Bahçe, Peyzaj Nedir?
BAHÇE NEDİR?
Çeşitli ağaç, ağaççık, yıllık, çok yıllık bitkilerin toplu olarak bulunduğu alanlara PARK, daha uygun bir deyişle BOTANiK PARKI diyoruz. Botanik parkının ormandan farkı var mıdır? Vardır elbette. Ormanın ürünlerinden (kereste, yakacak, meyve, yan ürünler, v.s.) yararlanırız. Oysa Botanik Parkı, sadece dinlenme, göz zevki gibi ideal yararlara ve amaçlara dönük ve ormana göre daha küçük bir alan kaplayan bir bitki topluluğudur. Bu alan belli bir mimari stiline göre düzenlenebileceği gibi, kendi zevkimize ve yörenin özelliklerine göre gelişi güzel de düzenlenebilir.
Bir botanik parkında, yerli (endemik), yabancı (egzotik) ağaçlar, ağaççıklar, çalılar, çiçekler, sarnıcı, örtücü bitkiler, çimler çimenler, havuzlar, göletler, yollar, alleler, pergolalar, korbeyler, platbantlar, kameriyeler, oturma, dinlenme mahalleri v.b. bulunur. Parklar kamunun yararlandığı, moral ve sağlık kaynağı ortak mahallerdir.
Eskiler bağ-bahçe deyimini çok kullanırlardı. Günümüzde de bu deyimleri tekrarlar dururuz. Bağ; bildiğimiz üzüm kütüklerinin bulunduğu bir tarım alanını ifade eder. Dilimize Farsça'dan gelmiş olup tarla, ekili yer, yemiş veren ağaçların yetiştirildiği arazi parçası anlamına gelir. Sonra sonra özellikle üzüm bağı dar anlamına itelenmiştir. BAĞÇE ise küçük bağ anlamındadır. Zamanla galatlaşarak BAHÇE olmuştur. Etimolojik anlamı "küçük bağ" ise de zamanımızda bir evin, bir okulun, bir kışlanın, bir sitenin, bir caminin, bir kilisenin v.b. binadan arta kalan kısmı olarak düşünülür. Bu kısım ağaçlıklı olabileceği gibi, çiçeklik, sebzelik, meyvelik, hatta boş olabilir.
İnsanlar 5-6 bin yıl öncesinden başlamak üzere bu bahçeleri düzenli hale getirme çabasını sürdürmüşlerdir. M.Ö. 4000 Mısır, sonra İranlılar. Yunanlılar, Romalılar, Abbasiler ... kendilerine özgü bir mimari anlayışla Bahçe Düzenlemeleri yapmışlardır. Rönesansla birlikte bahçe düzenlemeleri de atılım yapmış, Fransız, Alman, ingiliz stilleri ortaya çıkmış; diğer yandan kendine özgü figürlerle Uzak Doğu (Çin, Japon, Kore) stilleri gelişmiş (Bu stillerde doğa örnek alınır.)
Bu suretle bahçe düzenleme işi zamanla bir sanat, bir güzel sanat haline gelmiştir. Bahçe düzenlemesini planlayanlara BAHÇE MiMARi denilmiş. Zamanla bu elemanları yetiştiren okullar, fakülteler, akademiler açılmıştır.
PEYZAJ nedir?
Peyzaj bahçe düzenlemesinden farklı bir kavram mıdır? Yukarıda bahçe düzenleme işlemlerinin bir sanat dalı haline gelip disipline edildiğinde değinmiştik. Bahçe düzenlemesi bilimsel ve sanatsal olarak ele alınınca diğer branşlarda olduğu gibi genişlemeye, gelişmeye başlamıştır.
Mekan düzenlemesinin:
a- iç mekan düzenlemesi (Mimari)
b- Dış mekan düzenlemesi (Çevre)
şeklinde iki grupta ele alındığını biliyoruz.
Mimar bir binanın iç tasarımını yapar, projelendirir. Bir de binanın dışında kalan, bahçeler, yollar, duvarlar, havuzlar, setler, tesisler vb. vardır. Bunlar dış mekanlardır. Tasarımı için yapı bilgisi, estetik, statik, hidroloji, çizim tekniği, dendroloji gibi bir takım disipline edilmiş bilgilerin tasarımcıda toplanmış olması gerekir. işte bu ve benzeri bilgilerle donatılmış elemanların yaptığı dış mekan projelerine PEYZAJ diyoruz. (Aslında peyzaj sözcüğü manzara ya da daha doğrusu kır manzarası, kır resmi anlamında, Fransızca'dan alınan resim ve fotoğraf sanatına ait bir terimdir.) Uygulama alanı zamanla genişleyerek, bir bahçeden çok büyük, birçok bahçeleri, yerleşim alanlarını, korulukları, kırsal alanları içine alacak kadar büyük doğa parçalarının düzenlenmesinden, kent planlama branşına kadar dayanmıştır.
Özetlersek, dış mekan düzenlemesi geniş ve kapsamlı anlamda peyzaj bölümünü oluşturur. Peyzaj işini meslek edinenlere "peyzajist", "peyzajcı; Peyzaj işinin tasarımını, projelendirmesini yapan akademisyen elemanlara da "peyzaj mimarı" denilmektedir.
Bir peyzaj mimarının böyle bir proje yapabilmesi için, mimari bilgisinin dışında yukarıda da değindiğimiz gibi toprak, ekoloji, botanik, sistematik, tanı, sulama, hidroloji, dendroloji (Ağaç Bilgisi) gibi bilgilerle de donatılmış olması gereklidir. Bu bakımdan herhangi bir mimar peyzajcı olamayacağı gibi, her hangi bir orman mühendisi, ziraat mühendisi ya da botanikçi de peyzajcı olamaz Bunu özellikle vurgulamamızın nedeni, bugün pek çok kişinin peyzaj mimarı olarak ortaya çıkmasından duyulan rahatsızlıktır.
Üniversitelerimizde artık ülke ihtiyaçlarına yetecek kadar Peyzaj Mimarı yetiştirilmektedir, ister bahçe düzenleme olsun, ister çevre düzenleme olsun bunları mutlaka uzmanına yaptırmalıyız. Düşünün ki bugün yapılan ve uygulamaya başlanan projede 5-10-20 sene sonrasının durumları dikkate alınmaktadır. Konudan habersiz bazı ihtiyaç sahipleri, bahçesinin yıllar sonra kavuşacağı şekli, kompozisyonu hemen istemektedir. Bu mümkün değildir. Projede yer alan bir çam ağacı ancak 10-15 yıl sonra projede gösterilen bir mekanı kaplayabilecektir. Oysa bugün 4-5 yaşında ve boyu 1 m.den küçüktür. Onun yanında yer alan bir başka ağaç da belki 5 yıl sonra istenilen düzeye erişecektir.
Peyzaj Mimarı bunların ileriki yıllarda ne kadar boylanacağını, tepe tacı ile ne kadar mekan kaplayacağını, ne form alacağını; bu ağaç ve ağaççıkların, çalıların vs. birbiri ile nasıl uyum sağlayacağını bugünden görür ve projelendirir. Peyzaj Mimarlarına güvenmek ve beklemek zorundayız. Aksi halde bugünden zorlama ile ortaya çıkarılmaya çalışılan tablo şimdilik bizi tatmin etse de yarınlarda çok pişman olacağımız uyumsuz bir gelişme göstereceğinden hiç şüphemiz olmamalıdır.
Peki, bütün bu işleri, işlemleri ehline yapılamasının zorunluluğu karşısında biz kendi olanaklarımızla hiçbir şey yapamayacak mıyız? Örneğin kendi okulumuzun bahçesinin küçük bir bölümüne ağaçlar dikip, çiçekler ekemeyecek miyiz? Ya da evimizin örneğin 300-500 metrekarelik bir bahçe kısmında kendimiz hiçbir düzenleme yapamayacak mıyız?
Bu yazıların amacı zaten budur. Böyle küçük bir mekanda kendi kendimize neler yapabiliriz, nasıl yapabiliriz? Bunlara yanıt bulmaya çalışacağız Daha büyük mekanlarda da (Doktor gelinceye kadar ilk müdahale gibi) biz de bir takım işlemleri belki yapabiliriz. Ama çok dikkatli olmak zorunda olduğumuzu da unutmayarak. Zira bu yaptıklarımız bir süre sonra yanlış uygulandığı için ortadan kalkabilir.
