Mücadele:Yumurta parazitoidi Trichogramma türleri elma iç kurdunun biyolojik mücadelesinde kullanılabilecek önemli faydalılardır.İlaçlama programları özellikle yararlı yumurta parazitoidlerini koruyacak biçimde hazırlanmalı, bu nedenle seçici ilaçlara birinci derecede öncelik verilmelidir.



Biyoteknik Mücadele:


1. Kitlesel tuzaklama


2. Şaşırtma tekniği


İlaçlama zamanı:Elma iç kurdunun hedef, her döle ait larva çıkış süresince ağaçları ilaçlı bulundurarak, yumurtadan çıkan larvaları meyve içine girmeden önce öldürmektir.Buna göre ilaçlamaya karar verdikten sonra birinci döle karşı 2, ikinci döle karşı 1 olmak üzere toplam 3 ilaçlama yapılmaktadır.



Kimyasal mücadele:Hazirandaki normal meyve dökümünden sonra, 100 ağaçlık bahçede en az 5 ağaçta yere dökülen meyveler, haftada bir, zarar görmüş ve sağlam olarak sayılıp, zarar oranı hesaplanır.Yere dökülen ve hasattaki toplam zarar oranı %2 nin altında ise mücadele başarılı kabul edilir.



KİRAZ SİNEĞİ(Rhagoletis cerasi)


Kışı toprakta pupa olarak geçirir.Ergin çıkışı için ortalama sıcaklık 15 derecenin üzerinde olmalıdır.Dişiler yumurta koyma borularıyla delerek meyve kabuğu altına yumurtaları bırakır.Yılda 1 döl verirler.



Zarar şekli: Larvalar meyvelerin etli kısmında beslenerek, bazı meyvelerin zamanından önce olgunlaşarak dökümüne neden olurlar.Hasat edilen kurtlu meyvelerin kalitesi düşük olduğundan Pazar değeri düşer.Zararı genelde haziranda olgunlaşan geç çeşitlerde görülür.Erkenci çeşitlerde zarar görülmez.İhracatta zarar toleransı sıfırdır.Kiraz ve vişne ana zararlısıdır.



Kültürel önlemler: Sonbaharda toprak işlenmelidir.Hasatta ağaç üzerinde hiç meyve bırakılmamalı ve yere dökülen kurtlu meyveler toplanarak derine gömülmelidir.Yabani kiraz dikilmemeli veya dikilmiş olanlar sökülmelidir.



Biyoteknik Mücadele: Bu mücadele, kiraz sineğinin düşük ve orta yoğunluktaki popülasyonunlarında yapılır.Genel olarak bahçede bulunan erkenci çeşidin ben düşme döneminde dekara 2 adet gelecek şekilde sarı yapışkan+amonyak kapsülü asılır.Tuzaklar, ilk sinek yakalanana kadar 2-3 kez kontrol edilir.İlk ergin görüldükten sonra bahçede belirlenen ağaçların her birinin 4 farklı yönüne birer adet görsel sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü asılır.



İlaçlama zamanı: Farklı çeşitlerin bulunduğu bahçelerde sarı yapışkan tuzak+amonyak kapsülü kullanılarak ilk ergin yakalanması mücadele zamanının tespiti yönünden önemlidir.



SAN-JOSE KABUKLU BİTİ(Quadraspidiotus perniciosus)


San jose kabuklu biti kışı birinci dönem larva olarak, ağaçların gövde,dal,göz ve dalcıklar üzerinde geçirir.Larvalar şubatın ortasında ortalama sıcaklık 7.3 derece oluca zarar yapmaya başlar.Ergin dişiler hareketli larva doğururlar.Bir dişi 73-287 kadar hareketli larva doğurur.



Zarar şekli: Genç ve orta yaştaki ağaçlar için çok tehlikeli bir zararlıdır.Bir meyve ağacını 2-3 tılda kurutabilir.Ağaçların gövde,dal,yaprak,sürgün,tomurcuk ve meyve özsularını emerek zarar yapar.Asıl gerçek zarar, emgi sırasında salgıladığı toksik maddelerden oluşur.Yaşlı ağaçlarda önce yaprak dökümü,sonra dallarını ve gittikçede ağacı tamamen kurutur.Beslenme yerlerinde kırmıı lekeler oluşur,Pazar değeri düşer.



Kültürel önlemler: Toprak işlemesi,sulama,gübreleme,budama işlemleri zamanında ve usulüne uygun bir şekilde yapılmalıdır.Kış mücadelesine girmeden fazla bulaşık olan meyve ağaçlarında kısa budama yapılmalı,kalan artıklar bahçeden uzaklaştırılmalıdır.Sertifikalı ve temiz fidanlar kullanılmalıdır.Bulaşık ağaçlardan alınan sırık, aş gözü ve kalemi alınmamalıdır.



Biyolojik mücadele: San-jose popülasyonunun düşük olduğu yerlerde E.perniciosi ile bulaştırma yapılarak zararlıyı baskı altında tutmak mümkündür.

Kış mücadelesi: Meyve ağaçlarının kış uykusunda olduğu dönemde, gözlerinin uyanmasından iki hafta önceye kadar ve yağışsız günlerde uygulanır.



Erken ilkbahar mücadelesi: Ağaçlarda gözler uyandıktan sonra, pembe tomurcuk dönemine kadar, zararlının larva döneminde uygulanır.



Yaz mücadelesi: Kış ve erken ilkbahar ilaçlaması yapılan veya yapılamayan bahçelerde, çiçekten sonra kontroller yapılarak san jose kabuklu bitinde yavrulama başladığı günlerde birinci ilaçlama ve kontrollerle diğer ilaçlamalar yapılmalıdır.



YAPRAK BİTLERİ


(Elma yeşil yaprakbiti-Elma gri yap.biti-Kırmızıgal yap.biti-şeftali yap.biti-erik unlu yap.biti-kiraz siyah yap.biti)



Yaprak bitleri genel olarak bitki özsuyunu emerek ağacın zayıf düşmesine, yaprak ve meyvelerin deforme olmasına ve fumajin oluşması nedeni ile bitkinin özümleme yapmasına engel olur.Ayrıca bazıları da virüs vektörüdür.



Kültürel önlemler: Elma yeşil yaprak biti, kışı bir yıllık sürgünlerin genellikle uca yakın kısımlarında geçirdiğinden,geç sonbahar, kış ve erken ilkbaharda ağaçlar kontrol edilmeli, yumurta görüldüğünde yapılan budama ile popülasyon düşürülmelidir.



İlaçlama zamanı: Yaparak bitlerine karşı çiçekten önce ve yazın ilaçlama imkanı bulunmaktadır.Elma yeşil yaprak bitine vejetasyon süresince, gri yaprak bitine pembe tomurcuk veya çiçek taç yaprakları dökümü döneminden, popülasyonun ¾ ü kanatlı forma dönüşünceye kadar, şeftali yaprak bitine de çiçek tomurcuklarının belirlenmesinden, popülasyonun ¾ ü kanatlı forma dönüşünceye kadar ilaçlama yapılmalıdır.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Mango



Mango

Özellikleri ve Tarihçesi
Dünya tropikal ikliminde meyvelerin kraliçesi olarak da bilenen bu meyve, dış yapısı ve kesildiğinde ortaya çıkan mükemmel kokusu ile her zaman ilgi odağı olmayı başarmıştır. Tropikal iklim meyvesi olan mango, ağacındayken 30 °C nın altında olan sıcaklıklarda verim vermez. Yeşil mango içerdiği yüksek C vitamini yönünden, kan dolaşımını rahatsızlıklarında özellikle tedaviye yardımcıdır.

Yetiştirildiği Yerler
Orta ve Güney Amerika, Asya ve Afrika ülkelerinde üretilmektedir.

Faydaları
Olgunlaşmış mango oldukça faydalıdır. Mangodaki ana gıda maddesi şekerdir. Ayrıca tartarik asit ve malik asite ilave az miktarda sitrik asitte bulunur. Bu asitler vücut tarafından kullanılır ve vücudun alkali kaynaklarını koruyabilmesine yardımcı olur.Olgunlaşmamış mango erkekleri, sıcağın ve kavurucu rüzgârların zararlı etkilerine karşı korur. Sıcak kül üzerinde pişirilen mango su ve biraz şekerle karıştırılıp bir içecek hazırlanırsa, bu sıcak çarpmasına karşı çok etkili bir tedavi yöntemidir. Ham mangonun üzerinde biraz tuz serpip yemek yaz aylarında aşırı terleme sonucu oluşan tuz ve demir kaybını azaltır.

Nasıl ve Nerede Kullanacağız?
Kesmeden önce Mangoları yıkayınız. Mangonun etli kısmı ortasındaki çekirdeğe sıkı bir şekilde birleşiktir. Çekirdeğine mümkün olan en yakın yerden boylamasına kesiniz. Çekirdeğini çıkartıp kabuğunu soyarak kullanım amacınıza uygun bir şekilde doğrayınız. Çok olgun Mangoların kabuğunu bıçakla boylamasına izler gibi yapıp muz soyar gibi geriye soyabilir ve meyveyi çekirdeğine kadar boylamasına dilimleyerek kullanabilirsiniz. Ayrıca ortadan ikiye kestiğiniz mangonun etli kısmını bıçakla kabuğuna zarar vermeden baklava dilimi şeklinde çizip kaşıkla kabuğundan ayırabilirsiniz.

Taze olarak tüketilmesinin yanı sıra,meyve salatalarında, meyve suyu olarak, kokteyllerinizde, pasta yapımında ve süslemelerinde kullanabilirsiniz. Ayrıca, yemeklerinize aroma ve lezzet katmasının yanı sıra, dondurma ve sos yapımında da kullanabilirsiniz.

Muhafaza Koşulları
Olgunlaşmamış mango, satın alınmışsa olgunlaşana kadar oda sıcaklığında 3-5 gün saklanır.
Olgunlaşmış mangoları kapalı plastik çantalarda sebzelikten uzak bir yerde 3-4 gün buzdolabında saklayabilirsiniz.

Besin DeğerleriMango gelişiminin bütün evrelerinde kullanılabilen bir meyvedir. Yeşil ya da olgunlaşmamış mango olgunlaştıkça glikoza, sakroza ve maltoza dönüşen nişasta içerir. Bu nişasta mango olgunlaşmasını tamamlayınca tamamen kaybolur. Yeşil mango zengin bir pektin kaynağıdır. Fakat çekirdek oluşmaya başladıkça pektin yavaş yavaş kaybolmaya başlar.

9 Kasım 2010 Salı

SİYAH HAVUÇ


SİYAH HAVUÇ
Siyah havuç kökü sebze olarak kullanılan bir bitkidir. Yaprakları çok parçalı, çiçekleri ise şemsiye biçiminde bir arada, küçük, beyaz ve sıktır. Siyah havucun derin yumuşak ve kumlu topraklarda iyi yetiştiği tarım uzmanlarınca gözlenmiştir. Türkiye'de havucu %100 e yakın verimlilikle üreten bölge İç Anadolu ve Konya yöresidir. Siyah havuç üretiminde ise Konya da bulunan Ereğli ilçesi Türkiye genelinde üretimiyle öncü konumdadır.



Siyah havuç kasım ve aralık aylarında hasat edilir. Siyah havuç Çiğ yenildiği gibi (Salata ve turşularda) yemeklere de katılarak yenebilir. Özellikle Türkiye'de genel olarak bilinen Doğu Anadolu ve Güney-Doğu Anadolu bölgelerinde sıkça tüketilen içecek türü olan Şalgam'ın ham maddesidir.
Siyah havuca rengini içindeki anthocyanin maddesi ve az miktarda bulunan alfa karoten vermektedir. Vücut bu pigmenti A vitamine dönüştürüyor. Bu vitamin cilt ve göz hastalıkları için faydalı olmasının yanında kalp hastalıkları ve kanseri de önlüyor. Siyah havucun içinde bulunan anthocyanin adı verilen mor pigmentler antioksidan işlevi görüyor.

SİYAH HAVUÇ'UN YARARLARI
Maydonozgillerden uzunca koni şeklinde ve etli olan kökünden
dolayı sebze olarak yetiştirilen bir çeşit bitkidir. Terkibinde şeker,
A vitamini ve karatin vardır.
Havucun faydaları aşağıdaki gibidir:
-Müzmin kabızlığı giderir.
-Çocuk ishallerini keser.
-Bağırsak iltihaplarını giderir.
-Kansızlığı giderir.
-Cilde canlılık verir.
-Anne sütünü artırır.
-Cilt ve göz hastalıklarını önler.
-Astım, bronşit, ses kısıklığında göğsü yumuşatır, rahatlık verir.
-Verem hastalığındada faydalıdır.
-Mide ve oniki parmak ülserinde şikayetleri giderir.
-Kalp hastalıkları ve damar sertliğinde fayfalıdır.
-İdrar ve bağırsak söktürür.
-Sarılıkta faydalıdır.
-İştah açar
-Yaraların iyileşmsine yardımcı olur.
-Diş etlerini kuvvetlendirir.
-Yüz ve boyun kırışıklarını giderir.
-Görme gücünü artırır.


VİTAMİN KAYNAĞI HAVUÇ
Havuç, kökleri çiğ veya pişirilerek yenen iki yıllık bir sebze türüdür. Birinci yıl yenilen kök kısmı teşekkül eder, ikinci yıl çiçek açıp, tohum bağlar. Havuç, özellikle A vitamini bakımından çok zengindir, ayrıca B~ ve B2 vitaminlerince de zengindir. Son yıllarda uzun, sivri uçlu çeşitlerin yerini Nantes tipi dediğimiz küt, uçlu, odun kısmı denilen özü az ve yumuşak dokulu, ıslah edilmiş çeşitler almıştır.

DÜŞÜK SICAKLIK YETERLİ NEM

Havuç kısa gün bitkisidir. Bu nedenle az ışık, düşük sıcaklık ve toprak rutubeti yeterli yerlerde en iyi gelişmeyi gösterir. Yüksek sıcaklıklarda havuçların boyları kısalmakta düşük sıcaklıklarda uzamaktadır. Serin iklim sebzesi olan havuç için en iyi sıcaklık derecesi 15-20°C' dir. Bu sıcaklık derecesinde renk maddelerinin oluşumu en yüksek düzeydedir.



Şekil 1. Nantes tipi bir havuç çeşidinin hasat olgunluğu.

ZENGİN TOPRAK
Havuç derin, gevşek bünyeli, geçirgen, organik maddelerce zengin topraklarda en iyi ürün verir. Yüksek toprak asitliğine karşı oldukça hassastır. En uygun toprak reaksiyonu pH 6,5-7,5 arasıdır. Havuç yetiştirilecek topraklarda drenajında çok iyi yapılması gerekir.

ÇOK İYİ TOPRAK HAZIRLIĞI
Havuçlarda üretim tohum ile olur. Küçük yapılı havuç tohumları çevre koşullarından fazla etkilendiğinden toprak 2 defa işlenmelidir. Birinci işlemede toprak 30-40 cm derinlikte işlenmelidir. Birinci işlemeden sonra dekara 2-3 ton yanmış ahır gübresi verilip, ikinci toprak işlemesi yapılır.

YABANCI OTLARA DİKKAT

Havuç üretiminde yabancı ot mücadelesi de çok önemlidir. Yabancı ot kontrolü 2 devrede yapılır.

- Birincisi ekim öncesi, toprak hazırlığı sırasında, suda karışmış ot ilacı olarak toprağa püskürtülür. İlaçtan sonra toprak 5-8 cm derinliğinde karıştırılmalıdır. bundan sonra toprak tırmıklanıp, iri tezekler kırılır, yabancı maddeler ayıklanır ve hemen ekime geçilir.

- Tohumlar çimlendikten sonra bitkiler 2-4 yapraklı devrede ikinci yabancı ot ilaçlaması uygulanır.

MÜNAVEBE ŞART
Havuç yetiştirilen tarlalarda en az 3 yıl havuç, kereviz, maydanoz, dereotu yetiştiriciliği yapılmamış olması gerekir. Havuç ile münavebeye girmesi en uygun olan sebzeler; ıspanak, marul, fasulye ve bezelyedir.

TOPRAK TAHLİLİNE GÖRE GÜBRE Havuç tarımında en uygun gübreleme toprak analiz sonuçlarına göre yapılan gübrelemedir. Toprak yapısına göre değişmekle beraber genelde dekara 30-40 kg Amonyum nitrat, 40-50 kg Süper fosfat ve 25-35 kg Potasyum sülfat verilmelidir.

NE ZAMAN ? HANGİ GÜBRE ?
Azotlu gübrenin 2-3, Potasyumlu gübrenin 1-2 seferde atılması uygun olur. Fosforlu ve potasyumlu gübreler ekimden 8nce, Azotlu gübrenin yarısı ekimden önce, diğer yarısı fideler kurşun kalem kalınlığını aldığında verilir. Havuç bitkisi azot ve potasyumdan çok hoşlanır. Her iki gübrede verimin artmasına ve kalitesinin yükselmesine etki eder. Potasyum, havuçta şeker miktarını ve depolama gücünü arttırır.

KADEMELİ TOHUM EKİMİ

Havuç tohumlarının ekim zamanı belgelere ve çeşitlere göre değişmekle beraber, şubattan kasım ayına kadar yapılabilir. İklim koşullarının uygun olduğu yerlerde, devamlı havuç hasatı sağlayabilmek amacıyla bu tarihler arasında 2-3 hafta ara ile tohum ekilebilir. Dekara ortalama 0,5-1 kg tohum gider.

SIRAYA EKİM EN İYİSİ
Havuçta en iyi üretim şekli sıraya ekimdir. Tarlada 105-110 cm genişlik ve 15-20 cm yükseklik ve aralarında 45 cm'lik su yolu bulunan tahtalar ekim için hazırlanır. Bu tahtalar üzerine 25-30 cm aralıklara açılan çizilere belli aralıklarla tohum ekilir. Böylece her tahta üzerinde 4 sıra bulunur.

EL İLE VEYA MİBZERLE EKİM Ekim elle yapılabildiği gibi mibzerle de gerçekleştirilebilir. Ekilen tohumların üzerine 1-2 cm kalınlığında harç atılır ve tahta tokmaklarla bastırılıp, süzgeçli kovalarla can suyu verilir.

3 HAFTADA ÇİMLENME Havuç tohumları çeşit özelliğine, çevre koşullarına, ekim derinliğine göre değişmekle birlikte ekimden 3 hafta sonra çimlenirler.

ÇAPA + SEYRELTME BERABER
Körpe fideler, birkaç yapraklı olduklarında birinci çapa ve seyreltme yapılır. Seyreltme ile bitkiler arasında 5-10 cm aralık bırakılır. tohum ekiminden yaklaşık 4 ay sonra havuçlar hasat edilecek duruma gelirler.

DÜZENLİ SU
Pratik olarak, her çapadan sonra yağış durumuna g6re sulama yapılmalıdır. Suyun yeteri kadar olmaması halinde havuçlar gelişemez, suyun devamlı aynı düzeyde olmasında yarar vardır. Kurak bir devreden sonra yağmur yağacak veya sulama yapılacak olursa havuçlarda yarılma ve çatlama meydana gelir.

