11. AYÇİÇEĞİNDE TOHUM BAĞLAMA
Ayçiçeği çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşitin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar (Resim 10). Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de ayçiçeği üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması tablalardaki döllenme yetersizliğinden ileri gelen boş dane oranını azaltır. Bal arılarının ayçiçeğinin döllenmesindeki payı %90’nın üzerindedir.
12. AYÇİÇEĞİNİN ÖNEMLİ HASTALIKLARI VE MÜCADELESİ
12.1. Ayçiçeği Mildiyösü
Ayçiçeğinin en önemli mantari hastalıklarından biridir. Etmeni Plasmopora helianthi Novat’tır. Bu hastalığa, erken devrede yakalanan ayçiçeği bitkileri normal gelişemez, bodur kalır. Hasta bitki yapraklarında sararma ve alt kısmında beyaz ve alt kısmında beyaz toz şeklinde sporlar görülür
Mildiyönün bulaşması, genellikle tohumdan, topraktaki bitki artıklarından olur. Bulaşık ve taban suyu yüksek tarlalarda, hastalık yüksek oranda görüldüğünde tekrar ikinciye ekim yapılması gerekebilir.
Mücadelesi, bu hastalığa dayanıklı çeşitlerin ekilmeli; hassas çeşitlerde ise tohumu ekmeden önce kesinlikle “metalaxyl” etken maddeli fungusitlerle tohum ilaçlaması yapılması ile olur. Kültürel olarak mücadelesi ise hastalıklı bitki artıklarını tarladan uzaklaştırmak ve ekim nöbeti yöntemi ile mümkündür.
12.2.Solgunluk
Bu hastalığa yol açan etmenlerden birincisi Sclerotinia sclerotiorum (lib)’ dır. Genel olarak kök boğazı çürüklüğü biçiminde görülür. Hastalık, bitki köklerini toprakta kömürümsü sclerotları ile, bitki sap ve tablalarını ise toprak yüzeyinde çimlenen askosporları ile enfekte eder.
Diğer bir solgunluk hastalığına da Verticillium dahlie Klebah neden olur. Çiçeklenme döneminde üst yapraklarda aniden solma, sararma ve damar içinde siyah lekelerin görülmesi ile belirlenir
Mücadelesi, her iki etmenin neden olduğu bu solgunluk hastalıkları ile mücadelede bu hastalıkların görülmediği bitkilerle ekim nöbeti, dayanıklı veya toleranslı çeşitlerin ekilmesi önerilir. Ayrıca hastalıklı bitkilerin tarladan kökleri ile birlikte uzaklaştırılması ve yakılması yararlıdır.
12. 3. Ayçiçeği Pası
Bu hastalığın etmeni, Puccinia helianthi schw.’ nidir. Genellikle geç ekim yapılan ayçiçeği tarlalarında çiçeklenme döneminden sonra görülmektedir. Pas püstülleri önce yaprağın alt yüzeyini sonra tüm yaprak yüzeyini kaplar.
Mücadelesi, pasa karşı dayanıklı çeşitler ekmek yanında ekim nöbeti ve erken ekim yapmak ile mümkündür.
12.4.Ayçiçeği Yaprak Lekeleri
Ayçiçeğinde bir çok yaprak lekesi hastalığı etmeni vardır. En yaygın olanları Septoria sp. ve Alternaria sp.’ dir. Septoria daha çok bitkinin erken devrelerinde görülürken, alternaria ise gelişme dönemini içerisinde her zaman koşullar uygun olduğunda görülebilir.
Mücadelesi, dayanıklı çeşitlerin ekimi ile yapılmaktadır.
12.5. Diğer Ayçiçeği Hastalıkları
Bu hastalıklar, başta kömürümsü çürüme, Macrophomina Phseoli (Maubl.), Phoma oleracea var., Helianhi-tuberosi sacc., Phomopsis sap Botrytis ve Rhizopus’ dur. Bazı kurak yıllarda bitki saplarında Macrophomina (kömürümsü çürüme), rutubet oranı yüksek yerlerde de Botrytis ve Rhizopus tabla çürüklükleri görülebilmektedir
Mücadelesi, dayanıklı çeşit ekimi yanında uygun ekim nöbeti ve hastalık içermeyen tohumluk ve tarla ile mümkündür.
13. AYÇİÇEĞİNİN ÖNEMLİ ZARARLILARI VE MÜCADELESİ
13.1.Makaslı Böcek (Lethrus brachiicollis Fairm)
Daha çok ayçiçeğinin çıkış, çimlenme döneminde zarar yapar. Fideleri toprak üstünden yiyerek keser (Resim 16).
Mücadelesi, tarladan yabancı otları uzaklaştırmak, derin sürüm ve uygun insektisit ile tohumların ve toprak yüzeyinin ilaçlanması ile mümkündür.
13.2. Çayır Tırtılı (Loxastege sticticalis (L)
Bitkinin yaprak ve tomurcuklarını yiyerek önemli zarar yaptığı yıllar olmaktadır (Resim 17).
Mücadelesi, ayçiçeği ekilecek tarlada Sonbaharda derin toprak işleme, yabancı otlar tarladan uzaklaştırma ve bu zararlı görüldüğünde uygun insektisitlerle ilaçlamak ile olur.
13.3. Bozkurt (Agrotis sp.)
Bitkilerin çıkış sonrası küçük fideciklerini toprak altından yiyip keserek önemli zararlar yapabilmektedir (Resim 18).
Mücadelesi, ekim öncesi ekilecek ayçiçeği tohumlarını ekimden önce uygun bir insektisitle ilaçlamak; ayçiçeği çıkış yaptıktan sonra görüldüğünde yüzey ilaçlaması yapmak ile mümkündür.
13.4.Diğer Ayçiçeği Zararlıları
Diğer ayçiçeği zararlıları özellikle gübreli yerlerde ve çeltik yerlerinde danaburnu (Gryllotolpa sp.), yeşil kurt (Heliothus spp.) ve çizgili yaprak kurdu (Spodoptera exigus Hlon)’dur.
Mücadelesi, tarla kontrolleri sonucu görüldüğünde uygun insektisitlerle dana burnunda zehirli kepek ile, genelde diğer zararlılarda ise tarla ve bitki yüzeyi ilaçlaması ile yapılır.
14. OROBANŞ (Verem Otu)
Orobanş (Orobance cumana), diğer adıyla verem otu, Ülkemizde bazı ayçiçeği ekiliş alanlarında sorun olan bir kök parazitidir. Besin maddesini ve suyunu tamamen ayçiçeği köklerine emeçlerini salarak karşılar. Ayçiçeğinde görülen bu parazitin beşten fazla ırkı tespit edilmiştir.
Orobanşa birçok yerde verem otu da denilmektedir. Orobanş parazitinin boyu 20-60 cm arasında, çiçek rengi genellikle mavi, mor veya beyaz olabilmektedir. Tohumları çok küçük kahverengi renkte ve kapsüller içerisinde bulunmaktadır. Bir orobanş sapında bulunan kapsüllerde milyonlarca tohum bulunmaktadır. Söz konusu bu parazit tohumlarının yapılan araştırma sonucunda toprakta canlılığını 10-15 yıl süreyle koruyabildiği belirlenmiştir.
Orobanş ile bulaşık tarlalarda bu parazite karşı hassas tohumluk ekilmişse, ayçiçeği bitkilerinin köklerinde orobanş ekimden 4-5 hafta sonra görülmeye başlar. Söz konusu bu parazit çiçeklenme öncesi yıldız tabla oluşum döneminden itibaren yoğun olarak toprak yüzüne çıkar. Çiçeklenme döneminde bir kökte yoğun olarak 50’nin üzerinde orobanş sapı görülebilir. Köklerinde yoğun olarak orobanş görülen bitkilerde boy kısalır, yapraklar ve tablalar çok küçük kalır. Dekardan alınan tane verimi ve yağ verimi de oldukça düşer. Özellikle kurak yıllarda orobanşın ayçiçeği bitkisine zararı çok daha etkilidir.
Mücadelesi Orobanş ile bulaşık tarlalarda ayçiçeği tarımı yapılacaksa söz konusu bu parazite karşı dayanıklı tohumluğun ekilmesi en kesin çözümdür. Gerek kamu sektörü ve gerekse özel sektörde tohumculuk yapan kuruluşlarda bu parazite karşı dayanıklı hibrid ayçiçeği çeşitleri geliştirmişlerdir. Bu parazit ile kimyasal mücadelede mümkündür. IMI grubu ayçiçeklerinde tohumla birlikte verilen yabancı ot ilacı tavsiye edilen zamanda ve dozda kullanılırsa etkili olarak kullanılabilmektedir. Kültürel mücadelede ise üst üste ayçiçeği ekiminden kaçınılarak buğday, arpa, mısır, pancar, çeltik, pamuk veya baklagiller gibi bitkilerle ekim nöbetine gidilmelidir.
Ayçiçeği çiçeklenme döneminde tozlanma (döllenme) için çeşitin kendine tozlanmasının az veya çok olmasına bağlı olarak yüksek oranda bal arılarına ihtiyaç duyar (Resim 10). Bu nedenle çiçeklenme dönemindeki süre de ayçiçeği üretim tarlaları yakınında arı kovanı bulunması tablalardaki döllenme yetersizliğinden ileri gelen boş dane oranını azaltır. Bal arılarının ayçiçeğinin döllenmesindeki payı %90’nın üzerindedir.
12. AYÇİÇEĞİNİN ÖNEMLİ HASTALIKLARI VE MÜCADELESİ
12.1. Ayçiçeği Mildiyösü
Ayçiçeğinin en önemli mantari hastalıklarından biridir. Etmeni Plasmopora helianthi Novat’tır. Bu hastalığa, erken devrede yakalanan ayçiçeği bitkileri normal gelişemez, bodur kalır. Hasta bitki yapraklarında sararma ve alt kısmında beyaz ve alt kısmında beyaz toz şeklinde sporlar görülür
Mildiyönün bulaşması, genellikle tohumdan, topraktaki bitki artıklarından olur. Bulaşık ve taban suyu yüksek tarlalarda, hastalık yüksek oranda görüldüğünde tekrar ikinciye ekim yapılması gerekebilir.
Mücadelesi, bu hastalığa dayanıklı çeşitlerin ekilmeli; hassas çeşitlerde ise tohumu ekmeden önce kesinlikle “metalaxyl” etken maddeli fungusitlerle tohum ilaçlaması yapılması ile olur. Kültürel olarak mücadelesi ise hastalıklı bitki artıklarını tarladan uzaklaştırmak ve ekim nöbeti yöntemi ile mümkündür.
12.2.Solgunluk
Bu hastalığa yol açan etmenlerden birincisi Sclerotinia sclerotiorum (lib)’ dır. Genel olarak kök boğazı çürüklüğü biçiminde görülür. Hastalık, bitki köklerini toprakta kömürümsü sclerotları ile, bitki sap ve tablalarını ise toprak yüzeyinde çimlenen askosporları ile enfekte eder.
Diğer bir solgunluk hastalığına da Verticillium dahlie Klebah neden olur. Çiçeklenme döneminde üst yapraklarda aniden solma, sararma ve damar içinde siyah lekelerin görülmesi ile belirlenir
Mücadelesi, her iki etmenin neden olduğu bu solgunluk hastalıkları ile mücadelede bu hastalıkların görülmediği bitkilerle ekim nöbeti, dayanıklı veya toleranslı çeşitlerin ekilmesi önerilir. Ayrıca hastalıklı bitkilerin tarladan kökleri ile birlikte uzaklaştırılması ve yakılması yararlıdır.