Örneğin çirkin görünümlü bir alanı örtmek için ne yapacağımızı düşünürken, hiç aklımızda olmadığı ya da beklemediğimiz halde bir yerlerden dikilmek üzere fidanlar veya ağaççıklar geldi ve bunların hemen dikilme zorunluluğu doğdu, işte bu halde bekletmeden ve anlatmaya çalışacağımız bilgiler ve tekniklerle hemen uygun yerlere dikime geçebiliriz. Proje müellifi, sonra ya bunları dikkate alarak projesini düzenler (Röleve yaparak) ya da çok yanılma varsa yerlerini değiştirir.
http://www.agaclar.net/
Çeşitli ağaç, ağaççık, yıllık, çok yıllık bitkilerin toplu olarak bulunduğu alanlara PARK, daha uygun bir deyişle BOTANiK PARKI diyoruz. Botanik parkının ormandan farkı var mıdır? Vardır elbette. Ormanın ürünlerinden (kereste, yakacak, meyve, yan ürünler, v.s.) yararlanırız. Oysa Botanik Parkı, sadece dinlenme, göz zevki gibi ideal yararlara ve amaçlara dönük ve ormana göre daha küçük bir alan kaplayan bir bitki topluluğudur. Bu alan belli bir mimari stiline göre düzenlenebileceği gibi, kendi zevkimize ve yörenin özelliklerine göre gelişi güzel de düzenlenebilir.
Bir botanik parkında, yerli (endemik), yabancı (egzotik) ağaçlar, ağaççıklar, çalılar, çiçekler, sarnıcı, örtücü bitkiler, çimler çimenler, havuzlar, göletler, yollar, alleler, pergolalar, korbeyler, platbantlar, kameriyeler, oturma, dinlenme mahalleri v.b. bulunur. Parklar kamunun yararlandığı, moral ve sağlık kaynağı ortak mahallerdir.
Eskiler bağ-bahçe deyimini çok kullanırlardı. Günümüzde de bu deyimleri tekrarlar dururuz. Bağ; bildiğimiz üzüm kütüklerinin bulunduğu bir tarım alanını ifade eder. Dilimize Farsça'dan gelmiş olup tarla, ekili yer, yemiş veren ağaçların yetiştirildiği arazi parçası anlamına gelir. Sonra sonra özellikle üzüm bağı dar anlamına itelenmiştir. BAĞÇE ise küçük bağ anlamındadır. Zamanla galatlaşarak BAHÇE olmuştur. Etimolojik anlamı "küçük bağ" ise de zamanımızda bir evin, bir okulun, bir kışlanın, bir sitenin, bir caminin, bir kilisenin v.b. binadan arta kalan kısmı olarak düşünülür. Bu kısım ağaçlıklı olabileceği gibi, çiçeklik, sebzelik, meyvelik, hatta boş olabilir.
İnsanlar 5-6 bin yıl öncesinden başlamak üzere bu bahçeleri düzenli hale getirme çabasını sürdürmüşlerdir. M.Ö. 4000 Mısır, sonra İranlılar. Yunanlılar, Romalılar, Abbasiler ... kendilerine özgü bir mimari anlayışla Bahçe Düzenlemeleri yapmışlardır. Rönesansla birlikte bahçe düzenlemeleri de atılım yapmış, Fransız, Alman, ingiliz stilleri ortaya çıkmış; diğer yandan kendine özgü figürlerle Uzak Doğu (Çin, Japon, Kore) stilleri gelişmiş (Bu stillerde doğa örnek alınır.)
Bu suretle bahçe düzenleme işi zamanla bir sanat, bir güzel sanat haline gelmiştir. Bahçe düzenlemesini planlayanlara BAHÇE MiMARi denilmiş. Zamanla bu elemanları yetiştiren okullar, fakülteler, akademiler açılmıştır.
PEYZAJ nedir?
Peyzaj bahçe düzenlemesinden farklı bir kavram mıdır? Yukarıda bahçe düzenleme işlemlerinin bir sanat dalı haline gelip disipline edildiğinde değinmiştik. Bahçe düzenlemesi bilimsel ve sanatsal olarak ele alınınca diğer branşlarda olduğu gibi genişlemeye, gelişmeye başlamıştır.
Mekan düzenlemesinin:
a- iç mekan düzenlemesi (Mimari)
b- Dış mekan düzenlemesi (Çevre)
şeklinde iki grupta ele alındığını biliyoruz.
Mimar bir binanın iç tasarımını yapar, projelendirir. Bir de binanın dışında kalan, bahçeler, yollar, duvarlar, havuzlar, setler, tesisler vb. vardır. Bunlar dış mekanlardır. Tasarımı için yapı bilgisi, estetik, statik, hidroloji, çizim tekniği, dendroloji gibi bir takım disipline edilmiş bilgilerin tasarımcıda toplanmış olması gerekir. işte bu ve benzeri bilgilerle donatılmış elemanların yaptığı dış mekan projelerine PEYZAJ diyoruz. (Aslında peyzaj sözcüğü manzara ya da daha doğrusu kır manzarası, kır resmi anlamında, Fransızca'dan alınan resim ve fotoğraf sanatına ait bir terimdir.) Uygulama alanı zamanla genişleyerek, bir bahçeden çok büyük, birçok bahçeleri, yerleşim alanlarını, korulukları, kırsal alanları içine alacak kadar büyük doğa parçalarının düzenlenmesinden, kent planlama branşına kadar dayanmıştır.
Özetlersek, dış mekan düzenlemesi geniş ve kapsamlı anlamda peyzaj bölümünü oluşturur. Peyzaj işini meslek edinenlere "peyzajist", "peyzajcı; Peyzaj işinin tasarımını, projelendirmesini yapan akademisyen elemanlara da "peyzaj mimarı" denilmektedir.
Bir peyzaj mimarının böyle bir proje yapabilmesi için, mimari bilgisinin dışında yukarıda da değindiğimiz gibi toprak, ekoloji, botanik, sistematik, tanı, sulama, hidroloji, dendroloji (Ağaç Bilgisi) gibi bilgilerle de donatılmış olması gereklidir. Bu bakımdan herhangi bir mimar peyzajcı olamayacağı gibi, her hangi bir orman mühendisi, ziraat mühendisi ya da botanikçi de peyzajcı olamaz Bunu özellikle vurgulamamızın nedeni, bugün pek çok kişinin peyzaj mimarı olarak ortaya çıkmasından duyulan rahatsızlıktır.
Üniversitelerimizde artık ülke ihtiyaçlarına yetecek kadar Peyzaj Mimarı yetiştirilmektedir, ister bahçe düzenleme olsun, ister çevre düzenleme olsun bunları mutlaka uzmanına yaptırmalıyız. Düşünün ki bugün yapılan ve uygulamaya başlanan projede 5-10-20 sene sonrasının durumları dikkate alınmaktadır. Konudan habersiz bazı ihtiyaç sahipleri, bahçesinin yıllar sonra kavuşacağı şekli, kompozisyonu hemen istemektedir. Bu mümkün değildir. Projede yer alan bir çam ağacı ancak 10-15 yıl sonra projede gösterilen bir mekanı kaplayabilecektir. Oysa bugün 4-5 yaşında ve boyu 1 m.den küçüktür. Onun yanında yer alan bir başka ağaç da belki 5 yıl sonra istenilen düzeye erişecektir.
Peyzaj Mimarı bunların ileriki yıllarda ne kadar boylanacağını, tepe tacı ile ne kadar mekan kaplayacağını, ne form alacağını; bu ağaç ve ağaççıkların, çalıların vs. birbiri ile nasıl uyum sağlayacağını bugünden görür ve projelendirir. Peyzaj Mimarlarına güvenmek ve beklemek zorundayız. Aksi halde bugünden zorlama ile ortaya çıkarılmaya çalışılan tablo şimdilik bizi tatmin etse de yarınlarda çok pişman olacağımız uyumsuz bir gelişme göstereceğinden hiç şüphemiz olmamalıdır.
Peki, bütün bu işleri, işlemleri ehline yapılamasının zorunluluğu karşısında biz kendi olanaklarımızla hiçbir şey yapamayacak mıyız? Örneğin kendi okulumuzun bahçesinin küçük bir bölümüne ağaçlar dikip, çiçekler ekemeyecek miyiz? Ya da evimizin örneğin 300-500 metrekarelik bir bahçe kısmında kendimiz hiçbir düzenleme yapamayacak mıyız?
Bu yazıların amacı zaten budur. Böyle küçük bir mekanda kendi kendimize neler yapabiliriz, nasıl yapabiliriz? Bunlara yanıt bulmaya çalışacağız Daha büyük mekanlarda da (Doktor gelinceye kadar ilk müdahale gibi) biz de bir takım işlemleri belki yapabiliriz. Ama çok dikkatli olmak zorunda olduğumuzu da unutmayarak. Zira bu yaptıklarımız bir süre sonra yanlış uygulandığı için ortadan kalkabilir.
Örneğin çirkin görünümlü bir alanı örtmek için ne yapacağımızı düşünürken, hiç aklımızda olmadığı ya da beklemediğimiz halde bir yerlerden dikilmek üzere fidanlar veya ağaççıklar geldi ve bunların hemen dikilme zorunluluğu doğdu, işte bu halde bekletmeden ve anlatmaya çalışacağımız bilgiler ve tekniklerle hemen uygun yerlere dikime geçebiliriz. Proje müellifi, sonra ya bunları dikkate alarak projesini düzenler (Röleve yaparak) ya da çok yanılma varsa yerlerini değiştirir.
http://www.agaclar.net/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder