frenler bulunmasına rağmen bu kadar hızla yükselen asansör korkutucu olsa gerek.
10 Şubat 2014 Pazartesi
Dünyanın En Hızlı Asansörü
Dünyanın En Hızlı Asansörü
Taipei 101, dünyadaki en hızlı asansörlere sahip...
Bu asansör, yolcuları 5. kattan 89. kata 60 km/h hızla çıkarıyor ve bu yolculuk sadece 37 saniye sürüyor. Bu asansörlerde ileri teknoloji acil
frenler bulunmasına rağmen bu kadar hızla yükselen asansör korkutucu olsa gerek.
frenler bulunmasına rağmen bu kadar hızla yükselen asansör korkutucu olsa gerek.
9 Şubat 2014 Pazar
Dünyanın en garip müzeleri
Dünyadaki Farklı ve garip müzelerin enlerini derledik..
Ekmek Müzesi/ Almanya
Müzede sergilenen 18.000 adet ekmekle ilgili sanat eseri ve tasvir görenleri hayrete düşürüyor. Ekmek müzesinde taş devrinden kalma temsili fırınlardan 6000 yıllık tarihe sahip ekmeğin tasvir edildiği resimler bulunuyor.
Parazit Müzesi / Tokyo
En son ne zaman etrafında dolanan parazitleri düşündünüz. Tokyo’da bulunan Parazit Müzesi’nde 300’den fazla parazit örneği yer alıyor. Sergilenenler arasında suşi yerken kaptığı düşünülen bir kadının bağırsağından çıkarılan 9 metre uzunluğundaki solucan da bulunuyor. 4 bilim adamı tarafından kurulan müzede fotoğraflar da görülebiliyor.
Kaynak ve daha fazlası için: http://tatil.milliyet.com.tr/
Musluk suyundan, saça, işkence aletlerinden köpek tasmalarına kadar pek çok garip konseptte düzenlenmiş olan bu müzeler insanın merakını körüklüyor.
Musluk Suyu Müzesi/ Çin
Evet, yanlış duymadınız. Pekin’in merkezinde bulunan bu müze eskiden boruların geçtiği bir yer imiş. Müzede 130’dan fazla “gerçek” model, su kuponu ve musluğu sergileniyor. Ancak buranın sakinleri tarafından çeşmelerden akan suların içilmesi pek önerilmiyor.
Evet, yanlış duymadınız. Pekin’in merkezinde bulunan bu müze eskiden boruların geçtiği bir yer imiş. Müzede 130’dan fazla “gerçek” model, su kuponu ve musluğu sergileniyor. Ancak buranın sakinleri tarafından çeşmelerden akan suların içilmesi pek önerilmiyor.
Köpek Tasması Müzesi/ İngiltere
Her yıl yarım milyona yaklaşık hayvan sever türünün tek örneği olan bu müzeye akın ediyor. İçinde köpeklere ait eşyaların sergilendiği müzede yüzyıllar öncesine dayanan 100 eşsiz köpek eşyası görülebiliyor.
Her yıl yarım milyona yaklaşık hayvan sever türünün tek örneği olan bu müzeye akın ediyor. İçinde köpeklere ait eşyaların sergilendiği müzede yüzyıllar öncesine dayanan 100 eşsiz köpek eşyası görülebiliyor.
Avanos Saç Müzesi/ Türkiye
Nevşehir denilince akla ilk gelen görülecek yer Kapadokya’dır. Ancak Nevşehir’in Avanos ilçesi dünyada çok nadir rastlanan bir müzeye de ev sahipliği yapmaktadır. Avanos’ta bulunan saç müzesinde 16.000 kadından alınmış saç örnekleri, kadınların isimleri ve adresleriyle birlikte sergilenmektedir. Müzeye girenler şaşkınlıklarını gizleyememektedir.
Nevşehir denilince akla ilk gelen görülecek yer Kapadokya’dır. Ancak Nevşehir’in Avanos ilçesi dünyada çok nadir rastlanan bir müzeye de ev sahipliği yapmaktadır. Avanos’ta bulunan saç müzesinde 16.000 kadından alınmış saç örnekleri, kadınların isimleri ve adresleriyle birlikte sergilenmektedir. Müzeye girenler şaşkınlıklarını gizleyememektedir.
Kunstkamera/ Rusya
Rusya’nın ilk müzelerinden olan bu müzede 200.000 doğal gariplik sergileniyor. Rusların canavarlara olan inanışından kurtulmak amacıyla bir araya getirilmiş olan nesneler arasında deforme olmuş fetüsler, fazladan kafası olan yaratıklar ve hatta başı vurulmuş bir insan da bulunuyor. Bu müze şimdilerde Antropoloji ve Etnografya Müzesi konumunda. Ancak içerisinde Çar Peter’in ilginç tıbbi gariplikler koleksiyonuna da ev sahipliği yapıyor.
Rusya’nın ilk müzelerinden olan bu müzede 200.000 doğal gariplik sergileniyor. Rusların canavarlara olan inanışından kurtulmak amacıyla bir araya getirilmiş olan nesneler arasında deforme olmuş fetüsler, fazladan kafası olan yaratıklar ve hatta başı vurulmuş bir insan da bulunuyor. Bu müze şimdilerde Antropoloji ve Etnografya Müzesi konumunda. Ancak içerisinde Çar Peter’in ilginç tıbbi gariplikler koleksiyonuna da ev sahipliği yapıyor.
Ekmek Müzesi/ Almanya
Müzede sergilenen 18.000 adet ekmekle ilgili sanat eseri ve tasvir görenleri hayrete düşürüyor. Ekmek müzesinde taş devrinden kalma temsili fırınlardan 6000 yıllık tarihe sahip ekmeğin tasvir edildiği resimler bulunuyor.
Tuzluk ve Biberlik Müzesi/ ABD
Sofralarımızın vazgeçilmez tuzluk ve biberliklerin bir müzenin temasını oluşturabileceği çoğumuzun aklına gelmemiştir.
Eğitimli bir antropolog olan Andrea Ludden’in takıntısı sonucu ortaya çıkan müzede 22.000 adet tuzluk ve biberlik bulunuyor.
Sofralarımızın vazgeçilmez tuzluk ve biberliklerin bir müzenin temasını oluşturabileceği çoğumuzun aklına gelmemiştir.
Eğitimli bir antropolog olan Andrea Ludden’in takıntısı sonucu ortaya çıkan müzede 22.000 adet tuzluk ve biberlik bulunuyor.
İşkence Müzesi/ Amsterdam
Lalelerin yanı sıra işkence müzesiyle de tanınan Amsterdam’daki bu sergide paslanmış giyotin, gergi sehpaları, parmakları kıran vidalar ve çivili sandalyeler gösteriliyor. Bu müzeye giren neredeyse herkes o dönemlerde yaşamadığı için dua ediyor.
Müzede aletlerin ne şekilde kullanıldığı da çizimler sayesinde detaylı bir şekilde gösteriliyor.
Lalelerin yanı sıra işkence müzesiyle de tanınan Amsterdam’daki bu sergide paslanmış giyotin, gergi sehpaları, parmakları kıran vidalar ve çivili sandalyeler gösteriliyor. Bu müzeye giren neredeyse herkes o dönemlerde yaşamadığı için dua ediyor.
Müzede aletlerin ne şekilde kullanıldığı da çizimler sayesinde detaylı bir şekilde gösteriliyor.
Japon Eriştesi(Ramen) Müzesi/ Japonya
Öğrenciler ve bekarlar arasında pek popüler olan hazır makarnaların sergilendiği bir müze olması sizi şaşırtmasın. Bu müze, Japon eriştesinin yaratıcısı olan Momofuku Ando anısına yapılmış ve içinde pek çok hazır Japon eriştesi sergileniyor.
Öğrenciler ve bekarlar arasında pek popüler olan hazır makarnaların sergilendiği bir müze olması sizi şaşırtmasın. Bu müze, Japon eriştesinin yaratıcısı olan Momofuku Ando anısına yapılmış ve içinde pek çok hazır Japon eriştesi sergileniyor.
Ölüm Müzesi/ Tayland
Ölüm her an yanımızda olsa da bu müzeye girdikten sonra hakkında daha fazla düşüneceğiniz kesin. Müzede şiddetli bir şekilde sakatlanmış bacaklar, kangren olmuş beyinler, bıçakla çıkarılmış akciğerler ve kurşunlanmış kafatasları sergileniyor.
Ölüm her an yanımızda olsa da bu müzeye girdikten sonra hakkında daha fazla düşüneceğiniz kesin. Müzede şiddetli bir şekilde sakatlanmış bacaklar, kangren olmuş beyinler, bıçakla çıkarılmış akciğerler ve kurşunlanmış kafatasları sergileniyor.
Cadılık Müzesi/ Cornwall
En ünlü müzelerden biri olan bu sergiye her yıl binlerce insan gelmektedir. Şeytana tapınmadan satanizme kadar pek çok kategorilere ayrılmış olan müzede cadıların idamını konu alan bölümler de bulunuyor. Sergide ayrıca cadılığı kanıtlayan aletler ve bez bebekler gibi eşyalar da yer alıyor.
En ünlü müzelerden biri olan bu sergiye her yıl binlerce insan gelmektedir. Şeytana tapınmadan satanizme kadar pek çok kategorilere ayrılmış olan müzede cadıların idamını konu alan bölümler de bulunuyor. Sergide ayrıca cadılığı kanıtlayan aletler ve bez bebekler gibi eşyalar da yer alıyor.
Parazit Müzesi / Tokyo
En son ne zaman etrafında dolanan parazitleri düşündünüz. Tokyo’da bulunan Parazit Müzesi’nde 300’den fazla parazit örneği yer alıyor. Sergilenenler arasında suşi yerken kaptığı düşünülen bir kadının bağırsağından çıkarılan 9 metre uzunluğundaki solucan da bulunuyor. 4 bilim adamı tarafından kurulan müzede fotoğraflar da görülebiliyor.
8 Şubat 2014 Cumartesi
Bitkilerden Esansiyel Yağ Çıkarma
Bitkilerden Esansiyel Yağ Çıkarma
Buhar Distilasyonu en uçucu yağları ayıklamak için kullanılır. Gardenia, Gül, Lily ve Sümbülteber gibi en hassas çiçeklerinden uçucu yağlar elde etmek için kullanılmaktadır ve en sık narenciye (portakal, limon, greyfurt, vb.) Uçucu yağlar ayıklamak için kullanılır.
Buhar Distilasyon damıtılmasından elde edilen doğal aromatik bileşikler gibi ısıya duyarlı malzemeler için özel bir tür (ayırma işlemi). En esansiyel yağları buhar distile birçok organik bileşikler, yüksek sürdürülebilir sıcaklıklarda dekompoze eğilimindedir . Bileşiklerin kaynama noktaları, su veya buhar ekleyerek, tercihen malzemenin bozulma kayda değer haline geldiği ve altındaki sıcaklıklarda veya düşük sıcaklıklarda buharlaşması için depresif distile ile maddeler ısıya karşı çok hassastır, buhar damıtma da vakum damıtma ile kombine edilerek esansiyel yağlar çıkarılır.
Buhar fazında yüzeyleri maruz ajite olan pratik karışmayan iki sıvı bir karışım ısıtıldığında, her kurucu bağımsız sıcaklığının bir fonksiyonu olarak kendi buhar basıncı uygular. Sonuç olarak, tüm sistemin buhar basıncı artar. Karışmayan iki sıvı kısmi basınçları toplamı, atmosfer basıncı (deniz seviyesinden yaklaşık 101 kPa) aştığında Kaynama başlar. Bu şekilde, birçok organik bileşikler suda çözünmez ayrışma meydana geldiği noktanın altında bir sıcaklıkta arındırılmalıdır. Örneğin, kaynama bromobenzen noktası 156 ° C ve suyun kaynama noktası 100 ° C, ancak iki kaynar bir karışımı 95 ° C. Böylece, bromobenzen sıcaklığı 61 ° C'nin altında normal kaynama noktası kolayca damıtılır.
Buhar Distilasyon , örneğin uçucu yağlar, parfüm üretiminde kullanılmaktadır . Bu yöntemde, buhar istenilen yağlar içeren bitki materyali geçirilir. Ayrıca kompleks organik bileşiklerin sentetik prosedürleri baındırmaktadır. En esansiyel yağlar buhar distile ile elde edilir. Buhar damıtma da yaygın olarak "sıyırma buhar" yaygın olarak adlandırılır petrol rafinerisi ve petrokimya tesisleri kullanılan buhar damıtma diğer endüstriyel kullanımlar püskürtülebilir mayonez gibi püskürtülebilir veya aerosol çeşniler gibi tüketici gıda ürünleri üretimi içerir.
Buhar Distilasyon 11. yüzyılda Özbekistanda Doğan İslamAlimi kimyager, İbn-i Sina (Batı'da Avicenna olarak da bilinir) tarafından icat edilmiştir. Parfümü çıkarma mükemmelleştirmek, parfümeri gelişimine önemli katkıda bulunan buhar damıtma temel yağları çıkarma amacı için icat etti. Buhar damıtma teknolojisi Batı bilimsel gelişmeleri önemli ölçüde etkiledi . Birçok bileşiklerin önceden mümkün değildi saf form elde edilmesi şimdi artık mümkün oldu.
GÜL YAĞI VE GÜL SUYU İÇİN 3 SAHA DISTILLATION ÜNİTESİ
Buhar Distilasyonu en uçucu yağları ayıklamak için kullanılır. Gardenia, Gül, Lily ve Sümbülteber gibi en hassas çiçeklerinden uçucu yağlar elde etmek için kullanılmaktadır ve en sık narenciye (portakal, limon, greyfurt, vb.) Uçucu yağlar ayıklamak için kullanılır.
Buhar Distilasyon damıtılmasından elde edilen doğal aromatik bileşikler gibi ısıya duyarlı malzemeler için özel bir tür (ayırma işlemi). En esansiyel yağları buhar distile birçok organik bileşikler, yüksek sürdürülebilir sıcaklıklarda dekompoze eğilimindedir . Bileşiklerin kaynama noktaları, su veya buhar ekleyerek, tercihen malzemenin bozulma kayda değer haline geldiği ve altındaki sıcaklıklarda veya düşük sıcaklıklarda buharlaşması için depresif distile ile maddeler ısıya karşı çok hassastır, buhar damıtma da vakum damıtma ile kombine edilerek esansiyel yağlar çıkarılır.
Buhar fazında yüzeyleri maruz ajite olan pratik karışmayan iki sıvı bir karışım ısıtıldığında, her kurucu bağımsız sıcaklığının bir fonksiyonu olarak kendi buhar basıncı uygular. Sonuç olarak, tüm sistemin buhar basıncı artar. Karışmayan iki sıvı kısmi basınçları toplamı, atmosfer basıncı (deniz seviyesinden yaklaşık 101 kPa) aştığında Kaynama başlar. Bu şekilde, birçok organik bileşikler suda çözünmez ayrışma meydana geldiği noktanın altında bir sıcaklıkta arındırılmalıdır. Örneğin, kaynama bromobenzen noktası 156 ° C ve suyun kaynama noktası 100 ° C, ancak iki kaynar bir karışımı 95 ° C. Böylece, bromobenzen sıcaklığı 61 ° C'nin altında normal kaynama noktası kolayca damıtılır.
Buhar Distilasyon , örneğin uçucu yağlar, parfüm üretiminde kullanılmaktadır . Bu yöntemde, buhar istenilen yağlar içeren bitki materyali geçirilir. Ayrıca kompleks organik bileşiklerin sentetik prosedürleri baındırmaktadır. En esansiyel yağlar buhar distile ile elde edilir. Buhar damıtma da yaygın olarak "sıyırma buhar" yaygın olarak adlandırılır petrol rafinerisi ve petrokimya tesisleri kullanılan buhar damıtma diğer endüstriyel kullanımlar püskürtülebilir mayonez gibi püskürtülebilir veya aerosol çeşniler gibi tüketici gıda ürünleri üretimi içerir.
Buhar Distilasyon 11. yüzyılda Özbekistanda Doğan İslamAlimi kimyager, İbn-i Sina (Batı'da Avicenna olarak da bilinir) tarafından icat edilmiştir. Parfümü çıkarma mükemmelleştirmek, parfümeri gelişimine önemli katkıda bulunan buhar damıtma temel yağları çıkarma amacı için icat etti. Buhar damıtma teknolojisi Batı bilimsel gelişmeleri önemli ölçüde etkiledi . Birçok bileşiklerin önceden mümkün değildi saf form elde edilmesi şimdi artık mümkün oldu.
GÜL YAĞI VE GÜL SUYU İÇİN 3 SAHA DISTILLATION ÜNİTESİ
6 Şubat 2014 Perşembe
Baş dönmesini azaltmak için yapılması gerekenler
Baş dönmesini azaltmak için yapılması gerekenler..
Baş dönmesini arttıran en önemli nedenlerden biri, baş ve vücudun hareketleridir. Dolayısıyla baş ve vücut hareket ettirilmezse, baş dönmesi hissi azaltılabilir.
Baş dönmesini arttıran en önemli nedenlerden biri, baş ve vücudun hareketleridir. Dolayısıyla baş ve vücut hareket ettirilmezse, baş dönmesi hissi azaltılabilir.
Çünkü baş dönmesi hastalığının en çok gözlenen nedenlerinden biri de, denge kanallarındaki kristallerin oynamasıdır. Bu hastalığın en temel başlangıcı başın ve gövdenin hareketleriyle ortaya çıkar.
Sabahları baş dönmesi
Örneğin sabahları yataktan kalkıldığı zaman çok şiddetli baş dönmesi görülür. Sabit pozisyonda durulup karşıya bakıldığı zaman 15-20 saniye sonra geçer. Ancak kişi öne eğildiğinde ya da banyoda yüz yıkamak için eğildiğinde yeniden başlar.
Dolayısıyla bu durumu hemen fark eden hastalar, başlarını hareket ettirmeden doktora gitmeyi tercih ederler.
Sabit durmak bir tedavi değildir. Fakat o anda baş dönmesinin tekrar etmesini engellemek için uygulanabilecek basit bir yöntem olabilir. Eğer kişide kristal kaymasına bağlı bir baş dönmesi varsa, doktora gidene kadar pozisyonu sabitlemek, baş dönmesinin tekrarını önleyebilir.
Periferik nedenler
Göz açık olarak sabit bir noktaya bakılırsa, periferik nedenler denilen, yani beyinden değil de daha çok iç kulaktan kaynaklanan baş dönmelerinde sabit bir noktaya bakmak baş dönmesini baskılar.
Periferi nedenli baş dönmesi yaşayan kişiler gözlerini kapatırlarsa, baş dönmelerinin daha da arttığını görürler. Oysa gözlerini sabit bir noktaya odaklarında, bu baş dönmesi daha çabuk geçer ve baskılanır.
Baş dönmesi bazen aşırı şekilde kusma, terleme, bulantı, çarpıntı ve korku hissi ya da kol ve bacaklarda uyuşma gibi ciddi bulgularla birlikte görülebilir. Bu koşullarda başı sabit tutarak baş dönmesini engellemeye çalışmak anlamsızdır. En kısa zamanda doktora başvurulması gerekir.
Kış aylarının vazgeçilmez kare ası
Kış aylarının vazgeçilmez kare ası
Kış akşamlarımızda vaktimizin çoğu televizyon veya bilgisayar başında geçiyor.
Hem soğuğun etkisi hem de kışın kalın kıyafetlerin içerisine kilolarımızı rahat rahat saklıyor oluşumuzun verdiği cesaret ve rehavet ile o keyifli akşam saatlerinde dört şeyden vazgeçemiyoruz. Salep, boza, kestane ve çekirdek. Peki bu besinleri ne kadar tanıyoruz. Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber bu besinleri anlatıyor.
BOZA: İçerdiği aktif mayalar ile probiyotik etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu etkisine paralel olarak kabızlığa iyi gelir. Yüksek oranda B vitamini içerir. B vitaminleri, vücudumuzda enerji üretimi açısından önemlidir ayrıca sinir sistemi sağlığı açısından gereklidirler. Kemik sağlığı açısından önemli olan kalsiyum ve fosfordan zengindir. Mayalı diğer içecekler gibi anne sütünü arttırdığı düşünülür. Bütün bunların dışında yüksek kalori ve protein içeriği ile sporcuların beslenmesi açısından değerli ve önemlidir. 1 su bardağı boza 480 kalori içerir. Oldukça yüksek kalori içeriği nedeni ile tüketim miktarına ve sıklığına dikkat etmek gerekir. Boza tüketildiği günlerde beslenme düzeninden ekmeğin azaltılması uygun olacaktır.
SALEP: Birkaç çeşit orkidenin köklerinden kurutularak hazırlanan malzemenin süt veya su ile karıştırılması ile hazırlanan ve sıcak servis edilen bu içeceği sevmeyen çok azdır. Tarçın kokusu ile insanı cezbeden sahlep; karbonhidrat içeriği ile enerji vericidir. Bunun dışında protein, kalsiyum ve fosfor açısından zengindir. 1 kupa sahlep yaklaşık 80 kaloridir. Birçok şekerli içeceğe göre daha az kalori içerdiğinden masum sayılabilir. Ancak piyasada satılan saleplerin nişasta ve şeker içeriği daha yüksektir. Zayıflamak isteyenlerin evde hazırlaması bu nedenle daha sağlıklıdır. Bu sağlıklı içecek kış aylarında ara öğün olarak tercih edilebilir.
KESTANE: Pişerkenki kokusu ile bizi mest eden kestane, fındık, badem türü kuruyemişlere nazaran daha az yağ içerse de, karbonhidrat ve kalori içeriği yadsınacak kadar düşük değil. Bu nedenle tüketim miktarı konusunda dikkatli davranmak gerekiyor. Sinir sistemi açısından önem taşıyan B vitaminlerinden ve başta sindirim sistemi için gerekli olan liflerden zengin. İçerdiği sağlıklı yağlar sebebi ile kalp sağlığını korumak ve geliştirmekte yardımcı. Ancak 3 adet kestane yaklaşık 1 dilim ekmek kadar kalori içeriyor. Kestaneyi abartacağınızı bildiğiniz günlerde ekmek tüketiminizi dengelemeye çalışmalısınız.