12. 3. Ayçiçeği Pası
Bu hastalığın etmeni, Puccinia helianthi schw.’ nidir. Genellikle geç ekim yapılan ayçiçeği tarlalarında çiçeklenme döneminden sonra görülmektedir. Pas püstülleri önce yaprağın alt yüzeyini sonra tüm yaprak yüzeyini kaplar.
Mücadelesi, pasa karşı dayanıklı çeşitler ekmek yanında ekim nöbeti ve erken ekim yapmak ile mümkündür.
12.4.Ayçiçeği Yaprak Lekeleri
Ayçiçeğinde bir çok yaprak lekesi hastalığı etmeni vardır. En yaygın olanları Septoria sp. ve Alternaria sp.’ dir. Septoria daha çok bitkinin erken devrelerinde görülürken, alternaria ise gelişme dönemini içerisinde her zaman koşullar uygun olduğunda görülebilir.
Mücadelesi, dayanıklı çeşitlerin ekimi ile yapılmaktadır.
12.5. Diğer Ayçiçeği Hastalıkları
Bu hastalıklar, başta kömürümsü çürüme, Macrophomina Phseoli (Maubl.), Phoma oleracea var., Helianhi-tuberosi sacc., Phomopsis sap Botrytis ve Rhizopus’ dur. Bazı kurak yıllarda bitki saplarında Macrophomina (kömürümsü çürüme), rutubet oranı yüksek yerlerde de Botrytis ve Rhizopus tabla çürüklükleri görülebilmektedir
Mücadelesi, dayanıklı çeşit ekimi yanında uygun ekim nöbeti ve hastalık içermeyen tohumluk ve tarla ile mümkündür.
13. AYÇİÇEĞİNİN ÖNEMLİ ZARARLILARI VE MÜCADELESİ
13.1.Makaslı Böcek (Lethrus brachiicollis Fairm)
Daha çok ayçiçeğinin çıkış, çimlenme döneminde zarar yapar. Fideleri toprak üstünden yiyerek keser (Resim 16).
Mücadelesi, tarladan yabancı otları uzaklaştırmak, derin sürüm ve uygun insektisit ile tohumların ve toprak yüzeyinin ilaçlanması ile mümkündür.
13.2. Çayır Tırtılı (Loxastege sticticalis (L)
Bitkinin yaprak ve tomurcuklarını yiyerek önemli zarar yaptığı yıllar olmaktadır (Resim 17).
Mücadelesi, ayçiçeği ekilecek tarlada Sonbaharda derin toprak işleme, yabancı otlar tarladan uzaklaştırma ve bu zararlı görüldüğünde uygun insektisitlerle ilaçlamak ile olur.
13.3. Bozkurt (Agrotis sp.)
Bitkilerin çıkış sonrası küçük fideciklerini toprak altından yiyip keserek önemli zararlar yapabilmektedir (Resim 18).
Mücadelesi, ekim öncesi ekilecek ayçiçeği tohumlarını ekimden önce uygun bir insektisitle ilaçlamak; ayçiçeği çıkış yaptıktan sonra görüldüğünde yüzey ilaçlaması yapmak ile mümkündür.
13.4.Diğer Ayçiçeği Zararlıları
Diğer ayçiçeği zararlıları özellikle gübreli yerlerde ve çeltik yerlerinde danaburnu (Gryllotolpa sp.), yeşil kurt (Heliothus spp.) ve çizgili yaprak kurdu (Spodoptera exigus Hlon)’dur.
Mücadelesi, tarla kontrolleri sonucu görüldüğünde uygun insektisitlerle dana burnunda zehirli kepek ile, genelde diğer zararlılarda ise tarla ve bitki yüzeyi ilaçlaması ile yapılır.
14. OROBANŞ (Verem Otu)
Orobanş (Orobance cumana), diğer adıyla verem otu, Ülkemizde bazı ayçiçeği ekiliş alanlarında sorun olan bir kök parazitidir. Besin maddesini ve suyunu tamamen ayçiçeği köklerine emeçlerini salarak karşılar. Ayçiçeğinde görülen bu parazitin beşten fazla ırkı tespit edilmiştir.
Orobanşa birçok yerde verem otu da denilmektedir. Orobanş parazitinin boyu 20-60 cm arasında, çiçek rengi genellikle mavi, mor veya beyaz olabilmektedir. Tohumları çok küçük kahverengi renkte ve kapsüller içerisinde bulunmaktadır. Bir orobanş sapında bulunan kapsüllerde milyonlarca tohum bulunmaktadır. Söz konusu bu parazit tohumlarının yapılan araştırma sonucunda toprakta canlılığını 10-15 yıl süreyle koruyabildiği belirlenmiştir.
Orobanş ile bulaşık tarlalarda bu parazite karşı hassas tohumluk ekilmişse, ayçiçeği bitkilerinin köklerinde orobanş ekimden 4-5 hafta sonra görülmeye başlar. Söz konusu bu parazit çiçeklenme öncesi yıldız tabla oluşum döneminden itibaren yoğun olarak toprak yüzüne çıkar. Çiçeklenme döneminde bir kökte yoğun olarak 50’nin üzerinde orobanş sapı görülebilir. Köklerinde yoğun olarak orobanş görülen bitkilerde boy kısalır, yapraklar ve tablalar çok küçük kalır. Dekardan alınan tane verimi ve yağ verimi de oldukça düşer. Özellikle kurak yıllarda orobanşın ayçiçeği bitkisine zararı çok daha etkilidir.
Mücadelesi Orobanş ile bulaşık tarlalarda ayçiçeği tarımı yapılacaksa söz konusu bu parazite karşı dayanıklı tohumluğun ekilmesi en kesin çözümdür. Gerek kamu sektörü ve gerekse özel sektörde tohumculuk yapan kuruluşlarda bu parazite karşı dayanıklı hibrid ayçiçeği çeşitleri geliştirmişlerdir. Bu parazit ile kimyasal mücadelede mümkündür. IMI grubu ayçiçeklerinde tohumla birlikte verilen yabancı ot ilacı tavsiye edilen zamanda ve dozda kullanılırsa etkili olarak kullanılabilmektedir. Kültürel mücadelede ise üst üste ayçiçeği ekiminden kaçınılarak buğday, arpa, mısır, pancar, çeltik, pamuk veya baklagiller gibi bitkilerle ekim nöbetine gidilmelidir.
15. TOHUMLUK ÜRETİMİ
Ayçiçeği yetiştiriciliğinde büyük oranda hibrit tohumluklar kullanılmaktadır. Hibrit tohumlukların üretimi kamu ve özel sektör Tarımsal Araştırma kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir. Hibrit tohumlukların elde edilmesinde verim, kalite ve hastalıklara dayanıklılık açısından uygun ana ve baba hatlar kullanılmaktadır. Ana ebeveyni A (sitoplazmik erkek kısır) ve B (A hattının idame ettiricisi) hatları oluşturmaktadır. Baba ebeveyni ise R (restorer) hattı oluşturmaktadır ve genellikle döllenmede uzun süre ve bol çiçek vermesi için dallı olanlardan seçilmektedir.
Hibrit ayçiçeği ana hattı tohumluğunun üretiminde, 6 veya 8 sıra A sitoplazmik kısır hattı, 2 sıra da B idame ettirici hat ekilir. Diğer ayçiçeği ekilişlerinden en az 2 km uzaklık izolasyon mesafesine uyulur. Baba R restorer hattı da diğer ayçiçeği ekilişlerinden yine izolasyon mesafesi koşullarına uyarak tek başına ekilmek koşuluyla çoğaltılmaktadır.
Hibrit ayçiçeği tohumluğu üretimi ekilişlerinde 6 veya 8 sıra A sitoplazmik hattı ve 2 sıra R restorer baba hattı ekilir. Hibrit tohumluk üretimi yabancı tozlaşmayı engellemek için diğer ayçiçeği ekilişlerinden 2 km uzaklıkta (izolasyon mesafesi) ekilmelidir. Ayçiçeği ebeveyn hatların çoğaltılmasında çiçeklenme süresince döllenmenin iyi olması için oran itibariyle 10 dekara 2 bal arısı kovanı bulundurulmalıdır.