ÇATALLANMA - KIRILMA VE YARILMAYA DİKKAT
Havuç köklerinde görülen bozukluklar, çatallanma, eğri uçluluk, enine ve boyuna yarılma, yan kök gelişmesi, kırılma gibi durumlardır. Bu bozukluklar; toprak özelliği, toprağın işlenme durumu, sulama şekli ve zamanı, gübreleme durumu, yetiştirme mevsimi, tohumların sık veya seyrek ekilişi ve topraktaki kireç miktarı ile yakından ilgilidir.

TARIM TEŞKİLATINA DANIŞ
Havuçta hastalık ve zararlılar ile mücadele konusunda zirai Mücadele teşkilatlarının önerileri dikkate alınmalıdır.

DİKKATLI HASAT
Havuçlar normal iriliklerini aldıkları vakit, köklerin fazla sertleşmesine meydan bırakmadan hasat edilmelidir. Havuçların kolayca topraktan çıkarılabilmesi için bir gün önceden sulanması çok faydalıdır. Havuçlar çatal veya kürek bel veya çapa ile toprak kazılarak hasat edilirler. Yapraklar kesilir, atılır, çıkan havuç kökleri topraklı olduklarından bol suda yıkanır, iriliklerine göre demet yapılarak pazara gönderilir

http://ahmetagamarket.com/URUNLER.htm
bahçesel

6 Kasım 2010 Cumartesi

Ceviz Fidanı Göz Aşı


Göz aşısı


Aşı Makası ile Ağaç Aşılama

Aşı Makası ile Ağaç Aşılama


Kalem Aşısı videosu

Link: Kalem Aşı

Dikenli İncir tam bir C vitamini deposu

Dikenli İncir tam bir C vitamini deposu


Bu meyve doğada kendiliğinden yetişmesi nedeniyle tamamen organik ve oldukça da yararlı bir besin... Bir kaktüs meyvesi olan “dikenli incir” tam bir C vitamini deposu.Dünyada organik ürünlerin hızla yükselişe geçtiği ve ürünlerin doğallığının tartışıldığı bir dönemde, doğada kendiliğinden yetişen, kaktüs türü bir bitkinin meyvesi olan “dikenli incir” tam bir C vitamini deposu.

Vücut direncini artırma, güç ve zindelik verme özelliği bulunan dikenli incir, kabızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarında da etkili. Tarsus Ziraat Odası Başkanı Ali Ergezer Türkiye'nin hemen hemen yer yöresinde görülen ancak, Akdeniz ve Ege'de daha sık rastlanan yabani bir bitki olan dikenli incirin, halk arasında ‘Frenk İnciri’, ‘Frenk Yemişi’ olarak da adlandırıldığını belirtti.

ÇOK DA LEZZETLİ
Doğada hiçbir hormon veya katkı maddesi olmadan kendiliğinden yetişen dikenli incir, bu nedenle tamamen organik. Genelde soğuk tüketilen, bu nedenle satıcıların buz parçalarının üzerine serdiği meyve son derece de lezzetli olmasıyla dikkat çekiyor. (Bugün)

Mantar Yetiştiriciliği

Mantar Yetiştiriciliği









Mantar Yetiştiriciliği

Mantar Yetiştirildiği Yerler

Mantar sıcaklık ve nem miktarı kontrol altında tutulabilen, havalandırılması kolay, güneş ışığı almayan yerlerde yetiştirilebilirler.
Mağaralar, soğuk hava depoları, ışığa karşı yalıtılmış seralar, tünel ve galeriler, kümesler, depolar, ambarlar, bodrumlar ve modern mantar işletmeleri mantar üretimi yapılabilen yerlerdir.

Eğer yetiştiricilik için yeni bir tesis kurulmayacak ise mevcut yer ve binanın seçiminde aşağıdaki özellikler göz önünde bulundurulmalıdır:

- Seçilen yer aydınlatma, havalandırma, ortam nemlendirilmesi ve temizlik için su ve elektrik gibi enerji kaynaklarına sahip ve ulaşım sorunu olmamalıdır.

- Yapılar nem ortamının sağlanması için ıslatmaya uygunluğu ve zararlıların yuvalanmaması açısından tamamen betonarme olmalıdır.

- Yapılardaki çatlak, kırık, dökük yerler onarılmalı kapı ve pencereler straforla izole edilmelidir.

- Tavan yüksekliği en az 2,50 metre olmalıdır.

Tabanda atık suyun gideceği bir kanal olmalı, şayet yoksa suyun toplanıp alınacağı bir çukur açılmalıdır.

- Seçilecek ısı sisteminin bacalı ya da bacasız olmasına bağlı olarak baca sisteminin ve havalandırma içinde karşılıklı havalandırma vantilatörlerinin takılacağı deliklerin açılması gerekir.

- Mantar yetiştirme odasına girmeden önce ayakların dezenfekte edileceği, iş önlüğünün giyileceği, devamlı aydınlık gerektiğinde kullanılabilecek bir ön oda oluşturmakta fayda vardır.

Yetiştiricilikte Kullanılan Malzemeler

•Raflar

Yetiştirme odalarında mantar torbalarının yerleştirileceği raflar profil demirden yapılmalıdır. Ortamın rutubetli olmasından dolayı ahşap malzeme tavsiye edilmez. Çalışma kolaylığı açısından ilk rafın yerden 15-20 cm yüksekte, en üstteki rafla tavan arası mesafenin 80 cm ve rafların en fazla 3 katlı olması tavsiye edilmektedir.

•Isıtma Cihazları

Mantarhanenin ısıtılması için en ideal cihazlar buhar kazanları olmakla birlikte çeşitli şekillerde ısıtma yapılabilir.

Buhar Kazanları: Bunlar kalorifer kazanları olup, elde edilen buharın galvanizli borularla odaya gönderilmesi suretiyle hem sıcaklık hem de nem sağlanmış olmaktadır. Modern mantarhanelerde bu sistemle ısıtma yapılmaktadır. Fazla yatırım gerektiren bir sistemdir.

Kömür Sobası: Ortamın ısıtılması ve üzerine konacak su kabı ile rutubet artışı sağlamakla beraber, homojen bir sıcaklık dağılımı sağlayamaz. Bu sebeple sobaya uzak kalan torbaların yeterli sıcaklık alamamasından, yakın olanların da aşırı ısınmasından dolayı yetiştirme odasında farklı hasata gelmeler gözlenebilir. Fakat yine de kare tipi yetiştirme odalarında kullanılabilir. Yetiştirme odasının nemi ise duvarların ve tabanın ıslatılması şeklinde sağlanabilir.

Kat Kaloriferi: Pahalı olmakla birlikte pratikte uygulanabilirliği en yüksek olan cihazdır. Nem soba sisteminde olduğu gibi yerler ve duvarlar ıslatılarak sağlanır.

Şofben: Şofbeni otomatik bir şekilde mantarhanenin ısıtılmasında kullanabilmek için bazı ek malzemeye ihtiyaç vardır. Bunlar: 1 adet devir-daim motoru, 1 adet termostat ayarlı elektrik şalteri ve 1 adet buhar üfleyici düzenektir. Fanın üflediği hava şofbenden ısınarak gelen sıcak su ile dolu radyatörün üzerinde ısınarak plastik borularla odaya dağılır. Bu düzenek termostat aracılığı ile otomatik olarak kontrol edilmekte olup; varildeki su seviyesi ve tüpün dolu olup olmadığının devamlı kontrol edilmesi gerekir. Bu sistemde 2-3 günde bir tüp harcanmaktadır. Ortam nemi ise duvar ve yerlerin ıslatılması ile sağlanmaktadır.

Elektrikli Isıtıcılar: Elektrikli ısıtıcılar odanın çeşitli yerlerine konularak termostatlı elektrik şalteri ile kontrol edilebilir. Nem, taban ve duvarların ıslatılması ve ısıtıcıların üzerine buhar kapları konularak sağlanabilir.

•Ölçüm Cihazları Mantar yetiştiriciliğinde gerekli olan ölçüm cihazları nem ölçmek için higrometre, oda sıcaklığını ölçmek için termometre ve kompost iç sıcaklığını ölçmek için cam termometredir. Bu cihazlar mantar yetiştirme odasını en iyi temsil eden yerlere yerleştirilir.

•Havalandırma Cihazları
Havalandırma için biri dışarıdaki temiz havayı içeri alacak, diğeri de içerideki pis havayı dışarı atacak şekilde yerleştirilmek üzere iki adet yüksek devirli fana ihtiyaç vardır. Dışarıdaki havayı içeri alacak fan duvara ters olarak monte edilir ve önüne delikli plastik boru takılarak mantarların direkt olarak havaya maruz kalmaması sağlanır. Bu fanın karşı tarafına, duvarın alt kısmına içerdeki havayı emecek fan yerleştirilir. Fanın her ikisi de birlikte çalıştırılarak içerinin havası değiştirilir. Havalandırma fanının önüne mutlaka spor filtresi takılmalıdır.

•Sulama Malzemeleri
Mantarın sulaması çok önemli ve dikkat gerektiren bir bakım işlemidir. Salma sulama kesinlikle yapılmamalıdır. Sulama, suyu ince zerrecikler halinde püskürten aletlerle yapılmalıdır. Bu da hortum ucuna takılan pülverizatör memesi veya bahçe hortumlarının ucuna takılan sulama başlıkları ile sağlanabilir.

•İlaçlama Malzemeleri
İlaçlama malzemeleri olarak naylon eldiven, iş önlüğü, galoş, gözlüklü maske ve sırt pülverizatörü sayılabilir

Mantar Yetiştirmedeki Aşamalar

1- Misel Ön Gelişme Dönemi

Misel ekilmiş kompost odalara getirilmeden evvel odalar % 1’lik formaldehit ve %1’lik DDVP ile ilaçlanır. 2 gün kapalı tutulur ve havalandırılır. Oda girişine %1’lik formaldehitli paspas veya kireç tozu konmalıdır.

Bu şekilde hazırlanan odalarda misel ekimi yapılmış kompost torbaları iyice karıştırılıp bastırıldıktan sonra ranzalara yerleştirilir. Torbaların üzerinde kalan boş kısımlar dışa kıvrılarak üzerleri %1’lik formaldehitten geçirilmiş ambalaj kağıdı ile kapatılır. Gazete vs. üzerinde baskı olan kağıt kullanılmamalıdır. Baskısız kağıt kullanmanın amacı, baskıda kullanılan boyadan kaynaklanabilecek küf, virüs vb. gibi zararlılardan korunmaktır. Örtme işlemi ile kompost, havadan bulaşabilecek zararlılardan korunmuş ve kompost yüzeyinden nem kaybı önlenmiş olacaktır. Eğer torbaların boş kalan kısmı üst düzeyi tamamen kapatacak şekilde fazla ise kapatma için bu fazla kısımlar da kullanılabilir. Eğer kağıt kapatılmışsa kağıtların üzeri ucuna pülverizatör memesi takılmış hortumla her gün sulanır. Kağıtlar kurumamalıdır. Bu ıslatma sırasında komposta su geçmemesine ve göllenme olmamasına dikkat edilmelidir. Aksi halde, bu göllenmelerin olduğu yerlerin alt kısmında küf hastalıkları oluşabilir. Preslenmiş kompostlarda bu tür işlemlere gerek olmayıp, sadece ortamda nem ve sıcaklığın ayarlanması yeterli olmaktadır.

Torba taşınması sırasında odanın kirlenen tabanı süpürülür ve % 2’lik Formalin ile yıkanarak dezenfekte edilir.

Misel ön gelişme devresinde oda sıcaklığı 20-24 0C, hava nemi % 80-90 arasında tutulmalıdır. Bu dönemde oda sıcaklığı 27-28 0C’yi kesinlikle geçmemelidir. Çünkü torbaların iç sıcaklığı oda sıcaklığından 2-3 0C daha fazladır. 30 0C’de misellerin büyümesi çok yavaşlar. 32 0C ve üzerinde ise ölmesi söz konusudur. Yine aynı şekilde düşük sıcaklıklarda 13 0C’nin altında faaliyetlerini yavaşlatırlar ve 0 0C’de ölürler. Bu nedenle kompost içi sıcaklığı ile misel gelişimi devamlı olarak kontrol edilmelidir.

İç sıcaklıktaki yükselmeye karşı, soğutma sistemi yoksa dışarıdan taze hava verilerek sıcaklık düşürülebilir. Ancak bu aşamada yüksek karbondioksit oranı istediğimiz için hiç taze havaya (oksijen) gereksinim yoktur ve taze hava verilmesi oda nemini düşüreceği ve kompost yüzeyinden buharlaşma yoluyla nem kaybına yol açacağı için tehlikelidir. Ancak, zorunlu kalınması durumunda düşünülmelidir.

Mantarları diğer bitkilerden ayıran en önemli özellik güneş ışığına ihtiyaç duymamalarıdır. Gelişmelerinin hiçbir döneminde ışık istemezler. Bu nedenle karanlık ortamda yetiştirilirler. Direk olarak gelen güneş ışığı mantarın kalitesini bozar, üzerinde çatlaklar ve lekeler oluşur. Işık ancak hasat ve bakım işleri sırasında kullanılmalıdır.

Bu dönemde oda içi nispi nem % 85-90 olmalıdır. Odada bulunan higrometre sık sık kontrol edilerek nem oranının bu seviyede olması sağlanmalıdır. Nemin azalması halinde toprak yüzeyi kurur ve verim düşer, kalite bozulur. % 90’ın üzerinde ise bir çok hastalıkların gelişmesi için uygun bir ortam oluşturur. Nem oranı düşükse yerler sulanarak veya duvarlara ıslak çarşaf asmak suretiyle ortamın nemi artırılabilir.

Kültür mantarı bütün yetiştirme periyodunda istediği nemli bir ortam hastalık ve zararlıların da gelişmesine uygundur. Bu yüzden herhangi bir hastalık yada zararlı görülmeden bile koruyucu olarak ilaçlamayı gerektirir.

Bu dönemde kullanılacak ilaçlar ve uygulama şekli tablo 3’te verilmiştir.

Tablo 3: Misel Ön Gelişme Döneminde Kullanılan İlaçlar ve Uygulama Şekilleri


Kullanım Yeri Ticari Adı Etkin Maddesi Uygulama
Dozu Uygulama
Şekli
Basudine (toz) Diazinon 100m2ye 30lt suda 200gr. Kompost yüzeyine sisleme şeklinde
Sinekler Malathion EC Malathion 100m2ye 30lt suda 100ml. Kompost yüzeyine sisleme şeklinde
Malathion
(%5 toz) Malathion 100m2ye 100lt suda 250gr.
Topraklamadan 1 gün önce
Kırmızı
Örümcekler Kelthane Dicofol 100m2ye 30lt suda 150gr
Kompost yüzeyine sisleme şeklinde
Bakteriyel Leke Çamaşır suyu Chlorine 100lt suda 250ml

Her sulamada

Kaynak: Naturel Mantar Kompost, Kültür Mantarı Yetiştirme Bilgileri ve İklimlendirme Sistemleri İçin Danışma Kitabı.

Yukarıda belirtilen koşullar yerine getirildiğinde 16-18 günde miseller kompostun her tarafını sarar. Misellerin tüm kompostu sarmasından sonra kompost rengi açık kahverengine dönüşür ve odada mantar kokusu hissedilir. Böylece misel ön gelişme dönemi (kuluçka dönemi) tamamlanmış olur.

Eğer bu 16-18 günlük süre içinde miseller iyi gelişmemiş ise şu nedenlere bağlı olabilir:

•Kompostun aşırı ıslak ya da kuru olması,
•Kompost iç sıcaklığının 30 0C’nin üzerine çıkmış olması,
•Kompostun fakir ya da iyi hazırlanmamış olması,
•Kompostun iyi hazırlanmış fakat pastörizasyonun yapılmamış olması,
•Kompost pH’sının düşük ya da yüksek olması,
•Kompostta misele zarar veren zararlı ya da hastalıkların olması,
•Kullanılan miselin yaşlı olması (bekleme süresinin 2-3 günü geçmesi),
•Oda sıcaklığının düşük olmasıdır.


2- Örtü Toprağı Dönemi

Misel ön gelişmesini tamamlayan mantar misellerinin baş bağlama aşamasına geçebilmesi için kompostun üzerine örtü toprağı olmaksızın da mantar yetiştirilebilir. Ancak verim, örtü toprağı kullanılmasına oranla büyük ölçüde düşer. Ayrıca örtü toprağı kompostun kurumasını önler ve kültür ortamını dışarıdan gelecek hastalıklara karşı korur. İyi bir örtü toprağının, su tutma kapasitesinin yüksek, hava geçirgenliğinin iyi olması ve sulamadan sonra kaymak tabakası oluşturmaması gerekir.

Örtü toprağını pH’ı 7.2-8.2 arasında ve azotlu bileşiklerce zayıf (toplam organik azot oranı % 0.7-0.8) olmalıdır. Örtü toprağında eriyebilir tuzların yüksek düzeyde olması şapka oluşumunda gecikmeye, mantar sayısında azalmaya ve ortalama mantar ağırlığının artmasına neden olur. Bunun için iyi bir örtü toprağının etkin kireç oranı % 2,5-3,5’un üzerine çıkmamalıdır.

Örtü toprağı olarak torf (turba) adı verilen esmer veya koyu kahve renginde, göl kenarında çıkartılan % 80 oranında organik madde, % 20 ince kum ihtiva eden bir toprak kullanılır. Memleketimizin çeşitli yerlerinde bu topraklar bulunmaktadır.

Torfun bulunmaması halinde yukarıda sözü edilen özelliklere uygun olarak bahçe toprağı ile perlit ya da dişli dere kumu 3+1 oranında ( 3 kısım bahçe toprağı + 1 kısım perlit) karıştırılarak kullanılabilir.

Ayrıca artık mantar kompostu (hasat dönemi sonunda boşaltılan odalardan çıkan kompost) 1,5-2 yıl yığın halinde bekletildikten ve 5-6 kez yıkandıktan sonra yalnız başına ya da artık kompost + bahçe toprağı ile 3+1 oranında karıştırılarak örtü toprağı olarak kullanılabilir.

Yine elde mevcut torftan tasarruf sağlamak amacıyla artık kompost yarı yarıya torfla da karıştırılıp kullanılabilir.

Kuluçka dönemi sonunda plastik torbalardaki ambalaj kağıtları alınarak kompost yüzeyi muntazam şekilde düzeltilerek 3.5-4 cm kalınlığında, önceden pastörize edilmiş örtü toprağı serilir. Örtü toprağının kompost yüzeyinin her yerinde aynı kalınlıkta olması mantar verimi ve sulamanın uygun bir şekilde yapılabilmesi açısından çok önemlidir. Bu nedenle örtü toprağı 4 cm’lik ölçü tahtası yardımıyla muntazam bir şekilde serilmeli ve tahta bir tokmak yardımıyla düzeltilmeli ve fazla bastırılmamalıdır. Örtü toprağı serildikten sonra plastik torbaların fazla olan kısımları bıçakla düzgünce kesilmelidir.


Örtü toprağı serme aşamasında % 70-75 neme sahip olmalıdır. % 70-75 nem oranını sağlamak için kullanılacak suyun yarısını örtü toprağını sermeden 12 saat önce, kalan yarısını da serme işleminden hemen önce vermek gerekir. Bir miktar toprak avuç içinde iken kuvvetlice sıkıldığında, parmak aralarından damlayacak şekilde su sızıyorsa nem miktarı yeterli anlamına gelir.

Örtü toprağı serme işlemi sırasında kullanılacak bütün aletler % 2’lik Formalin ile yıkanmalıdır. Çalışanların ayakkabı ve elbiseleri temiz olmalı ve eldiven kullanılmalıdır. Örtme esnasında oda kapıları mümkün olduğunca az açılıp kapatılmalıdır. Çalışanların giriş-çıkışlarında hijyene son derece dikkat etmeleri gerekmektedir. Örtü toprağı serme işlemi sırasında oluşabilecek enfeksiyonların verimde büyük kayıplara yol açacağı unutulmamalıdır.

Toprağın serilmesinden hemen sonra yere dökülenler süpürülerek % 1’lik Formalinle yer temizlenmelidir.

Mantar üretiminde örtü toprağı kullanılmasının sebepleri ve örtü toprağının fonksiyonları şu şekilde sıralanabilir:

1- Büyüme, misel ve meyve gövdelerinin gelişimi için gerekli olan suyu sağlamak. Örtü toprağının suyu emmek için zamana ihtiyacı vardır. Bu su çok iyi muhafaza edilir ve azar azar serbest bırakılır. Bu açıdan örtü toprağı bir sünger gibi görev yapar ve böylece soğutmaya geçişten sonra, artık sulamanın durduğu dönemde, kurumaya izin vermeyen bir köprü kurulmuş olur. Ayrıca genç mantarların büyüme aşamasında, kısa dönemde çok su gerekmektedir. Bu suyun büyük bir kısmı örtü toprağı tarafından sağlanır.

2- Suyu buharlaştırmak ve uygun bir mikro-iklim oluşturmak. Üretim odasında belli oranda bir oransal atmosfer nemini muhafaza edebilmek için, örtü toprağından buharlaşma olması gerekir. Örtü toprağının topak topak olmasıyla bu topaklar arasında, pinlerin daha sağlıklı oluşumunu sağlayacak bir mikro-iklim oluşur. Topaklar arasındaki oransal atmosfer nemi havadakinden daha fazladır ve böylece genç pinler, fazla hava hareketleri ve diğer etkenlerden daha iyi korunur.

3- Kompost tabakasını kurumaktan korumak ve faydalı metabolik ürünlerin kaybolmasını engellemek. Örtü toprağından buharlaşma olur ve bu da kompost ıslaklığını belli bir seviyede tutar. Misel büyümesinin sonucu olarak, kompostta karbondioksit miktarı yükselir. Karbondioksitin yükselmesi misel büyümesini teşvik eder. Örtü toprağı bu karbondioksitin kaybolmasını önler.

Toprak örtülmesinden sonra oda temizlenir ve % 1’lik formaldehit ile ilaçlanır.

Örtü toprağı döneminde hastalık ve zararlılara karşı koruyucu amaçlı ilaçlamada kullanılan ilaçlar ve uygulama şekilleri tablo 4’te verilmiştir.

Tablo 4: Örtü Toprağı Döneminde Kullanılan İlaçlar ve Uygulama Şekilleri



Kullanım Yeri Ticari Adı Etkili Maddesi Uygulama Dozu Uygulama Şekli
Basudine (toz) Diazinon 100m2ye 100lt suda 250gr.
Topraklamadan sonra sulama şeklinde
Sinek Malathion EC Malathion 100m2ye 100lt suda 100ml.
Topraklamadan sonra sulama şeklinde
Malathion
(%5toz) Malathion 100m2ye 100lt suda 250gr. Topraklamadan 10gün sonra
Dimilin Diflubenzuron 100m2ye 100lt suda 400gr.
Sadece topraklamadan hemen sonra
Krımızı Örümcekler Agrimec Abemectin 100m2ye 100lt suda 30gr.
Topraklamdan sonra sulma şeklinde
Kelthane Dicofol 100m2ye 30lt suda 150gr
Topraklamdan 10gün sonrasına kadar her 5-7günde bir
Yaş Kabarcık ve Sporgon Prochloraz 100m2ye 30lt suda 300gr
Tırmıklamadan sonra havandırmadan önce sisleme şeklinde
Kuru Kabarcık Daconil Chlorothalonil 100m2ye 100lt suda 300gr
Topraklamadan hemen sonra (Formalin yerine geçer) ve hasattan 1hafta önce
Benlate Benomyl 100m2ye 100lt suda 150gr
Topraklamadan sonra 2gün içinde
Derosal Carbendazim 100m2ye 100lt suda 100gr
Topraklamadan
sonra 2gün içinde
Topsin M.
Thiophanate
Methyl 100m2ye 100lt suda 200gr
Topraklamadan sonra 2gün içinde
Bakteriyel Leke
Çamaşır suyu
Chlorine 100lt suda 250ml Her sulamada sulama suyuyla beraber



Kaynak: Naturel Mantar Kompost, Kültür Mantarı Yetiştirme Bilgileri ve İklimlendirme Sistemleri İçin Danışma Kitabı.

Örtü toprağı örtüldükten sonra oda sıcaklığı ilk bir hafta içerisinde yavaş yavaş 18-20 0C’ye düşürülmeli ve ilk mantarcıklar görülünceye kadar (örtü toprağının son haftasına kadar) bu şekilde devam etmelidir. Bu dönemde nem ise % 80-85 civarında tutulmalıdır.

Örtülen örtü toprağının kurumaması için püskürtme şeklinde, örtü toprağının yapısını bozmayacak basınçta, bütün yüzeylere eşit oranda sulama yapılmalıdır. Ancak aşırı sulamadan daima kaçınılmalıdır. Sulamalar sırasında kesinlikle komposta su geçmemelidir. Sulama aralığını tespit için nem tayini yapmak gerekir. Bu da basit bir şekilde el ile tespit edilebilir. El ayası ile toprak yoklandığında ele bulaşma oluyorsa nem yeterli demektir. Ayrıca nemi yeterli olan örtü toprağı yağlı ve parlaktır.

Genellikle örtü toprağının serilmesini izleyen birkaç günde sulama yapılmaz veya çok az su verilir. Misel örtü toprağının içine 1 cm. kadar girdikten hemen sonra dikkatli bir sulama başlar. Her sulamada m2’ye 1,5 litreden fazla su verilmez. Ancak bu su vermeler sabah ve öğle gibi 2 parti şeklinde olmalıdır. Ürün dönemi sulamaları da dahil olmak üzere bütün sulamalarda 100 litre suya 250 cc. % 10’luk çamaşır suyu kullanılmalıdır.

Örtü toprağı serildiği günlerde odayı pek fazla havalandırmaya gerek yoktur. Havalandırma işlemine toprak örtüsünün ikinci haftasından sonra başlanılmalıdır.

Örtü toprağı serildikten sonra 9. günde mantar miselleri örtü toprağını 2/3 oranında sardığı zaman, mantar misellerinin yüzeye çıkmasına yaklaşık 1 cm. mesafe varken tırmıklama yapılır. Tırmıklama, toprağın kompost tabakasına kadar karıştırılmasıdır. Tırmıklama, bir tahta üzerine tırmık şeklinde çakılmış olan çivilerle yapılabileceği gibi, elle parmakları tırmık şeklinde kullanarak da yapılabilir. Amacı mantarın toplu ve yapışık olarak çıkmasını önlemektir. Tırmıklamadan sonra örtü toprağı fazla bastırılmadan düzeltilmelidir.

Tırmıklamanın geç yapılması ilk flaşı geciktirir. Ayrıca mantar taslakları şekillendikten sonra yapıldığı için verim kaybına neden olur ve hasattaki birlikteliği bozar. Erken tırmıklama ise mantarın derinde oluşmasına ve dolayısıyla kirlenmesine neden olur.

Yukarıda sayılan koşullar yerine getirildiğinde toprak örtülmesinden itibaren 15-17 gün sonra mantarlar toprak üzerinde görülmeye başlar ve 20-25 gün sonra hasat olgunluğuna erişirler. İlk mantarcıklar görülmeye başladıktan sonra havalandırmaya başlanmalı ve içerideki karbondioksiti dışarı atmalıdır. Pin oluşum devresinde su verilmemelidir. Ancak; havalandırma ve soğutma nedeniyle örtü toprağında oluşan buharlaşma sonucu kuruma olursa çok az sisleme şeklinde su verilebilir.

Mantarlar görüldükten sonra oda sıcaklığı 15-17 0C civarında olmalıdır.


3- Ürün Dönemi
Örtü toprağı serildikten 20-25 gün sonra hasat yapılmaya başlanır. 3.5-4 cm çap büyüklüğü alan mantarlar hasat edilirler. Eğer bu büyüklükteki mantarlar hasat edilmeden bırakılacak olurlarsa şapka ve sap büyümesi hızla devam eder, şapkanın sapla olan bağlantı kısmı yırtılır. Sap iyice uzar, şapka açılır ve alt kısımdaki siyah kahverengi lameller görülür. Bir süre sonra şapkanın kenarları yukarı doğru kıvrılır. Mantarın hasat zamanı, şapkanın henüz saptan ayrılmadığı yani açılmadığı dönemdir. Mantarda şapka açılması arzu edilmez. Çünkü açılmış mantarın ağırlığı aynı çaptaki açılmamış mantara göre daha azdır.

Hasata en üst ranzalardan başlanmalıdır. Çünkü odada homojen bir sıcaklık dağılımı sağlanamamışsa, üst katların daha sıcak olması nedeniyle mantar daha hızlı gelişecektir. Önce ranzalardaki en iri mantarlar alınmalıdır.

Toplayıcılar şeffaf ameliyat eldiveni giyip ellerini tebeşir tozuna buladıktan sonra toplama işlemine başlamalıdırlar.

Hasat esnasında şapka 3 parmak (baş parmak, işaret parmağı ve orta parmak) arasında tutulup hafifçe sağa sola çevrilerek kopartılır. Koparma esnasında çevredeki küçük mantar taslakları zedelenmemelidir. Koparılan mantarın sapı üzerindeki topraklı olan dip tarafı (kökü) bıçakla kesilerek ayrı bir kaba konur ve atılır. Kopartılan mantarın üzerinde toprak parçacıkları varsa bıçağın ucundaki fırça ile temizlenir ve temiz bir kovaya zedelenmeden bırakılır.

Hasat her gün sabahları yapılmalıdır. Hasat esnasında hasat edilen mantar çevresindeki kökleri zedelenmiş, toprakla bağlantısı kopmuş, küçük mantarcıklar ve hasat edilen mantarların kök artıkları varsa bunlar hemen toplanarak ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Bu işlemlerden sonra hasat edilen ortamda hasattan dolayı bazı boşluklar oluşacağından örtü toprağı azalması meydana gelebilir. Bu boşlukların tekrar steril örtü toprağı ile kapatılması gerekir.

Üretim odasının tabanında hasat artıkları ve toplayıcıların ayakları ile gelmiş diğer enfeksiyon kaynakları olabilir. Bu nedenle zaman zaman oda tabanının da bol su ile yıkanması faydalı olur.

Mantar hasat dönemi 2-3 gün süren flaş olarak adlandırılan mantar veriminin fazla olduğu

4-6 dönem ve flaştan sonra bu flaşları izleyen az ürünlü dönemler şeklindedir. İlk 1-2. flaşlarda verim en yüksek düzeyde olup sonraki flaşlarda düşmektedir. Mantarda hasat bu şekilde dönemler halinde 40-45 gün sürmekte olup sıcaklık ve havalandırma istenen seviyede tutulmazsa bu müddet 60 güne kadar uzayabilir.

Hasat döneminde oda sıcaklığı 15-17 0C arasında tutulmalıdır. Sıcaklığın yüksek olması kaliteyi düşürür. Düşük sıcaklık ise (13-14 0C) kaliteyi biraz yükseltmekle beraber gelişmeyi geciktirir.

Bu dönemde üretim odası sık sık havalandırılmalıdır. Hasadın ilk 20 gününde günde 6-8, daha sonraki günlerde 4-6 kez oda havasının değiştirilmesi gerekir. Hava değişimi yetersiz olursa mantarların sapları incelir ve şapkaları erken açılır. Havalandırma fazla olursa mantarların üstü kahverengileşir, nem oranı düşer ve su ihtiyacı artar. Nem ise örtü toprağının kurumayacağı oranda olmalı, fakat gelişen mantar şapkaları üzerinde lekeler oluşturacak kadar yüksek de olmamalıdır. Nemin % 70-80 arasında olması uygundur.

Mantar hanelerde havalandırma şu amaçlarla yapılır:
1- Mantar torbaları üzerine taze hava vermek

2- Yetiştirme odası ve torbalar üzerinde biriken CO2 (karbondioksiti) uzaklaştırmak ve dışarı atmak

3- Yastıklar üzerindeki fazla nemi dışarı atmak

4- Oda içindeki sıcak-soğuk havanın sirkülasyonunu sağlamak.

Hasat döneminde sulama da önemli bir bakım işidir ve bu dönemde mantarın su ihtiyacı fazladır. Sulamalar mantar hasat edildikten sonra yapılmalıdır. Hasattan önce yapılacak sulamalar mantarın kirli ve ıslak olmasına dolayısıyla da hasat sonrası dayanıklılığın azalmasına neden olmaktadır. Sulama aralıkları ve miktarı oda sıcaklığı ve nemi ile hasat edilen mantar miktarına bağlı olarak değişir. Pratikte toplanan 1 kg mantar için 1 litre su hesap edilir. Sulamalar yine püskürtme şeklinde yapılmalıdır. Flaş aralarında bir sonraki flaşı oluşturacak mantar taslakları nohut büyüklüğünü alıncaya kadar sulama yapılmalıdır. Bundan dolayı flaş dönemleri bitiminde kuvvetli bir şekilde sulama yapılması gerekir. Bu sulamaya depo sulaması adı verilir.

Sulamada dikkat edilecek diğer bir nokta da sulama sonunda mantarlar üzerinde meydana gelen su damlacıklarının derhal yok edilmesidir. Bu da havalandırma ile sağlanabilir. Sulama anında ve sulama sonunda bir müddet havalandırma sisteminin direkt olarak çalıştırılması mantarlar üzerindeki su damlacıklarının giderilmesini sağlar. Aksi halde su damlaları bakterilerin gelip yerleşmesi için çok uygun bir ortam oluşturmaktadır.

Mantar yetiştiriciliğinde sulama suyunun kalitesi de çok önemlidir. Sert ve tuzlu sular sulama suyu olarak kullanılmamalıdır.

Sulamada kullanılacak su içme suyu kalitesinde olmalı ve bakteri, nematod gibi zararlıları içermemelidir. Ayrıca sulama suyunun sıcaklığı da önemlidir. Sulama suyu oda sıcaklığında olmalıdır. Özellikle 10 0C’nin altındaki sular mantarlarda şok etkisi yapmakta ve dokularında şeffaflaşma görülmektedir.

Ürün döneminde oluşabilecek hastalıklara ve zararlılara karşı kullanılacak ilaçlar ve uygulama şekilleri tablo 5’te gösterilmiştir.

Tablo 5: Ürün Döneminde Kullanılan İlaçlar ve Uygulama Şekilleri


Kullanım Yeri Ticari Adı Etkili Maddesi Uygulama Dozu Uygulama Şekli
Ambush EC
Permethrin 100lt suda 30gr.
Flaş aralarında oda havasına püskürtme
Sinekler
Decis EC
Deltamethrin
100lt suda 30gr.
Flaş aralarında oda havasına püskürtme
DDVP Dichlorvos 2 lt. suda 4 ml. Flaş aralarında oda havasına dumanlama şeklinde (Direk mantarın üzerine yapılmamalıdır)
Örümcek Ağı
Benlate Benomyl 100m2ye 100lt suda 50gr
Sadece flaş aralarında
Küf ve Yeşil Küf Derosal Carbendazim 100m2ye 100lt suda 25gr
Sadece flaş aralarında
Topsin M.
Thiophanate
Methyl
100m2ye 100lt suda 50gr
Sadece flaş aralarında
Bakteriyel Leke
Çamaşır suyu
Chlorine 100lt suda 500ml
Flaş aralarında


Kaynak: Naturel Mantar Kompost, Kültür Mantarı Yetiştirme Bilgileri ve İklimlendirme Sistemleri İçin Danışma Kitabı.

Mantarları diğer bitkilerden ayıran en önemli özellik güneş ışığına ihtiyaç duymamalarıdır. Gelişmelerinin hiçbir döneminde ışık istemezler. Bu nedenle karanlık ortamda yetiştirilirler. Direkt olarak gelen güneş ışığı mantarın kalitesini bozar, üzerinde çatlaklar ve lekeler oluşur. Işık ancak hasat ve bakım işleri sırasında kullanılmalıdır.

İyi bir bakımla bir hasat döneminde 1 m2 den 10-15 kg, 10 kg ağırlığındaki bir torbadan 2-2.5 kg. mantar almak mümkündür.

Hasadın bitiminden sonra kullanılan kompost ve örtü toprağı ortamdan uzaklaştırılır. Boşalan oda temizlenir ve % 1’lik formaldehit ile % 0,5’lik DDVP ile ilaçlanır. Yeni gelecek kompost için oda bu şekilde hazırlanmış olur.

Ambalaj ve Pazarlama
Hasat edilen mantarlar mümkün olduğu kadar çabuk pazarlanmalıdır. Mantarların 500 veya 250 gr’lık paketler halinde piyasaya arz edilmesi pazarlama açısından önemlidir. Ambalaj işlemi plastik torba, karbon veya kağıt plastik kutularla yapılabilir. Kullanılan plastik torbalara zımba ile delikler açılması uygun olur.

Mantarın besin değerini kaybetmeden taze olarak uzun süre saklamak ve depolamak güçtür.

Sıcaklıklara bağlı olarak dayanma süreleri tablo 6’da gösterilmiştir.

Tablo 6: Kültür Mantarının Değişik Sıcaklıklarda Dayanma Süreleri


SICAKLIK (C0) SÜRE (GÜN) 1 5-10
2 5-7
3 2-3
4 1-2
15-16 1

Mantarın depolama sıcaklığının –1 0C’nin altına düşmesi halinde donma nedeniyle renkte bozulmalar görülür. Belirtilen sıcaklıklarda daha uzun süre depolandırıldığında ise su kaybı nedeniyle fire oranı artmaktadır.

Taze olarak pazarlanmayan mantarlar konserve, salamura veya ipe dizilmek suretiyle kurutularak da pazarlanabilir.

3 Kasım 2010 Çarşamba

Ananas Bitkisi Yetiştirilmesi

Ananas Bitkisi Yetiştirilmesi


Ananas Bitkisi Yetiştirilmesi, Sulanması, Toprak - Saksı Değişimi, Çoğaltılması, Budanması Hakkında Bilgiler

Ananas:
Dikenli ve uzun yaprakları ile sıcak havaların bitkisi olan ananas çok güzel görünüşlüdür.

Ananas bitkisinin yetiştirilmesi, bakımı ve sulanması:
*Doğrudan güneş ışığı istemeyen bu bitki diğer ışık kaynaklarından da yararlanabilir.
*Çok fazla soğuk ve sıcak havada bırakma çiçeğin yapraklarına ve köklerine zararlıdır.


*Hava akımlarından kolay etkilenen ananas bitkisini bu etkiden korunmalıdır.

*Her bitki gibi zamanla topraktaki vitamin ve mineralleri tüketen bitkiye yılda en az bir kere vitamin ve mineral desteği sağlanmalıdır.

*Saksı değişimi genellikle 2-3 yılda bir sıcak ayların başlangıcı olan mayısta yapılmalıdır.

*Ananas bulunduğu yerde başka cisimlerle temasta bulunmalıdır.

Sulamada en önemli unsurlar;

-Kış aylarında bitki aşırı soğuktan korunarak çok az sulanmalıdır.

-Yaz aylarında ise bitkinin suya olan ihtiyacı artacağından bitkiye verilen suyun arttırılması gerekmektedir.

-Su toprağın her tarafına ulaştırılmalıdır.

-Bitkiyi sularken kullanılan kap her sulamada aynı ölçüde, sulamalar aynı günde ve aynı miktarlarda su dökülmelidir.

- Ananasta çok büyük bir değişiklik görülmediği sürece sulanmada kullanılan kap, ölçü ve su miktarı değiştirilmemelidir.

* Ananas bitkisini yetiştirmede en önemli kural kış aylarında oda sıcaklığının 15 °C nin altında olmaması gerektiğidir.

* Ananas bitkisi genellikle yaz aylarında çiçek açar ve bu çiçeğe iyi bakılmazsa çiçeği çürür.

*Bitkiye kış aylarında musluktan aldığımız soğuk çeşme suyunu vermemeliyiz. Verdiğimiz su oda sıcaklığında olmalıdır.

Ananas Bitkisinin Çoğaltılması:*Bitkinin yan kısımlarından verdiği kısımlardan çoğaltılır.


*Bu kısımlar kesilerek suda köklendirilir.


*Suda köklendirilen kısım daha sonra toprağa dikilerek yeni ananas bitkileri elde edilir.

Paulownia Ağacı detaylar



Paulownia Ağacı



Talih ağacı-şans ağacı-kral ağacı

Paulownia Ağacı

Literatürlere ;Dünyanın En Hızlı Büyüyen ağacı olarak giren Paulownia Ağacı(çin kavağı-tezağaç-talih ağacı-şans ağacı-kral ağacı)nın ülkemizin değişik bölgelerine uyum sağlayan A.B.D, Asya ve Avrupa da ülkemize benzer karakterdeki iklim bölgelerinde adaptasyon çalışmaları tamamlanmış safhat çeşitlerden P.Tomentosa,P.Catalpifola, P.Fortunei,P.Elongata;nın sitemizin Ürün Geliştirme Satış Destek ve Teknik Hizmet ekibi desteğiyle sponsor firmalarımızca tüplü fide-fidan üretimi ve satışı ile araştırma ve deneme kuruluşları için üretim materyali olarak tohum ve çelik temini yapılmaktadır

Fide veya Fidanlar dikildikten sonra oldukça hızlı otsu bir büyüme gösterirler. İlk yıl dikim zamanına, sağlanan uygun şartlara ve bölge iklimine de bağlı olarak 4-7 m boylanma yapabilir. 2 m altında boylanma yapan fidanlar toprak seviyesinden ertesi yıl mart ayında budanarak sürgün teklemesi ile yeniden boylanması sağlanır. Böylelikle kışa girerken sağlam bir gövde, düzgün budaksız bir dip tomruğu için avantaj sağlanır. İyi bir boylanma yapan fidan ertesi mart ayında tepedeki odunlaşmamış ve genellikle kış soğuklarından kurumuş olan 20-30 cm lik kısım karşılıklı duran sağlam gözlerden kuzeye bakan yada hakim rüzgar yönündeki bırakılarak karşıdaki sürgün gözü çaprazlama kesilerek tepe budaması yapılır. Böylece tek sürgün üzerinden yeniden boylanması sağlanır. Bu uygulama genellikle bir-iki defa yapıldıktan sonra ağacın kendi halinde taçlanması sağlanır. Büyüme esnasında yaprak koltuklarından çıkan yan sürgünler bir kaç santimetre olunca koparılmalıdır. Fidan döneminde kesinlikle yapraklar koparılmamalıdır. Yazlık fide dikimlerinde genellikle istenilen boylanma sağlanamaz. Ancak fideler yerinde kök gelişimini tamamladığından tavsiye edilen dikim şeklidir. Yazlık fide dikiminde istenilen boylanmayı yapamayan fidanlar ertesi yıl erken ilkbaharda toprak seviyesinden kesilir. Bitkide dipten yeni sürgünler gelir. Bunlardan en kuvvetlisi bırakılır, diğerleri koparılır. Bırakılan sürgün çok hızlı büyür ve yıl sonunda 7 m boya kadar çıkabilir. Bu bitki üzerinde 75-80 cm boyunda yapraklar meydana gelir ve bunların koltuklarında tekrar sürgünler görülür. Bu sürgünler de düzenli olarak koparılmalıdır. Ancak yapraklar koparılmaz ve zararlanmamalarına dikkat edilir. Bu yapraklar zararlanırsa veya koparılırsa büyüme yavaşlar. İkinci yıl bitkinin bu hızlı büyütülmesi çok önemlidir. Çünkü ağacın en kaliteli kerestesini bu kısım oluşturacaktır.
Soğuklarla birlikte bitki dinlenmeye girmekte ve yapraklar dökülmektedir.
Kış aylarında en tepedeki 15-20 cm lik kısım kuruyabilir. Bundan endişe etmemek gerekir. Çünkü ertesi yıl ilkbaharda havaların ısınması ile birlikte, bu kuruyan kısmın altında en üstteki göz sürmekte ve ileride bu kısımdaki kerestede önemsiz bir halka meydana gelmektedir. Gövde de çatallanmayı önlemek için tepe budaması yapılmalıdır.
Paulownianın fazla zararlısına rastlanmamakla birlikte, bazı tırtıllar, çekirge ve sinekler yapraklarını ve tepedeki büyüme noktasını yiyebilmekte bu da büyümenin yavaşlamasına neden olmaktadır. Sistemik insektisitler ile ilaçlama yapılır. Toprak altı zararlıları paulownianın köklerini çok severler. Özellikle fide döneminde halk arasında lokma kurdu denilen larvalar kökleri en alttan kök boğazına kadar yiyerek bitkiyi öldürebilir. Bu durumda kök bölgesinde toprak altı ilaçlama yapılmalıdır.
Ayrıca danaburnu da fide döneminde kök ve kök boğazını keserek zarar yapabilmektedir. Yoğunluk fazla olursa zehirli yem hazırlanmalı
ve danaburnu zararlılarının kesafeti azaltılmalıdır.

Tarımsal Uygulama Paulownia buğday, pamuk, mısır, soyafasulyesi, yonca, patates, sebze ve çiçekler ile aynı anda yetiştirilebilir. Değerli bir bitkidir çünkü, toprak verimliliğini arttırır. Kışları ısıyı yükseltir, yazın ise ısıyı düşürür.
Buna ek olarak toprak ve hava rutubetini yükseltir.Paulownialar zirai uygulama konusunda aşağıdaki konularda çiftçilere çeşitli avantajlar sağlarlar:
Su seviyesini düşürerek tuzlanmayı önlerler.
Derin kök sistemi ile erezyonu engeller.
Ekinler üzerindeki rüzgar zararını engeler.
Toprak ve hava rutubetini yükseltir, dolayısı ile sulama ihtiyacını azaltır.
Yapraklarını döktüğü zaman, derin topraklardan çektiği besin maddelerini yüzeydeki toprağa aktarırlar.
Sonbaharda dökülen yapraklar küçük ve büyükbaş hayvanlar için çok değerli bir besin maddesidir.
İkici veya üçüncü yıl cinsel olgunluğa erişen ağaç ilkbaharda çiçek açar. Paulownia çiçekleri üç ay gibi uzun bir süre ağaç üzerinde kalır ve çok miktarda olur, bu bol miktarda bal üretimi demektir.
Paulownia dan, kısa aralıklarla çok miktarda değerli kereste üretimi mümkündür. Kesim periyodu 2 ile 16 yıl arasındadır. Sıcak ve rutubetli bölgelerde yetişen Paulownia çok hızlı bir gelişim gösterir. Hızlı büyüyen ağacın kerestesi daha yumuşak olur. Kerestesinin dünya pazarlarındaki m3 fiyatı 200$ - 500$ (US) arasında değişir.
Kesim yapıldıktan sonra mevcut kök yapısını kullanarak daha da güçlü bir şekilde yeniden büyür. Yeni fide yatırımı yoktur.
Halk arasında paulovniya , polovnia ,paulovnia, talih ağacı , şans ağacı , kral ağacı,çin kavağı , tezağaç ,ROYAL , EMPİRES olarak bilinir.
EKONOMİK DEĞERİ :
Paulownia ağacının en büyük özelliği, diğer ağaçların 25-30 yılda gösterdiği büyüme performan­sını birkaç yılda göstermesidir. Yetiştiricilik yapmak isteyenlere hem kolay hemde kısa sürede yetişmesi açısından kazanç kapıları aralayan bu ağaç ülke­mizde henüz tanınmamasına karşın, Çin de yaklaşık 2600 yıldır yetiştiriliyor. Paulownia ağacı, bir yıl içe­risinde 5-6 metreye kadar ulaşan boyuyla tarım sek­törüne yönelik yatırım yapmak isteyen insanların bu ağacı seçmelerine neden oluyor.
Paulownia; derin bir kök sistemine sahip (kazık ve saçak köklü), sonbaharda yapraklarını döken bir ağaç. Yetişkin bir ağacın boyu 15-25 metre, ortala­ma ömrü ise 70 yılın üzerindedir.
Paulowniadan kısa aralıklarla çok miktarda değerli kereste üretimi mümkündür. Kesim periyodu sunta için 2 yılda bir ve kereste için 7-16 yıl arasındadır. Hızlı büyüyen ağacın daha yumuşak kerestesi olur. Ekonomik çapa (45-55cm ) 5-6 yılda erişir. Ortalama gövde boyu 8 metre kabul edildiğinde, bir ağacın hacmi 1,2 m³ gelmektedir. 11 yaşındaki bir paulownia 3.5 m³ 'e rahatlıkla ulaşabilir. Dekar'a olan getirisi diğer zirai ürünlerle kıyaslanmayacak derecede yüksektir.
Kesimden yani hasat yapıldıktan sonra, toprakta kalan kök tekrar sürgün vermekte ve yeni bir fidan olmaktadır. Bu işlemi 8 defa tekrarlamak mümkün

PAULOWNİA AĞACI (ÇİN KAVAĞI)
Paulownia Çinde doğal yayılma alanları bulunan, çok hızlı büyüyen, içinde ülkemizin de bulunduğu Kuzey Yarıkürede yaklaşık 24 milyon dekar arazide ara tarımda, peyzajda, sanayi ormanları ve özellikle kerestesi için yetiştiriciliği yapılan bir ağaçtır. Ortalama ömrü 70 yıl olup, uygun şartlar sağlandığında 5-7 yılda kesime gelebilmekte ancak en ekonomik kesim zamanı 10. yıldır. Kesimi yapılan ağaçda ertesi yıl kesim yerinden tekrar sürmekte ve tek sürgün bırakıldığında hazır kök sistemi sayesinde hızla gelişip daha çabuk kesime gelebilmektedir.Burada dikkat edilecek nokta kesim yapılırken toprak seviyesinden yapılıp açılan yaranın toprakla kapatılmasıdır. Dolayısıyla bir kere plantasyon dikimi yapıldıktan sonra aynı bitkilerden 60-70 yıl kadar verim elde edilebilmektedir.

Paulownia fidanı dikimi yapılacak arazi öncelikle tesviye yapıldıktan sonra sulama düzeni oluşturulup dip kazanla toprağın alt katmanlarındaki pulluk katmanının (taban taşı) patlatılması ve gevşetilmesi tavsiye edilir. Dikimde fidan çukuru en az 80-100 cm derinlik ve 50-60 cm çapında açılarak alt kısımdan çıkan toprak ve üst kısımdan çıkan toprak ayrı ayrı yığılarak toprağın yapısına göre organik gübreyle (yanmış çiftlik gübresi) en az 1/6, en çok 1/3 oranında karıştırılıp üstten çıkan toprak alta alttan çıkan toprak üste gelecek şekilde dolgu yapılıp fidan oluşturulacak geniş çanağın ortasına tüpten çıkarılarak yerleştirilir ve cansuyu verilir.
Paulownia dikimleri yıl boyu yapılabilme imkanına sahiptir. Sera ortamlarında gelişmeye başlamış fidelerin dikimi ilkbaharda son donlar bittikten sonra başlar ve sonbahar ortalarına kadar devam eder. Ancak Akdeniz Bölgesi gibi sıcak bölgelerde yaz aylarında fazla sıcaklık nedeniyle dikimler fideler topluca açık hava ve güneşe alıştırma işlemlerinden sonra arazide yerlerine dikilmelidir. Ülkemizde kış aylarında arazide çalışmaya uygun zamanlarda kışlık fide ve fidan dikimi yapılabilir. Kışın dikimi yapılan fideler dinlenme döneminde olduklarından açık arazide ilkbaharda uygun iklim şartlarını yakaladıklarında gelişmeye başlarlar. Fide veya fidanlar tüplü olduğu gibi çıplak köklü fidan dikimide yapılabilmektedir. Ancak çıplak köklü fidanlarda söküm, nakliye ve dikim aşamalarında köklerin iyi muhafaza edilmesi gerekir.

Paulownia dikimlerinde sıra arası ve sıra üzeri mesafeler yetiştirme gayesine göre değişebilmektedir. Paulownia ara tarımda kullanılacaksa sıra üzeri mesafeler 3-4 m, sıralar arası mesafeler yapılacak olan tarımsal faliyete göre değişmekte 10-20 m arasında olabilmektedir. 8-12 yıllık bir yetiştiricilikten sonra kesim yapılacaksa 4x6 m ; 5-7 yıllık bir yetiştiricilikten sonra kesim yapılacaksa 4x4 m; arazi çevresine çevre dikimleri yapılacaksa fidanlar arası mesafe 1,5-2 m ye kadar düşebilmekte, sunta veya kağıt sanayine yönelik bir yetiştiricilikle her yıl yada iki yılda bir kesim yapılacaksa 2x2 m veya 2x1 m aralık ve mesafe ile dikim yapılmalıdır.

Paulownia özellikle fidan döneminde kesinlikle su stresi yaşamamalıdır.Paulownia suyu seven bir bitkidir. Solma oluştuğunda köklerdeki su gövde tarafından emilir ve köklerde yapısal bozulmalar oluşur. Bu olay fidan dönemindeki paulownia kurtulsa bile bitkinin ileriki dönemlerinde gelişimini kötü yönde etkiler. Bu nedenle toprak yapısına göre sulama periyodik olarak yapılmalıdır.Toprak nemi çok düşük veya çok yüksek olmamalıdır. Bitki susuz bırakılmamalı ancak her gün ve çok fazla su verilirse kökler boğulur ve bitki ölür. Toprak devamlı nemli bulundurulur. Genellikle kumsal topraklarda ve sıcak havalarda haftada bir sulama yapılması uygundur, anacak fidan döneminde kökleri yeterince derinliğe ulaşana kadar haftada iki defa sulanması tavsiye edilir. Tavsiye edilen sulama şekli salma sulama olup sulama fidanların etrafına yapılan çanaklara, biraz gelişmiş ağaçlarda ise karık usulu ile yapılır. Kökleri oldukça derine indiğinden ilk 2 yıldan sonra genellikle yeterli yagış alan bölgelerde sulamaya gerek kalmaz, ancak bitkiler devamlı gözlenir ve yapraklarda solma emaresi görüldüğü taktirde hemen sulama yapılır.

Paulownia çok hızlı büyüyen ve özellikle genç dönemde geniş yapraklara sahip bir bitki olduğundan yüksek azota ihtiyaç gösterir. Paulownia fideleri kimyevi gübrelerin hızlı etkilerine karşı çok hassastır. Dikimle birlikte verilen organik gübre ( yanmış çiftlik gübresi ) genelde ilk yıl gelişimi için gerekli bitki besin elementi ihtiyacını karşılamaktadır. Bu uygulama özellikle fide dikimlerinde fidelerin kimyevi gübrelerin olumsuz etkilerinden korumuş olmaktadır. Dikimden 1-2 yıl sonra ilkbahar aylarında genellikle azotlu gübrelerle gübreleme her yıl periyodik olarak yapılması tavsiye edilir. Kompoze gübrelerle gübrelemede genellikle bitkilerin gelişimine ve gösterdikleri semptomlara göre yapılması tavsiye edilmekle beraber en uygunu toprak tahlil sonucuna göre uygulama yapmak en uygun olanıdır.






Paulownia ülkemizde kışı çok sert geçen karasal iklimin hakim olduğu yerler hariç, hemen hemen her yerde, genellikle kavak yetişen yerlerde yetiştirilebilmektedir. Paulownia tomentosa -25 C, P.elongata -18 C, P.fortunei ve P.catalpafolia ise -10 C ye kadar olan uzun süreli kış soguklarına gövde dayanımı olup günlük ortalama sıcaklık +8 C olduğunda paulowniada gelişme başlar ve 24-29 C de en iyi gelişme görülür. Paulownia bol ışıklı, güneşli yerleri sever. Fidanlar uzun süre gölgede kalırlarsa ölebilirler. Yağışın düzenli olduğu yerlerde 500-2000 mm yağış alan alanlarda fidan dönemi dışında genellikle sulamaya gerek yoktur. Kuvvetli rüzgar alan yerlerde özellikle genç ağaçlar ve fidanlar zararlanabilirler. Böyle bölgelerde 2 yıl önceden hakim rüzgar yönündeki sıralar arası dar tutularak dikim yapılır ve yan dallar alınmayarak doğal olarak paulownialardan rüzgar perdesi oluşturulduktan sonra diğer sıralar dikilir veya kuvvetli rüzgarlı yerlerde ya rüzgar kıranlar tesis edilmeli daha sonra Paulownia dikilmeli veya tesisten vazgeçilmelidir.

Paulownia ağacı fazla toprak seçiciliği olmamakla beraber derin, gevşek yapılı, hafif killi, kumlu, geçirgen topraklardan hoşlanır. Bitki besin maddesince fakir olan topraklara dayanıklı olmakla birlikte, zengin topraklarda çok daha iyi gelişir. Toprakta taban suyu seviyesi en yüksek olduğu dönemde 1.5 m den yukarıda olmamalıdır. Bitkinin dinlenmede olduğu kış aylarında ve gelişme başlangıcındaki ilkbaharın ilk aylarında uzun süreli toprak üstündeki su göllenmesi köklerin boğulmasına neden olabilir. Toprak pH sı en uygun 6-8 arasında olmalıdır.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...