AY ÇEKİRDEĞİ: Yüksek E vitamini içeriği ile antioksidan etkisi vardır. Bu etkisi sebebi ile kalp-damar hastalıklarından ve romatoid artrit gibi bazı otoimmün hastalıklardan koruyucu etkisi olduğu düşünülmektedir. Sağlıklı kemikler ve enerji üretimi için gerekli olan magnezyum mineralinden zengindir. Selenyum içeriği ile kansere karşı koruma sağladığı düşünülüyor. 1 avuç dolusu ay çekirdeği, günlük E vitamini gereksiniminin yaklaşık %82’sini, selenyum gereksinmesinin %35îni karşılar. 1 avuç dolusu yaklaşık 200 kaloridir. Çekirdeği günde 1 avuç dolusu ile sınırlandırmak aşırı kalori alımını engellemek için ideal bir yol. Ayrıca çekirdek tüketeceğiniz günlerde salatalarınıza yağ eklememek de yağdan gelecek kaloriyi dengelemek açısından önemli.
Etiketler:
AY ÇEKİRDEĞİ,
boza,
kestane,
Kış Yiyecekleri,
salep
İşte en sağlıksız içecek!
İşte en sağlıksız içecek!
Uzmanlar en sağlıksız içeceği keşfettiğini açıkladı. Sandığımızın aksine en sağlıksız içecek aslında göze çok masum görünüyor
Kalori içeriği ve doymuş yağ asidi açısından en sağlıklı içecek milkshake!
Uzmanlar özellikle içerisinde çikolatalı dondurma konulan milkshakelerin karaciğer düşmanı olduğu konusunda uyarıyor. Koruyucu madde içerebilen bu içecekler obeziteye neden olan yiyecekler kategorisinde değerlendiriliyor.
Milkshake tutkunuysanız evde hazırlamanızı ve haftada 2-3 bardaktan fazla tüketmemenizi öneririz. Dışarıda satılan milkshakeler pek çok zararlı madde içerebiliyor.
Kaynak:Milliyet
Etiketler:
En sağlıksız içecek,
karaciğer düşmanı,
Milkshake
27 Ocak 2014 Pazartesi
Tablet almanın püf noktaları
Tablet piyasasının önemli oyuncularından Ezcool, son zamanlarda hızla yaygınlaşan ucuz tablet furyası hakkında tüketicileri uyarıyor.
Maduriyetlerin önüne geçmek için özellikle satış sonrası destek ve garanti kapsamının önemine dikkat çeken şirket, tablet satın alırken şu hususlara da vurgu yapıyor:
1) Ne çok ucuz olsun ne de çok pahalı
Çok ucuz tabletten çekinmek gerekiyor. 99 TL gibi fiyattan satılan 7 inçlik bir tabletin malzeme kalitesinin iyi olduğu düşünülemez. Bu teknik açıdan imkansızdır. Belleklerin ve işlemcinin maliyeti bellidir. Dolayısıyla 10” tablete bin TL üzerinde ücret ödenmemeli
2) Artırılabilir hafıza şart
Düşük dahili hafızalar bir yerden sonra yeterli gelmemeye başlar. Yeni bir oyun ya da film yükleyebilmek için eskisini silmek gerekir. Artırılabilir depolama olmadığı sürece, dahili hafıza her zaman yetersiz gelecektir.
3) Çözünürlüğü yeterli olmalı
Akıllı telefon ve tablet pazarında özellikle son 1 yıl içerisinde hızla gelişen teknolojilerden bir tanesi de ekran çözünürlüğü oldu. Artık büyük tabletler için en azından Full HD (1080p), mini tabletler için HD (720p) çözünürlük standart hale geldi. Ancak günümüzde hâlâ daha düşük çözünürlüğe sahip olmasına rağmen satışa sunulan birçok tablet var.
4) Tek çekirdekliler artık rafa kalktı
Güncellen yazılımlar ve diğer donanım bileşenleri yüzünden tek çekirdekli işlemciler, kullanıcıları yarı yolda bırakıyor. Bunun için en az çift çekirdekli işlemciye sahip tablet kullanmak gerekecektir.
6 bin dolarlık canavar
Japon elektronik devi Panasonic’in 20 inçlik 4K çözünürlüklü yeni tableti ToughPad’in özellikleri belli oldu. Intel Core i5 işlemcisi ve Nvidia GeForce 745 M grafik kartı bulunan cihaz, Windows 8.1 işletim sistemiyle birlikte satılacak. Cihazda 256 GB SSD, 8 GB RAM ve 2 GB VRAM bulunuyor. Bluetooth 4.0, USB 3.0, SDXC kart desteğine sahip cihazın pili ise yoğun çalışmada ancak 2 saat dayanabiliyor. Cihazın ABD fiyatı 6 bin dolar.
TEKNOLOJİ DÜNYASI - MURAT GÜLDEREN - BUGÜN GAZETESİ
1) Ne çok ucuz olsun ne de çok pahalı
Çok ucuz tabletten çekinmek gerekiyor. 99 TL gibi fiyattan satılan 7 inçlik bir tabletin malzeme kalitesinin iyi olduğu düşünülemez. Bu teknik açıdan imkansızdır. Belleklerin ve işlemcinin maliyeti bellidir. Dolayısıyla 10” tablete bin TL üzerinde ücret ödenmemeli
2) Artırılabilir hafıza şart
Düşük dahili hafızalar bir yerden sonra yeterli gelmemeye başlar. Yeni bir oyun ya da film yükleyebilmek için eskisini silmek gerekir. Artırılabilir depolama olmadığı sürece, dahili hafıza her zaman yetersiz gelecektir.
3) Çözünürlüğü yeterli olmalı
Akıllı telefon ve tablet pazarında özellikle son 1 yıl içerisinde hızla gelişen teknolojilerden bir tanesi de ekran çözünürlüğü oldu. Artık büyük tabletler için en azından Full HD (1080p), mini tabletler için HD (720p) çözünürlük standart hale geldi. Ancak günümüzde hâlâ daha düşük çözünürlüğe sahip olmasına rağmen satışa sunulan birçok tablet var.
