Türk halkına yalvarıyorum
Açın gözünüzü! Şekerimsi karteller
‘çocuklarınızı’ alıyor! Yiğit Bulut yazdı
ŞEKER konusunu ikiye ayıralım ve “ekonomi” ile “sağlık” başlığı altında kısaca bazı notlar düşelim:
1- Ekonomik olarak sistemi tarif edeyim: Derviş’in isteğiyle “şeker düzenlemesi” yapılmış, şekerpancarı üretimine sınırlama getirilirken “şeker ithalatı da” yasaklanmış. Bunun anlamı çok açık; duvarlar örülüp içeride “tarımı da engellenerek” suni fiyatlamanın ortaya çıktığı bir dinamik içinde “şekerimsilere” yol verilmiş! Son derece kötü niyetli, “nişastadan” üretim yapan kartellere Türkiye’yi teslim eden bir TUZAK! Lütfen dikkat; sistemi kuran “kendine göre mükemmel” dizayn etmiş. Şeker-şekerimsi fiyatı dünyadan kopuk, tarım kısıtlı; tek yol, NİŞASTA BAZLI ŞEKER.
Bir not daha düşeyim; pancar üretsek ve pancardan doğal şeker yesek, düşünün bir bakalım Türkiye’de kaç kişi “tarlada çalışacak”, çapa yapacak, alt sektörler çalışacak! Oysa şimdi durum ne? Getir mısırı at fırına, bas enzimi, olsun sana NBŞ! Beş firma köşe olsun, Türk köylüsü sürünsün!
2- Sağlık açısından da durum FELAKET!
Doğal şeker bile ciddi bir “sağlık sorunu” unsuruyken, Türk halkının “doğalı tüketme hakkı” dahi elinden alınmış. Türk halkına “yabancı-yerli nişasta kartellerinin ürettiğini” tüketme hakkı tanınmış. NBŞ ise ayrı bir felaket. Mısırdan elde edilen ve “GDO’lu enzimler” ile reaksiyon sonucu ortaya çıkan bu ürün, “orta ve uzun vadede” kesinlikle kanserojen. Bunu ben değil Amerika’nın en ciddi üniversiteleri ortaya koyuyor.
Bir örnek vereyim: 30 sene önce satılan 100’den fazla ilaç bugün dünya genelinde yasaklı. O zaman “iyi olduğu ” düşünülen aktif maddeleri bugün “kesinlikle zararlı ” olarak kabul ediliyor. Daha geriye gidelim; bugün dünyanın en büyük “aspirin” üreten firma la rından biri 1900’lü yılların başında “eroini ” paketleyip resmi olarak satı yor. O günlerde “eroin” bazı alanlarda kullanılan ve “yarar sağladığı” düşünülen bir madde; bugün ise durum çok farklı. NBŞ için de durum bire bir aynı; 5-10 yıl içinde dünya genelinde yasaklanacak ve bu maddeyi kaçak üretenler büyük ihtimalle hapislerde çürüyecek! Gelin bu gerçeği bugünden görelim ve Türk halkını koruma adına “gerekli adımları ” atalım...
Sevgili Türk halkı, lütfen uyanın! 5 küresel “şekerimsi kartel”, Derviş eliyle Türkiye’nin o günkü durumundan da yola çıkarak istedikleri düzenlemeyi yaptırmışlar. Lütfen uyanın ve “doğal şeker tüketme hakkınızı ” alın bu kartellerin elinden!
DEVLET BAHÇELİ’YE ÖZEL NOT:
Sayın Bahçeli, dürüstlüğünüze sonuna kadar inanan bir vatandaş olarak sizden bir isteğim var: Şeker düzenlemesi 57. hükümetin küresel finans baronlarının tuzağına düştüğü bir dönemde Türkiye’ye dayatıldı. O dönemde çok zor durumdaydınız ve çaresizliğinizden yararlandılar. Şimdi bu “kartellere yol açan” olarak, bunu kaldırmada öncü olmak yine size düşer. Hükümetle görüşerek, birlik te Türk halkı adına bir adım atın ve lütfen bunun değişmesi için TBMM’de öncü olun. Siz olun, hükümet destek vermezse en azından biz “2001’i düzeltmek için adım attığınızı” görelim. Size Türk halkı
adına rica ediyorum; bu yolu siz açtınız, en azından bir şeyler yapın!
Habertürk
MISIR NİSASTASI VE ŞEKER GERCEĞİ (GDO)
Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretiminde ana hammadde mısırdır. Türkiye’nin yıllık mısır üretimi 2 milyon ton ve tüketimi ise 3 milyon ton civarındadır. Yani Türkiye mısır açığını kapatmak için her yıl 1-1.5 milyon ton mısır ithal etmek zorundadır. Bu ithalatın büyük bölümü de Arjantin ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gibi genetik yapısı değiştirilmiş (transgenik yani GDO lu) mısır üreten ülkelerden yapılmaktadır. AB ülkelerinde transgenik ürünler üzerinde hassasiyetle durulurken ülkemizde bu konu maalesef gündeme dahi gelmemektedir. Türkiye bu konuda da kobay ülke konumundadır.
Türkiye Fransa, Almanya ve ABD’ den sonra üretimde 4. sırayı aldığı şeker pancarından şeker üretmek yerine NBŞ kotasını artırmak suretiyle şeker pancarı üretim alanlarını daraltmakta, dolayısıyla da şeker pancarından şeker üretimini azaltmakta, hammaddesi bakımından dışarıya bağımlı olduğu NBŞ üretimine yönelerek ABD’nin mısır üreticilerini desteklemektedir.
NBŞ kotasının artırılmasında yerli üretim mısırın NBŞ üretiminde kullanılacağı ve bunun da yerli mısır üretiminde artışa neden olacağı söylemleriyle kamuoyu yanıltılmaktadır. Türkiye’ de üretilen mısırın, ekiminden ihracatına kadar her alanda desteklenen ve üretiminde de transgenik tohum kullanılması nedeniyle verimliliği çok yüksek olan ABD mısırıyla rekabet edebilmesi mümkün değildir.
Transgenik tohum kullanmak suretiyle diğer tohumlara göre iki kat daha fazla verim alabilen ABD dünya mısır üretiminin %38’ ini gerçekleştirmektedir. Türkiye’ deki Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) üretimi tamamıyla iç piyasaya yönelik olarak gerçekleşmektedir. Bu nedenle de kotanın artırılması durumunda ABD’ den ithal edilecek mısır Türkiye’ nin iç piyasasında tüketileceğinden ABD’nin mısır stoklarının eritilmesine yardım edecektir.
Gelişmiş toplumlarda NBŞ’lerin insan sağlığına olumlu ya da olumsuz etkileri şiddetle tartışılırken ülkemizde tıpkı zirai mücadele ilaçlarında ve genetik yapısı değiştirilmiş (transgenik) ürünlerde olduğu gibi gündeme dahi gelmemekte ve de getirilmemektedir.
Cargill, 1865 yılında Amerika’nın Iowa Eyaleti’nin Conover Kenti’nde kurulmuş, yaklaşık 140 yıllık geçmişi olan bir Amerikan şirketidir. Günümüzde 60’ ın üzerinde ülkede 90 bin çalışanıyla yıllık 60 milyar dolar cirosu olan bir şirkettir. Ülkemizdeki ana üretim konularından biri de nişasta bazlı şeker üretimidir.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın raporlarında 2005 yılı için NBŞ hedefi 430 bin ton olarak belirlenmesine karşın Cargill’ in kurulu kapasitesi tek başına bu hedefi geçmiş ve toplam kurulu kapasite de iki katının üzerine çıkmıştır. Şu anda NBŞ sektörünün kurulu kapasitesi 935 bin ton olup bu kapasitenin 440 bin tonluk kısmı Cargill’ e aittir.
Hedefler belliyken kapasiteyi bu hedeflerin kat kat üzerinde artırmanın amacı ne olabilir? Yanıt gayet basit! Türkiye %65’ lik Ortadoğu şeker pazarını elinde tutmakta. Cargill’ in kavgası da Ortadoğu’daki bu doğal şeker pazarını NBŞ pazarına dönüştürebilmek. Yoksa, kendi ülkesinde %2 olan NBŞ kotasını Türkiye’ de önce %10’ dan %15’ e çıkartmanın sonra da %50’ lere çıkartma mücadelesine girmenin ardındaki gerçek başka ne olabilir?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder