Plastikte Kalıcı tehlike
Biberonda da kullanılan plastikteki BPA kimyasalının vücutta uzun süre kaldığı ortaya çıktı
ABD'deki araştırma, birçok plastik üründe kullanılan tartışmalı bir kimyasalın, vücutta sanılandan daha uzun süre kalabileceğini gösterdi.
Rochester Üniversitesi'nde yapılan araştırmada, bin 469 yetişkinin idrarlarındaki BPA (bisfenol A) kimyasalının seviyeleri incelendi.
Gün boyunca perhiz yapan kişilerin idrarında dahi bu kimyasaldan önemli ölçüde bulunduğu, biberon dahil olmak üzere çok sayıda plastik üründe kullanılan kimyasalın, musluk suyu veya ev tozu gibi yiyecek harici kaynaklardan alınabileceği gözlendi. ABD'de Ulusal Sağlık Enstitüleri'nde görevli bilim adamları, BPA'nın prostat ve beyin gelişimi üzerinde zararlı etkilere yol açabileceği, cenin, bebek ve çocuklarda hareket değişikliğine neden olabileceği uyarısında bulunmuştu.
Bebekleriniz için satın alacağınız biberonların BPA içerip içermediğini kontrol edin.
BPA'YA AMERİKA'DAN YASAKLAMA
ABD'nin Kaliforniya eyaletinde içinde BPA (Bisphenol A) bulunan bebek biberonları ve su kapları yasaklandı. BPA 1950'lerde kullanılmaya başlanan bir kimyasal. Plastiği sertleştirmek için kullanılıyor.
Ancak zaman içinde yapılan araştırmalar BPA'nın diğer yüzünü gösterdi. BPA'lı ürünlerin diabet, meme ve prostat kanseri, kalp hastalıkları gibi sorunlarla bağlantılı olduğu düşünülüyor.
Kaliforniya'da Temmuz 2013'den itibaren üreticiler ürünlerinde bu tür toksik maddeler kullanamayacak. aliforniya'daki "Çevre Çalışma Grubu"nun çabaları sonucunda alınan bu karar çevrecileri de mutlu etti. Kaliforniya Çevre Çalışma Grubu'nun başkanı Renee Sharp, "BPA'nın bebek biberonlarında kullanılmaması kararı eyaletin çevre sağlığı konusunda aldığı en önemli kararlardan biri. Bebekler, kimyasallardan çok daha kolay etkileniyor. BPA'nın yarattığı etkiyi onların üzerinde azaltmak çok önemli. " dedi.
BPA son yıllarda önemli bir tartışma konusu haline geldi. Türkiye'de ise henüz bu konuda atılmış bir adım yok...
Pet şişelerden kurtulun!
Aşağıda okuyacağınız satırlar pek hoşunuza gitmeyebilir. Kendinizi kötü, hatta rahatsız hissedebilirsiniz. “İyi de, ne yapacağız” diyebilirsiniz. Çünkü ben de aynen sizin söylemeniz muhtemel bu cümleyi söyledim, aynen bu yazdıklarım gibi hissettim. Yine de sizleri sevdiğim için, bunları yazmak zorundayım.
Önceki gün, bir yakınımın ameliyatı için, Türkiye’nin önemli hastanelerinden birindeydim. Ameliyat sonrası, alanında Türkiye’nin değil, dünyanın en iyilerinden biri ve çok da eski dostum olan doktorumuz geldi. Ameliyatla ilgili bilgi vermek üzere. Konuşurken, önümdeki masada duran “pet” şişeyi alıp açtım ve bardağıma su doldurmaya başladım. Profesör doktor uzandı. Elimden pet şişeyi aldı. Suyu doldurduğum bardağı aldı. Görevliyi çağırdı. Pet şişeyi çöpe atmasını, bardağı da lavaboya boşaltmasını söyledi. “Benim dolabımdan cam şişede bir su getirin” dedi.
“Ne oldu hocam, sular zehirli de bizim haberimiz mi yok” dedim şaşkınlıkla. “Keşke zehirli olsa. Panzehiri olur, ilacı olur. Bunlar zehirden beter” dedi ve anlattı. “Son yıllarda kanser olaylarında büyük patlama yaşanıyor. Çok ileri yaşlarda ortaya çıkması gereken bazı kanser türleri, çok erken yaşlarda görünür oldu. Yaşlılarda görülecek lenfomalar, gencecik insanlarda peydahlanıyor. Kemik kanserleri, kemik iliği tümörleri sık sık karşımıza çıkıyor.” “Biliyoruz hocam. Çevre koşulları, hormonlu gıdalar. Her şey kanserojen” dedim. “Evet” dedi. “Bu pet şişeler hepsinden daha kanserojen.” “Bütün dünya kullanıyor” dedim. “Medeni ülkeler giderek daha az kullanıyor” dedi. “Bu pet şişelerdeki sular 2 haftadan uzun süre şişede kaldığı zaman, şişenin içindeki zararlı maddeleri çözüyor ve suya karışmasına neden oluyor. Bunlar hücre yapılarına çok ağır zararlar veriyorlar. Her gün yavaş yavaş bozuyorlar.
Eğer iki haftalıktan daha yeniyse bunun içindeki su, iç. Ama iki haftalıktan daha eski ise içme.” Hemen önümdeki açılmamış pet şişeyi aldım. 2 aylıktı ve son kullanma tarihi olarak 10 ay sonrayı gösteriyordu. “Bu şişeler kısa süreli saklama için uygun. Ama uzun süreli saklamalarda çok zararlı.” “Peki ne yapacağız?” dedim. “Cam şişe kullanacağız. Cam şişede su alacağız. Her türlü gıdayı cam şişe içinde talep edeceğiz.
Hem çevreye daha az zararlı, hem de sağlığımıza.” “Maliyeti yüksek ama” dedim. “Kanserin tedavi maliyeti daha mı düşük? Aksine çok daha yüksek. Bütün hayatın boyunca cam şişe kullansan, bir kanser tedavisinin onda biri maliyeti bulmaz. Artık kanserleri büyük ölçüde tedavi edebiliyoruz ama yüksek maliyetli oluyor. Hastayı da harap ediyor.” “Hadi küçük şişeleri cam şişede hallettik, ya damacanaları ne yapacağız.
Onlar da pet benzeri bir madde değil mi?” Profesör doktor daha da kötü konuştu. “Oradaki sorun daha büyük. O damacanalar birden fazla kez kullanılıyor. Ve onları temizlemek için, deterjanla yıkanıyor genelde. İçinde kalan deterjanı temizlemek için en az üç damacana su kullanmak gerek. Sen o damacanaların üç damacana suyla yıkandığını düşünüyor musun?” diye sordu. “Düşünmüyorum” dedim. “Demek ki damacanadaki suyla birlikte deterjan da içiyoruz” dedi. Çocukluğumu hatırladım. İstanbul’da hasıra sarılmış cam damacanalar içinde Beykoz’dan gelme sular satılırdı. “Eskiden vardı cam damacanalar” dedim.
“Talep edelim yine olur. Cama dönmekten başka çare yok. Yoksa her gün kendimizi bile bile öldürüyoruz. Sigara içme kanser olursun kampanyaları yapılıyor. Bunların yanında sigara masum kalır” dedi. İçim karardı doğrusu. Ama artık eve pet şişe sokmama kararı aldım. Bu kararı da sizinle paylaşmam gerektiğini düşündüm. Hepimizin çocukları için.
Ahmet Rasim Küçükusta'nın Fatih Altaylı'nın köşe yazısına cevaben yazdığı yazı;
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta / Habertürk
Pet şişeler neden zararlı, gerçekten kanser yapıyor mu?
Fatih Altaylı’ nın bugünkü “Pet şişelerden uzak durun” başlıklı ve çok önemli bir sağlık sorununu gündeme taşıyan yazısını dikkatle okudum.
Bu yazıdan herkesin alması gereken pek çok dersler var.
Pet şişeler ve damacanalar neden zararlı?
Sert plastik ürünleri zararlı kılan şişenin plastiğindeki “bisfenol A” veya kısaca “BPA” dediğimiz maddedir.
Her gün kullandığımız sayısız üründe bulunan BPA'nın tehlikesi daha çok bardak, şişe, saklama kabı gibi yiyecek ve içeceklerin muhafazasında kullanılan sert plastik kaplardan kaynaklanıyor. Bunlar içinde en önemlisi de BPA ihtiva eden biberonlardır.
Sayısız araştırma, bebek ve çocuk sağlığının BPA yüzünden ciddi tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ortaya koyuyor. Çünkü BPA ihtiva eden plastik biberon, şişe ve yiyecek kaplarına sıcak bir sıvı veya yiyecek konduğunda BPA kaptaki sıvıya geçiyor.
BPA, ayrıca su depolarının iç yüzeyleri, döşemeler, cilalar, elektronik ürünlerin basılı çevrim kartları, tenis raketleri ve sörf tahtası gibi çok tabakalı malzemelerde yapıştırıcılarda da bulunur.
Termal kâğıtların kaplanması, PVC plastiklerin üretimi ve fren sıvılarında olduğu gibi bir katkı maddesi olarak da kullanılır.
Kompozit diş dolguları ve protezleri de çeşitli BPA bileşiklerinden üretilir.
Mobil telefonlar, su ısıtıcıları, kahve makineler, bilgisayarlar, CD ve DVD’ ler, biberonlar, yiyecek-içecek kutuları, bardakları, şişeleri ve saklama kapları, motosiklet kaskları, diyaliz ekipmanı gibi tıbbi malzemelerde de bulunabilir.
İnsan sağlığına etkileri
BPA'nın insan sağlığı üzerine olumsuz etkileri olduğunu gösteren yüzlerce araştırma var ve bunların sayıları her geçen gün artıyor.
BPA hormon sistemini bozan bir maddedir. BPA'nın kadın seks hormonlarının etkilerini artırdığı; erkek seks ve tiroit hormonlarının etkilerini ise azalttıkları gösterilmiştir. BPA işleyen fabrikalarda çalışan erkeklerde sertleşme, erken boşalma ve cinsel isteksizlik problemleri olduğu belirlenmiştir.
BPA' nın öğrenme ve davranış üzerine de olumsuz etkileri olduğu, saldırganlığı artırdığı ve öğrenmeyi güçleştirdiği de bilinmektedir.
Farelerde yapılan araştırmalar prostat büyümesi, sperm konsantrasyonunda azalma ve erken ergenliğe yol açtığını da göstermiştir.
BPA, eşcinsellik, obezite, diyabet, astım, kalp-damar hastalıkları ve karaciğer hasarı ile de ilişkilendirilmekte, kadınlarda meme, erkeklerde prostat kanseri riskini artırdığı da ileri sürülmektedir. En önemlisi de genler üzerine olan etkileri ve olumsuzluklarının sonraki nesilde daha belirgin ortaya çıkması ihtimalidir.
Bu konuda çok yazdım
Bu maddenin ülkemizde de başta biberonlar olmak üzere tüm yiyecek ve içecek saklama kaplarında acilen yasaklanması gerektiğini bildiren pek çok yazı yazdım.
İlgili Bakanlıklardan cevap alamayınca da duruma el atması için Başbakanımıza hitaben Zaman gazetesindeki köşemde “Çevreci değilim, insan sağlığını düşünüyorum” başlıklı bir yazı kaleme alarak “Gelin şu BPA’ nın hiç değilse yiyecek kapları ve biberonlarda yasaklanması için siz öncü olun.” diye ricada da bulunmuştum.
Nihayet haziran ayında BPA’ nın biberonlarda kullanımına ülkemizde de yasak getirildi ama pek çok yiyecek ve içecek kabında hâlâ BPA var.
Cerrahların teorik bilgileri genelde çok azdır
Fatih Bey’ in yazısının bir başka çok önemli tarafı daha var:
Cerrahların özellikle de ünlü cerrahların teorik bilgilerinin çok az olduğunu çoğu kimse bilmez. Herkes onları “allame-i cihan” sanır; oysa bunların tüm bildiklerini toplasanız tek ortalı bir defteri doldurmaz bile.
Fatih Bey’ in dostu olan çok ünlü cerrah da işte nerden duyduysa pet şişelerin bir takım hastalıklara yol açtığını duymuş! O cerraha “Pet şişelerin hangi mekanizma ile hangi hastalıklara, hangi kanserlere yol açtığını” sorsanız inanın ki cevap veremez; kem küm eder durur. Çünkü bilmez.
Ünlü cerrahlara “pet şişeyi ve bardağı çöpe attırmak” gibi havalı davranışlar yakışır.
Tüm bunları ünlü cerrahlara hakaret amacıyla yazdığımı sanmayın. Tam tersine bu onlara bir “övgü” dür; zira “bir cerrahın teorik bilgisi arttıkça el becerisi azalır”.
Mesela, kapısında yüzlerce hastanın sıra beklediği ünlü kalp cerrahları Aspirin’ in, ortopedistler Majezik’ in ne etken maddesinin ne olduğunu bilir, ne de ilacın metabolizması ve ilaç etkileşimleri konusunda en ufak bir bilgiye sahiptir.
Dünyanın en iyi cerrahları “havalı ama çok az şey bilen” kişilerdir; ameliyatlık bir durumunuz olursa bu bilgiyi mutlaka hatırlayın.
Pet Şişelerdeki 3 ve 7’ye Dikkat!
Son günlerde ön plana çıkan pet şişeler, insan sağlığı açısından büyük tehlike teşkil ediyor. Peki günlük hayatta fazlasıyla kullandığımız pet şişelerde nelere dikkat etmemiz gerekiyor?
Aslında tartışma yeni değil. Yıllardır, “Bisfenol A” (BPA) içeren maddelerin kansere yol açtığı iddia edilir. Ancak bazı konularda halk sağlığını korumaya yönelik çabalarda bulunulurken, sık karşılaşılan bilgi kirliliğinin önüne geçmek için bilimsellikten sapmamak ve doğrunun peşinde koşmak çok önemli. Halk sağlığını yakından ilgilendiren konularla ilgili olarak “Pet şişeler kanser yapar mı? Damacanalar ne gibi riskler barındırır?” gibi sorular yönelttiğimiz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler, dikkatimizi öncelikle başka bir konuya çekti ve bilimsel temelli bilgiler verdi.
CAM GÖRÜNÜME DİKKAT! Prof. Dr. Güler’e göre öncelikle her plastiğin pet olmayıp, bazılarının “polikarbon” olduğunun bilinmesi gerekiyor. Polikarbon da bir tür plastik olduğu için hepsinin kendine özgü salınımları oluyor. Gelişmiş ülkelerin tümünde plastiğin türünü gösteren uyarılar bulunmasına karşın, ülkemizde bazı firmalar buna uyarken, bazılarının konuyu görmezden gelmesi dikkat çekiyor. Üzerinde büyük tartışmaların yaşandığı, “Bisfenol A” ise pet şişelerde değil polikarbon şişe ve kaplarda bulunuyor ve her ikisi de birbirlerine benzeştiği için çoğu kez gözle ayırmak mümkün olmuyor. Ayrımlarının yapılması ancak ürünlerin altındaki rakama dikkat edilmesiyle gerçekleşiyor. Bu kapların altında, “oklardan yapılmış üçgenler”in ortasında bulunan rakamlar, plastik türlerini belirliyor. Polikarbonlar, kendine özgü bir grubu olmadığı için 7 numara ile gösterilen, “Ve diğerleri” grubu içinde sayılıyor. Bisfenol A, özellikle 7 ve 3 yazan ürünlerde bulunuyor. Cama benzeyen plastik biberon, bardak, tabak, çatal, bıçak ve karıştırıcı gibi birçok üründe de Bisfenol A olduğu belirtiliyor.
BİSFENOL A NEDİR? Bisfenol A, işlevsel iki fenol grubu bulunduran organik bir bileşik olarak tanımlanıyor. Genellikle polikarbon gibi bazı plastiklerin ve sıcak etkisiyle biçimlendikten sonra sertleşebilen plastik hammaddelerin yapımında kullanılıyor. Bisfenol A’nın dünyada en çok üretilen kimyasallardan biri olduğu (her yıl 2.7 milyar kg üretiliyor) ve atmosfere yıllık 100 ton salınım yaptığı belirtiliyor. Ayrıca Tip 3 (PVC) plastikleştirici maddelerde antioksidan olarak kullanılmasının yanında, esnek PVC’lerde bulunmasına karşın, PVC borularda bulunmuyor. Bunun dışında Bisfenol A’nın tutuşma önleyici ya da geciktirici, “Tetrabromobisfenol” ün de öncü maddesi olduğuna dikkat çekiliyor.
Bisfenol A’dan korunmak için ne yapılmalı?
* Cam biberon tercih edilmeli, polikarbon biberonlar kullanılmamalı.
* Sıcak ya da kaynar süt ile su ve mamalar plastik şişelere konulmamalı.
* Plastik kaplar mikrodalga fırında ısıtılmamalı.
* İçi plastik kaplı metal kaplarda bulunan mamalar kullanılmamalı.
* Yiyecekler polikarbonat kaplarda ısıtılmamalı, bunlara sıcak yiyecekler konulmamalı. * Polikarbonat kapkacak kullanılmamalı.
* Bisfenol A salan türden plastik malzeme ile kaplı metal ve diğer kutularda satılan yiyeceklerden kaçınılmalı.
*Tüm plastik malzemelerde türünü gösteren işaret bulunmalı.
Metal içecek kutularında da risk var
KAYNAK
BPA konusunda merak ettiklerinizin tümünü burada bulabilirsiniz:
http://www.ahmetrasimkucukusta.com/?s=B%C4%B0SFENOL+A
www.xprodoksit.com/
http://www.iyibilgi.com/
http://www.aktifhaber.com/