4) Tek çekirdekliler artık rafa kalktı
Güncellen yazılımlar ve diğer donanım bileşenleri yüzünden tek çekirdekli işlemciler, kullanıcıları yarı yolda bırakıyor. Bunun için en az çift çekirdekli işlemciye sahip tablet kullanmak gerekecektir.
6 bin dolarlık canavar
Japon elektronik devi Panasonic’in 20 inçlik 4K çözünürlüklü yeni tableti ToughPad’in özellikleri belli oldu. Intel Core i5 işlemcisi ve Nvidia GeForce 745 M grafik kartı bulunan cihaz, Windows 8.1 işletim sistemiyle birlikte satılacak. Cihazda 256 GB SSD, 8 GB RAM ve 2 GB VRAM bulunuyor. Bluetooth 4.0, USB 3.0, SDXC kart desteğine sahip cihazın pili ise yoğun çalışmada ancak 2 saat dayanabiliyor. Cihazın ABD fiyatı 6 bin dolar.
TEKNOLOJİ DÜNYASI - MURAT GÜLDEREN - BUGÜN GAZETESİ
Midye Yemek Ya da Yememek
Geçenlerde bir kanalda izlemiştim ha pil yemişsin ha midye diyordu ropörtaj yapan spiker biraz araştırdım karşımıza aşağıdaki gibi bir tablo çıktı siz iyisimi midye yemeden önce çok iyi düşünün bunu ben yani bir midye sever söylüyor!...
Midye yürüyüşü
Midyeler çok ilginç yaratıklar, omurgasızlar familyasının en orijinal yaratıklarından birisi.
Fotoğrafta harekete geçmiş bir midye görüyorsunuz. Kabuklarının arasından çıkardığı ve basit bir sinir sistemiyle yönetilen sümüksü doku aslında bir çeşit kas. Hareket etmek gereksinimi hissettiğinde kabuklarını hafifçe aralayarak bu dokuyu dışarıya çıkarıyor ve çok yavaş ama emin adımlarla ilerliyor.
Metabolizması sade ve basit; ancak iç organları pekçok hayvan gibi gelişmiş. İki kabuğun arasında basit de olsa birer mide, kalp, böbrek, karaciğer ve sinir sistemi bulunuyor. Bununla birlikte vücut kütlesinin çoğunu bağırsaklar ve sümüksü doku oluşturuyor. Yine içerisinde yer alan solungaçları ile sudaki oksijeni kullanıyor. Kabukların sivri ucunda iki ağız bulunuyor. Bunlardan uçları kılımsı tüylerle kaplı olandan suyu emiyor ve bu su vücudu içerisinde dolaşırken kendisi için yararlı olacak organik ve inorganik maddeleri süzerek bünyesine katıyor. Besinleri arasında canlı mükroorganizmalar olduğu gibi demir, civa, nitrat, bakır, azot gibi inorganik maddeler de bulunuyor. Bu küçük canlı inorganik maddeleri de kullanarak enerji elde ediyor. Bu yönüyle midyeler akvaryumlarda biolojik filtre olarak kullanılıyor. Bir akvaryum sistemi için en radikal yıkıcı unsurlar olan nitrat, fosfat ve amonyak gibi maddeleri fitre ediyor. Temizlediği suyu ise diğer delikten çıkarıyor, tertemiz yaparak..
Yine bu özellikleri nedeniyle doğadan çıkarılan midyelerin yapılarında da ağır ve zararlı maddeler bol miktarda bulunuyor. Sudan süzdüğü zararlı maddeler midyenin bünyesinde birikiyor ama kendisine bir zarar vermiyor; ancak siz midyeyi çeşitli şekillerde yiyerek bu maddeleri vücudunuza alıyorsunuz, yapmayın etmeyin
BEYNİ GELİŞTİREN 10 ROMAN
Toronto Üniversitesi öğretim üyesi psikiyatr Keith Oatley ve Ingrid Wickelgren tarafından Scientific American’da yazılan makaleye göre, roman kahramanlarıyla özdeşleşmek, hem hayal dünyasını zenginleştiriyor, hem de sosyal bağları güçlendiriyor.
İŞTE O ROMANLAR:
- Johann von Goethe / Genç Werther’in Çektikleri (1787)
- Jane Austen / Aşk ve Gurur (1813)
- Nathaniel Hawthorne / Kırmızı Leke 1850
- Gustave Flaubert / Madam Bovary (1856)
- George Eliot / Middlemarch (1870)
- Leo Tolstoy / Anna Karenina (1877)
- Virginia Woolf / Bayan Dalloway (1925)
- Toni Morrison / Sevgili (1987)
- J.M. Coetzee / Utanç (1999)
- Muhsin Hamid / Gönülsüz Köktendinci (2007)
- Jane Austen / Aşk ve Gurur (1813)
- Nathaniel Hawthorne / Kırmızı Leke 1850
- Gustave Flaubert / Madam Bovary (1856)
- George Eliot / Middlemarch (1870)
- Leo Tolstoy / Anna Karenina (1877)
- Virginia Woolf / Bayan Dalloway (1925)
- Toni Morrison / Sevgili (1987)
- J.M. Coetzee / Utanç (1999)
- Muhsin Hamid / Gönülsüz Köktendinci (2007)
Kredi alırken en sık yapılan 5 hata
Kredi alırken en sık yapılan 5 hata
Enuygun.com tüketicilere sunduğu karşılaştırma hizmetleriyle zaman ve paradan tasarruf edilmesine yardımcı oluyor. Enuygun.com Baş Analisti Betül Sungurlu, siteyi ziyaret eden 500.000’den fazla kişinin kendileri için en uygun krediyi değerlendirdiğini, yaptıkları incelemeler neticesinde de kredi alırken bazı hataların çok sık yapıldığının ortaya çıktığını belirtti. Sungurlu, kredi alırken en sık yapılan 5 hatayı şu şekilde sıraladı:
- Kendi bankasına sadık kalmakYalnızca kredi değil, her türlü finansal ürün ihtiyacında bankasına sadık kalmayı tercih edenler, hatta bankasına tutkuyla bağlı olanların sayısı hiç de az değil. Sadakat eşsiz bir duygu olsa da finansal kararlarda matematiksel düşünmek de önemli. Örneğin, Enuygun.com verilerine göre 5 bin TL ve 24 ay vadeli bir ihtiyaç kredisinde bankalar arası fiyat karşılaştırması yaparak en uygun krediyi veren bankayı seçen tüketicinin kazancı 1.000 TL’yi aşıyor.
- Yeterince araştırma yapmamakBankaların yeni müşteri edinmek için anlaşma yaptığı kurumlar arasında inşaat şirketleri ve otomobil bayileri de yer alıyor. Markalı bir konut için herhangi bir inşaat şirketine ya da otomobil almak için bayiye giden tüketici, sadece anlaşma yapılan bankanın ya da bu firmaların kendi tüketici finansman ürünü olan kredi seçenekleri arasından seçim yapıyor. Oysa bugün Türkiye’de 15’in üzerinde banka sayısız kredi seçenekleri ile kıyasıya rekabet halinde. Bu seçenekleri internet üzerinde karşılaştırarak kolaylıkla kişiye en uygun kredi bulunabilir.
- Toplam maliyeti hesaplayamamakKredi karşılaştırması yapılırken düşülen en büyük hatalardan biri de sadece faiz oranına odaklanmak. Oysa kredinin masrafları, vergileri, hatta sigortaları da maliyeti etkiliyor. Aynı bankanın bile standart kredi, masrafsız kredi, indirimli kredi gibi seçenekleri bulunuyor. Tüm kredi seçeneklerini sadece faiz oranı ile karşılaştırmak, elma ve armutları karşılaştırmaktır ve en avantajlı krediyi belirlemek için yeterli değildir. Cebinizden çıkan toplam tutarı görmeniz, kredileri karşılaştırmanız için daha doğru bir yöntemdir.
- İhtiyaca yönelik en avantajlı krediyi belirleyememek Otomobil almak için tek seçeneğin taşıt kredisi, konut almak için konut kredisi olduğunu düşünmek. Oysa bankalar ihtiyaç kredilerini de 50 bin TL’ye kadar ve 60 aya varan vade seçenekleri ile tüketicilere sunuyor. Eğer alınması düşünülen kredi tutarı bu limitler dahilinde ise kefil, otomobil rehni, konut ipoteği ve ekstra sigorta maliyeti getirmeyen ihtiyaç kredisi de seçenekler arasında değerlendirilebilir. Toplam maliyet üzerinden çapraz karşılaştırma yaparak en avantajlı kredi türü seçilebilir.
- Kısa vadeli düşünüp kredi skorunu düşürmekSıklıkla yapılan hatalardan biri de, kredi geri ödemesinin ilk birkaç ayının hesaplanması, kalan ayların ise şansa bırakılması oluyor. Oysa tüm kredi planlamalarında vade boyunca ödeme kabiliyetinin önceden hesap edilmesi, bütçede kredi taksitlerine yer açılması gerekiyor. Zira tüketicinin taksit ödemelerinde yaşadığı sorunlar bankası ile arasında sır olarak kalmıyor. Tüm bankalar kredi müşteri bilgilerini birbirleri ile paylaştığından ileride tüketicinin bir daha hiçbir bankadan kredi çekememesine kadar varabilecek sonuçlara yol açabiliyor.
Etiketler:
Kolay kredi almak,
Kredi alırken,
Kredi skoru,
Uygun kredi
Gribe antibiyotik gerekmez
Gribe antibiyotik gerekmez
Grip çok yaygın. Hastaların çoğu da gereksiz yere antibiyotik yutuyor. Bu nedenle ikinci bir grip yazısı gerekli diye düşündüm. İşte o yazı...
Bu yıl her yıl olduğundan daha çabuk bulaşan bir griple karşı karşıyayız. “Salgın” durumu filan söz konusu değil ama bu yılın grip virüsünün klasik grip virüsünden daha hızlı bir bulaşıcılık potansiyeli taşıdığı ve daha ciddi rahatsızlıklara yol açtığı kesin. Bu virüs (H3N2) de ortalama iki-üç günlük bir “kuluçka dönemi” sonrasında bizi hasta edip halsizlik, yorgunluk, ateş, öksürük ve kas güçsüzlüğü gibi belirtilere yol açıyor.
Gribe yakalanınca yapılacak en doğru şeyse yine aynı: Bir-iki gün sıkı bir istirahata çekilmek! İstirahat, vücuda kendini derleyip toparlaması, bağışıklık sistemine virüs enfeksiyonu ile daha iyi mücadele etmesi fırsatı veriyor. Eğer süreci biraz daha hızlandırmak istiyorsanız bağışıklık hücrelerini ve onların üretecekleri bağışıklık silahlarının imalatını biraz artırmak için de bir şeyler yapmanızda fayda var. Bunun için de bazı bitkisel özlerden istifade etmeniz mümkün. Bana göre en etkin bitkisel bağışıklık destekleri sambucus (Elderberry) ve pellorgonium sidoidas özleridir.
Eğer bağışıklık gücünüzü biraz daha yükseltmek istiyorsanız ek olarak N-Acetil Cystein tabletlerinden faydalanmanız da mümkündür. N-Asetil sisteini özellikle aksırığınız, öksürüğünüz, öksürünce göğsünüzde şiddetli sancı ve yanma hissi, balgam tükürme ve benzeri şikâyetleriniz varsa tavsiye ederim. Üç-dört gün günde 1-2 gram C vitamini ve 1 ampul D vitamini desteğinden faydalanmak da mümkün.
ZATÜRREE OLUR MUYUM?
Grip bir virüs hastalığı olduğu için antibiyotik kullanmanın hiçbir faydası yok. Ayrıca “grip daha sonra zatürreeye çevirebilir” diye korkup koruyucu antibiyotik içmenin de herhangi bir koruma sağlamadığı kesin. Gribi olan biri ancak son derece ciddi bağışıklık zayıflığının bulunduğu durumlarda koruyucu olarak antibiyotik kullanabilir, ki bu durumlar da son derece sınırlı hallerdir. Bu nedenle “göğsüme inebilir, akciğer iltihaplanmasına çevirebilir, zatürree olabilirim” gibi endişelerle doktorunuza sormadan antibiyotik yutmayın.
BİTKİ ÇAYLARI İÇELİM AMA
Griple karşılaştığınızda bitkisel çayları da itfaiye gibi (yani yangını hemen söndürecek düşüncesiyle) kullanmayı düşünmeyin. Bir grip atağının ne kuşburnu, ne zencefil ne de adaçayı veya ıhlamurla tedavisi mümkündür. Grip süresince bitkisel çaylardan faydalanabilirsiniz ama bu çayların faydasını da fazla abartmamak, onları ilaç gibi kullanmaya başlamamak lazımdır.
Antiviral ilaçlara gelince...
Bu konuda da yanlış davrandığımızı söyleyebilirim. Hiçbir antiviral ilaç önceden sağlıklı olan bir kişide grip tedavisi için gerekli değildir. Antiviral ilaçları genel durumu zaten bozuk, önceden zaten ciddi hastalığı, organ yetmezliği, bağışıklık problemi olan kişilerde kullanmak gerekir ki bu özel durumlara da sadece doktorların karar vermesi lazımdır.
BAŞKA NE YAPMALI?
Eğer gripseniz istirahat edin. Bedeninizi susuz bırakmayın. Beslenmenizi ihmal etmeyin. Ellerinizi daha sık ve dikkatle yıkayın. Ağız burun temizliğinize dikkat edin. Kalabalık bir işyerinde çalışıyorsanız gripliyken işe gitmeyip dinlenin. El sıkmamaya, öpüşmemeye özen gösterin.
Çocuklarınızda gribal belirtiler varsa mutlaka bir çocuk hastalıkları uzmanıyla konuşun. Okuldaki arkadaşlarına bulaştırmaması için iyileşene kadar evde istirahat etmesini sağlayın. Çünkü özellikle okullar ve yuvalarda hasta çocuklar okula gitmeye de devam ettikleri için virüs hızla yayılıyor, daha da kötüsü “pinpon topu” gibi o çocuktan diğerine ve bir süre sonra da yeniden o hasta çocuğu zıplayıp duruyor.
Grip mevsimi süresince özellikle C vitamini sebze ve meyvelerden daha bol ve sık faydalanmanın da bir yolunu bulun. Bedeninizi aç, susuz bırakmayın. Beslenmenize özen gösterin. Mümkünse proteinden zengin bir beslenme planı -et, balık, tavuk, yoğurt, peynir- uygulayın. Çorba tercihlerinizi de “tavuk suyuna çorba” lehine kullanın.
NETİCE...
Bir kez daha tekrarlamakta fayda var; grip sorununun çözümünde antibiyotik kullanmak bağışıklık sisteminizi daha da zayıflatmaktan başka bir işe yaramaz. Çünkü yuttuğunuz her antibiyotik hapı bağırsaklarınızdaki faydalı mikroorganizmaların milyonlarcasını ortadan kaldırıyor, “probiyotik bakteriler” olarak bildiğimiz bu bakteriler azaldıkça da bağışıklık sistemi güç kaybediyor.
Bağışıklık takviyelerinin karnesi
Bağışıklık sistemini güçlendirdiği söylenen vitamin takviyelerine not verdik. Hangileri daha başarılı, hangileri orta halli öğrenciler arasında? Gelin beraber keşfedelim.
Sambucus özleri: Bu bitkisel desteğin bağışıklık sistemini olumlu yönde etkilediğini gösteren çalışmalar var. Notu: 10 üzerinden 8
Umklaoba: Güney Afrika kökenli bir bitkiden elde edilen bu özlerin bağışıklık sistemini olumlu etkilediğini gösteren çalışmalar var. Notu: 10 üzerinden 8
Omega-3 yağları: Özellikle DHA’nın bağışıklık sistemini güçlendirdiğini düşündüren güçlü kanıtlar var. Ben de sık sık faydalanıyorum. Notu: 10 üzerinden 9
D vitamini: Kullanabileceğiniz en etkin bağışıklık desteklerinden biri. Kapsülleri ve ampulleri var. Notu: 10 üzerinden 10
C vitamini: Bana göre, bağışıklık sisteminiz güçlü olsun diye her gün C vitamini yutmanın pek gereği yok. Sadece hasta olduğunuz dönemlerde üç-beş günlük C vitamini kürleri yapmanız yeterli olabilir. Notu: 10 üzerinden 7
Çinko: Çinko değerleri düşük olduğunda bağışıklık sisteminin de zayıfladığı yolunda birçok araştırma var. Fakat kandaki çinko seviyesinin vücudun gerçek çinko rezervlerini yansıtmayabileceği de biliniyor. Bu yüzden, “Gribim, nezleyim, çinko içeyim de geçsin,” diye düşünmek de, çinko fakiri olmak da yanlış. Notu: 10 üzerinden 8
Betaglukan: Ülkemizde çok satılan bağışıklık desteklerinden biri olsa da hakkında kesinliği kanıtlanmış bir bilgi yok. Yani işe yarayıp yaramadığı net değil. Notu: 10 üzerinden 4
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)