Farklı ebeveyn bitkilerin melezlemesi ile elde edilen tohumluklarda yüksek hibritlik oranı ve melez azmalığı tercih edilmektedir. Hibrit çeşitlerin tohumlukları ekildiğinde tarlada bitkilerde çıkış, büyüme, çiçeklenme ve hasat olumuna gelme gibi gelişmeler aynı zamanda olmaktadır. Mütecanis gelişme hibrit çeşitlerde sulama, ilaçlama ve hasat zamanı gibi konularda büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
16. HASAT VE DEPOLAMA
Ayçiçeği, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkencilik durumuna bağlı olarak çiçeklenmeden 45 ile 60 gün sonra hasat olumuna gelir. Ayçiçeği hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve tablaları tamamen kuruyup kahverengine dönüşür. Hasat öncesi ayçiçeği tablalarındaki danelerinin rutubeti % 9.5’i geçmemelidir. Rutubet yüksek olduğunda hasat edilen ürünün kurutulması gerekir. Ayrıca hasadın fazla geciktirilmesi kuş zararını ve tane dökülmesini artırarak kayıplara neden olabilir.
Ayçiçeği hasadında biçerdöver kayıplarını azaltmak için, uygun silindir hızı, batör-kontrobatör açıklığı, vantilatör, elek ayarları yapılmalıdır. Hasatta biçer döverin ön tablası ayarlı olmalı ve uygun yükseklikten zamanında hasat yapılmalıdır.
Fazla yüksekten hasat yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek ayçiçeği tablası ve buna bağlı dane verim kaybına neden olabilir. Emniyetli bir depolama için ayçiçeği danelerinin rutubeti % 9.5’i geçmemelidir.
17. SONUÇ
Ayçiçeği her ne kadar kurağa toleranslı bir bitki ise de şiddetli kuraklık önemli ürün kayıplarına neden olur. Ayçiçeği üreticileri, sulama imkanına sahip iseler ayçiçeği ekili tarlalarını özellikle kurak geçen yıllarda suladıkları takdirde dekardan aldıkları verimde kurak şartlara göre %100 artış sağlayabilirler. Sonuç olarak, ayçiçeği tarımında çiftçilerimizin birim alandan daha yüksek verim elde etmeleri ve kazançlarını artırmaları buraya kadar belirtilen yetiştirme tekniği esaslarını tam olarak uygulamalarına bağlıdır. Ayçiçeği tarımı konusunda daha geniş teknik bilgi almak isteyenler en yakın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitüleri ile Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurdukları takdirde kendilerine yardımcı olunacaktır.
ÜRÜNÜNÜZ BOL VE KAZANCINIZ BEREKETLİ OLSUN.
Ayçiçeği yetiştiriciliğinde büyük oranda hibrit tohumluklar kullanılmaktadır. Hibrit tohumlukların üretimi kamu ve özel sektör Tarımsal Araştırma kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir. Hibrit tohumlukların elde edilmesinde verim, kalite ve hastalıklara dayanıklılık açısından uygun ana ve baba hatlar kullanılmaktadır. Ana ebeveyni A (sitoplazmik erkek kısır) ve B (A hattının idame ettiricisi) hatları oluşturmaktadır. Baba ebeveyni ise R (restorer) hattı oluşturmaktadır ve genellikle döllenmede uzun süre ve bol çiçek vermesi için dallı olanlardan seçilmektedir.
Hibrit ayçiçeği ana hattı tohumluğunun üretiminde, 6 veya 8 sıra A sitoplazmik kısır hattı, 2 sıra da B idame ettirici hat ekilir. Diğer ayçiçeği ekilişlerinden en az 2 km uzaklık izolasyon mesafesine uyulur. Baba R restorer hattı da diğer ayçiçeği ekilişlerinden yine izolasyon mesafesi koşullarına uyarak tek başına ekilmek koşuluyla çoğaltılmaktadır.
Hibrit ayçiçeği tohumluğu üretimi ekilişlerinde 6 veya 8 sıra A sitoplazmik hattı ve 2 sıra R restorer baba hattı ekilir. Hibrit tohumluk üretimi yabancı tozlaşmayı engellemek için diğer ayçiçeği ekilişlerinden 2 km uzaklıkta (izolasyon mesafesi) ekilmelidir. Ayçiçeği ebeveyn hatların çoğaltılmasında çiçeklenme süresince döllenmenin iyi olması için oran itibariyle 10 dekara 2 bal arısı kovanı bulundurulmalıdır.
Farklı ebeveyn bitkilerin melezlemesi ile elde edilen tohumluklarda yüksek hibritlik oranı ve melez azmalığı tercih edilmektedir. Hibrit çeşitlerin tohumlukları ekildiğinde tarlada bitkilerde çıkış, büyüme, çiçeklenme ve hasat olumuna gelme gibi gelişmeler aynı zamanda olmaktadır. Mütecanis gelişme hibrit çeşitlerde sulama, ilaçlama ve hasat zamanı gibi konularda büyük kolaylıklar sağlamaktadır.
16. HASAT VE DEPOLAMA
Ayçiçeği, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkencilik durumuna bağlı olarak çiçeklenmeden 45 ile 60 gün sonra hasat olumuna gelir. Ayçiçeği hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve tablaları tamamen kuruyup kahverengine dönüşür. Hasat öncesi ayçiçeği tablalarındaki danelerinin rutubeti % 9.5’i geçmemelidir. Rutubet yüksek olduğunda hasat edilen ürünün kurutulması gerekir. Ayrıca hasadın fazla geciktirilmesi kuş zararını ve tane dökülmesini artırarak kayıplara neden olabilir.
Ayçiçeği hasadında biçerdöver kayıplarını azaltmak için, uygun silindir hızı, batör-kontrobatör açıklığı, vantilatör, elek ayarları yapılmalıdır. Hasatta biçer döverin ön tablası ayarlı olmalı ve uygun yükseklikten zamanında hasat yapılmalıdır.
Fazla yüksekten hasat yarı yatık bitkilerin biçerdöverin ön tablasına alınmasını önleyerek ayçiçeği tablası ve buna bağlı dane verim kaybına neden olabilir. Emniyetli bir depolama için ayçiçeği danelerinin rutubeti % 9.5’i geçmemelidir.
17. SONUÇ
Ayçiçeği her ne kadar kurağa toleranslı bir bitki ise de şiddetli kuraklık önemli ürün kayıplarına neden olur. Ayçiçeği üreticileri, sulama imkanına sahip iseler ayçiçeği ekili tarlalarını özellikle kurak geçen yıllarda suladıkları takdirde dekardan aldıkları verimde kurak şartlara göre %100 artış sağlayabilirler. Sonuç olarak, ayçiçeği tarımında çiftçilerimizin birim alandan daha yüksek verim elde etmeleri ve kazançlarını artırmaları buraya kadar belirtilen yetiştirme tekniği esaslarını tam olarak uygulamalarına bağlıdır. Ayçiçeği tarımı konusunda daha geniş teknik bilgi almak isteyenler en yakın Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı Araştırma Enstitüleri ile Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerine başvurdukları takdirde kendilerine yardımcı olunacaktır.
ÜRÜNÜNÜZ BOL VE KAZANCINIZ BEREKETLİ OLSUN.
18.BESİN DEĞERLERİ
100 gr. kabuklu ayçiçeğinin içerdiği besin değerleri şunlardır: 528 kalori; 46,5 gr. yağ (linoleik asit ve doymamış yağlar); 21,4 gr. lif: l ,4 mgr. B1 vitamini ve 39,2 mgr. E vitamini.
19.SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda görüleceği gibi, yüksek kalorisiyle çok önemli bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra ayçiçeği, doğal besinler arasında en fazla E vitamini içerenidir. Böylece;
E vitamini ve linoleik asit yönünden zengin olan ayçiçeği, kalbe yararlıdır: Son zamanlarda yapılan araştırmalar, vücuttaki E vitamini düzeyinin düşük oluşunun, kalp krizi geçirme rizikosunu artırdığını ortaya koymaktadır. E vitaminini düşük alan kişiler, angına pectoris denilen kalbin koroner damarları yetmezliğinden oluşan kalp krizi geçirme rizikosunu üç kat fazla yaşarlar. Ayrıca linoleik asit, kötü kolesterol düzeyini düşürür. Damarlarda oluşacak kan pıhtılarının damarları tıkamasını da önler.
Ayçiçeğinde bulunan E vitamini gibi antioksidan maddelerin fazlalığı, vücudun kansere karşı direncini artırmaktadır: Bu etki, kişinin katarakt olma rizikosunu da düşürür.
Ayrıca ayçiçeği tohumunun, idrarı artırıcı ve göğsü yumuşatıcı etkileri de vardır. Ayçiçeği tohumları, ezilip yara lapası yapılarak çıbanları olgunlaştırmada da kullanılabilir.
İşte bu etkileri sağlamak üzere ayçiçeği sıvı yağlarının yiyeceklerimizde kullanılması ve çekirdeklerinin (tohumlarının) çerez olarak günde 40-60 gramının tüketilmesinin yararı anlaşılmaktadır.
Dikkat: Aşırı ısıtmadan ya da kötü depolamadan ötürü ekşimiş, kokmuş ya da küflenmiş ayçiçeklerini ya da bozulmuş yağını tüketmek, vücutta istenmeyen zararlı maddelerin oluşmasına yol açabilir.
100 gr. kabuklu ayçiçeğinin içerdiği besin değerleri şunlardır: 528 kalori; 46,5 gr. yağ (linoleik asit ve doymamış yağlar); 21,4 gr. lif: l ,4 mgr. B1 vitamini ve 39,2 mgr. E vitamini.
19.SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
Yukarıda görüleceği gibi, yüksek kalorisiyle çok önemli bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra ayçiçeği, doğal besinler arasında en fazla E vitamini içerenidir. Böylece;
E vitamini ve linoleik asit yönünden zengin olan ayçiçeği, kalbe yararlıdır: Son zamanlarda yapılan araştırmalar, vücuttaki E vitamini düzeyinin düşük oluşunun, kalp krizi geçirme rizikosunu artırdığını ortaya koymaktadır. E vitaminini düşük alan kişiler, angına pectoris denilen kalbin koroner damarları yetmezliğinden oluşan kalp krizi geçirme rizikosunu üç kat fazla yaşarlar. Ayrıca linoleik asit, kötü kolesterol düzeyini düşürür. Damarlarda oluşacak kan pıhtılarının damarları tıkamasını da önler.
Ayçiçeğinde bulunan E vitamini gibi antioksidan maddelerin fazlalığı, vücudun kansere karşı direncini artırmaktadır: Bu etki, kişinin katarakt olma rizikosunu da düşürür.
Ayrıca ayçiçeği tohumunun, idrarı artırıcı ve göğsü yumuşatıcı etkileri de vardır. Ayçiçeği tohumları, ezilip yara lapası yapılarak çıbanları olgunlaştırmada da kullanılabilir.
İşte bu etkileri sağlamak üzere ayçiçeği sıvı yağlarının yiyeceklerimizde kullanılması ve çekirdeklerinin (tohumlarının) çerez olarak günde 40-60 gramının tüketilmesinin yararı anlaşılmaktadır.
Dikkat: Aşırı ısıtmadan ya da kötü depolamadan ötürü ekşimiş, kokmuş ya da küflenmiş ayçiçeklerini ya da bozulmuş yağını tüketmek, vücutta istenmeyen zararlı maddelerin oluşmasına yol açabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder