23 Ekim 2010 Cumartesi

GÜL YETİŞTİRİCİLİĞİ GÜLLER


GÜL YETİŞTİRİCİLİĞİ GÜLLER


A- Gerekli Faktörler
A.1- Toprak İstekleri: Güller oldukça taze, killi-tınlı ve organik maddece zengin toprak ları tercih ederler. Bu topraklar, nemli olduklarında ayağa yapışan, fakat oldukça çabuk kuruyan, fazla kuru ve nemli olmadıkları zamanlarda kolaylıkla işlenebilen topraklardır. Fakat genel olarak güller, hemen hemen tüm bahçe topraklarında yetişebilirler. Ancak, sadece killi, kumlu yada çok kalkerli gibi ekstrem şartlara sahip topraklarda yetişemez ler.

Toprak analiz sonuçlarına göre gülün istekleri şöyledir.
pH...................6-6,5
Tuz .................% 0,2-0,3
N ....................20-30 mg/100 gr. kuru toprak
P2O5 ..............50-80 mg/100 gr. kuru topra

K2O ................80-150 mg/100gr. kuru toprak
MgO ...............15-25 mg/100 gr. kuru toprak
Mn ..................150-200 ppm 100gr.kuru toprak


A.2- Toprak Hazırlığı ve Gübreleme : Güllerin kolay ve çabuk köklenebilmeleri, gelişip süratle büyü-yebilmeleri için toprağın çok iyi hazırlanması gerekir. Hiç üretim yapılmamış, yeni topraklar söz konusu oldu-ğunda derin işleme yapılması gereklidir. Kumun hakim olduğu hafif topraklarda, ağır gübreler (Kompoze güb-reler, tercihen sığır gübresi ) en iyi sonucu verir. Ağır topraklarda (kilin hakim olduğu) samanla karışık at güb-resi uygundur. Killi-Kalkerli topraklarda, herdemyeşil bitki artıkları, turba ve hayvan artıklarından yararlana-biliriz. Toprak şartlarına göre 200 ppm nitrojen ve 150 ppm potasyum içeren likit gübreler, gerek duyulduğunda demir ve magnezyum ilavesiyle kullanılabilir.



A.3- Işık : Güller havadar güneşli yerlerden hoşlanırlar. Açıkta, sera dışında yapılan yetiştiricilikte, gü-neyde duvar diplerinde bulunan yataklar güller için hiç uygun değildir; çünkü aşırı sıcak ve yakıcı olur. Eğer gül-leri bu gibi yerlerde yetiştirme zorunluluğu varsa,kuvvetli güneş ışınlarından en çok etkilenen kırmızı renkte var-yeteler seçilmelidir. Tırmanıcı, yayılıcı güller bu koşullar için idealdir. Bunun dışında beyaz ve pembe renkli varyeteler seçilebilir.

Işık, seralarda yetiştirilen bitkilerin gelişmesini en çok etkileyen faktörlerden biridir. Işık intensitesi yazın en fazla olduğundan yazın gül kesimi daha fazla olur. Gün uzunluğunun güllerin büyüme ve çiçeklenmeleri üzerinde bir etkisi yoktur. Yapılan araştırmalarda yüksek intensiteli ( 100 W ) floresan lambalarla yapılan ek ışıklandırmanın gül üretimini % 50-200 arasında artırdığı görülmüştür. Özellikle kısa saplı çeşitlerde ürün artışı yüksek olmaktadır ( Uzun, 1985 ).
A.4- Sıcaklık : Bir çok gül çeşidi için 16 C gece sıcaklığı uygundur. Güneşli günlerde seradaki sıcaklık bundan 5-7 C yüksek olabilir. Daha yüksek sıcaklıklarda güllerde gelişme süresi kısalmakta, verim artmakta, ancak kalite düşmektedir (Çiçek sapı küçülür, sap kısalır ). Yeni dikilmiş güllerde başlangıçta sıcaklık kontrolü çok önemlidir. Güllerde kritik dönem olarak bilinen, tomurcuğun bezelye büyüklüğünü alıncaya kadar geçmesi gerekli sürede, sıcaklık 21 C civarında tutulmalı, bundan sonra 16 C ye düşürülmelidir. Bu şekilde daha kısa sürede çiçek elde edilir ( Larson,1980 ).

A.5- Nem : Sera içi sıcaklığa bağlı olarak oransal nem, güllerin gelişmesi için uygun düzeyde tutulmadır. Örneğin 24 C de % 60 bağıl nem uygundur. Fazla nem, sera içi hastalıklarını artırdığı gibi, nem noksanlığı da gelişmeyi olumsuz yönde etkileyebilir. Bitkide su kaybı artar, gelişme durur ve sürgünler kısalır.

Geceleri sera içi neminin düşük olması ( % 40-60 )istenir. Bunu sağlamak için ısıtma veya iyi havalan-dırma sistemi gerekir. Elverişli nem koşullarında saplar daha uzun, çiçek ve yapraklar daha büyük olmakta, dolayısıyla kalite artmaktadır. Sık sık yapılan yağmurlama sulama (sisteme) külleme ve kara leke hastalığının yayılmasında etkili olacağından sakıncalıdır.

A.6- Karbondioksit (CO2) : Sera güllerinde fotosentez için su ile birlikte kullanılan önemli bir madde- dir. Fotosentez sonucu bitkide büyüme ve gelişme artar. Havadaki normal CO2 gazı yaklaşık 300 ppm dir. Sera- larda CO2 miktarı arttırılırsa fotosentez de artacağından güllerin sapı uzar. Goncalar daha iri olur, dolayısıyla kalite artar. Seralarda CO2 ihtiyacı havalandırmanın yanı sıra, sera içinde alkol, propan yakılması ile de sağ-lanabilir.
A.7- Havalandırma : Seraların sıcaklığına ve nem oranına bağlı olarak gerektiğinde havalandırma yapılmalıdır. Havalandırma, sera sıcaklığı 21 C nin üzerine çıktığı zaman yapılmalıdır. Havalandırma ile sera sıcaklığı ve sera nemi kontrol altına alınır. Ayrıca bitkiler için gerekli olan CO2 ve O2 de sağlanmış olur.

A.8- Sulama : Güllerde dikimden itibaren yeterli sulamaya özen gösterilmelidir. Sulama zamanı ve miktarı çevre koşullarına, toprak yapısına, bitkinin gelişme durumuna bağlı olmakla birlikte, sürgün verme döneminde ve yaz aylarında gül, daha fazla suya ihtiyaç duyar. Budama sonrası, çiçek kesim dönemi ve kış aylarındaki su ihtiyacı ise daha azdır.

Bir dekar seranın yıllık su ihtiyacı 2000-2500 ton arasında hesaplanabilir.

B. Güllerin Dikimi ve Budanması

B.1- Dikim : Güllerin dikiminde en uygun periyodik Kasım ve Mart ayları arasındadır. Fakat gerçekte 15 Ekimden itibaren Nisan sonuna kadar dikilebilirler. Kışın dikim, toprak şartlarının elverişsizliği nedeniyle uygun değildir. Dikim, geç Nisanda yapılmışsa özellikle sulamaya büyük özen göstermek gerekir. Söz edilen dikim zamanları çıplak köklü güller için geçerlidir. Şimdi yetiştiriciler, her mevsim hatta yazın bile dikilebilme olanağı olan olan tüplü güller yetiştirmektedir.

Gerek bahçecilikte, gerekse seralarda kesme çiçek olarak yetiştirilen güllerin dikimi çok önemlidir. Dikim

İçin, yukarıda anlatıldığı şekilde hazırlanan toprak sahada derinliği 60 cm, çapı 40 cm olan çukurlar açılır. Çukur dibine, üstten alınan toprak gübreyle karıştırıldıktan sonra konur. Bundan sonra sıra, güllerin dikime hazır hale getirilmesine gelir. Buna pratikte “kök tuvaleti “ (dikim budaması) denir. Amacı, sökümde zedelenen, kuruyan kök uçlarını budamaktır. Ölü kök uçları kahve rengi olup, bahçe makasıyla kesilerek sarı veya beyaz sarı rengin ortaya çıkması sağlanır. Toprak içinde, köklerin kesilen kısımlarının etrafında oluşan yara dokusunun çevresin- den çıkan çok sayıda kökçükler gülün toprağa sıkıca tutulmasını sağlarlar. Bu tutunma,eğer gülün kökleri dikim-den önce killi toprak, taze gübre ve sudan yapılmış bulamaca batırılırsa daha da kolaylaşır. Köklerde yapılan bu budamaya paralel olarak dal uçları da budanmalıdır. Bu yöntem, bütün geç dikimler için özellikle önerilir. Dikim budaması yapılan güller, önceden açılmış olan çukurlara, kökler kıvrılmayacak, doğal durumunu koruyacak ve aşı noktası hafif olarak toprak içinde kalacak şekilde yerleştirilirler.

Fazla uzun kökler de budama sırasında uçlarından kesilerek kısaltılabilirler. Gübreyle karıştırılarak yavaş yavaş köklerin arasına konulur ve çukur tamamen doldurulduktan sonra etrafına sulama çanağı yapılarak bolca sulanır.

B.2- Güllerde Budama : Güllerde Budamanın dört ana nedeni vardır.

1- Gençleştirme

2-Verimi Arttırma

3- Kaliteyi Arttırma

4- Form Verme

Güller her yıl ne kadar iyi bakılırsa bakılsın, zamanla karşılaştığı, dalların kısalıp gelişmediği, kurumuş bir hal aldığı görülür. Bu durumda, güllerin keskin aletle aşı noktasının üstünden kesilmesi hem gençleştirmeye hem de verimli ve kaliteli çiçek elde edilmesine yardımcı olur. Gençleştirmenin söz konusu olmadığı, verimin de iyi olduğu güllerde yapılan budama form içindir. İyi bir form için “V” şeklindeki budama gerekir. Güllerde budama zamanı kış sonu veya ilkbahar başıdır.

Gül fidanlarında budama üç şekilde yapılır.

1-) Uzun Budama (yumuşak budama ) : Dalların dipten itibaren 510 göz bırakılacak şekilde kesilme-siyle gerçekleşir. Bu tip budama çok kuvvetli, sağlıklı gelişen güllerde, melez çay güllerinde, sarılıcı güllerde uygulanır.

2-) Kısa Budama (Sert Budama ) : Dallar dipten itibaren 2-4 göz üzerinden budanır. Bu tip budama genç sürgünlerin kuvvetli ve dayanıklı olmasını, çiçek dallarının da daha uzun ve kuvvetli olmasını sağlar. Zayıf, güçsüz, verimli olmayan güllerin çoğu bu şekilde budanır.

3-) Karışık Budama : Gül fidanlarındaki dalların kuvvet, kalınlık, uzunluk, yaş, verim gibi faktörler göz-önünde bulundurulmak suretiyle yerini göre uzun, yerine göre kısa budanmasıdır. Cinsleri ne olursa olsun pratik-te gülleri şu şekilde budanmalıdır.

1. yıl 2 göz üzerinden

2. yıl 3-4 göz üzerinden

3. yıl 5-6 göz üzerinden

4. yıl 2-3 göz üzerinden

Bu şekilde yapılan budamayla güllerin hem şekillerini korumuş olur, hem de ömürlerini uzatmış oluruz. Budanan fidanlar derhal sulanmalı, sulamayla birlikte sulandırılmış gübre verilmelidir. Budamanın sabah veya akşam üstü serinliğinde sonbahar-ilkbahar arasında yapılması uygundur.

B.3- Güllerde Uç Alma Teknikleri
Koltuk Filizleri ve Tomurcuk Alam : Güller genel olarak, dipten itibaren 1 veya 2 kalın dal ve çok sayıda ince dal meydana getirirler. Kaliteli gül yetiştiriciliğinde, bitkilerin dipten itibaren birkaç kalın dal meydana getirmesi istenir, bu da “ uç alma tekniği “ ile sağlanabilir. Yeni dikilen güller, gelişmeye başladıktan sonra sürgün gelişimi dikkatle gözlenmeli, sürgünler 2.5-3.0 cm olunca ikinci veya üçüncü beş yaprakçıklı yaprağın hemen üzerinden sürgün ucu kopartılmak suretiyle “ Erken Uç Alma “ tekniği uygulanmalıdır. Bu yöntemle, meydana gelen sürgünlerin daha kalın çaplı olması, bitki üzerinde küçük çaplı sürgün kalmaması ve sürgünler üzerindeki yaprakların da en büyük ölçülerine kadar gelişmesi sağlanmış olur.
Doğal olarak gelişen kuvvetli, orta kalınlıktaki gül sürgünleri çiçek tomurcukları görülene dek gelişmele-rine izin verilir, daha sonra üstteki ilk beş yaprakçıklı yaprağın altından kesilirler. Bu şekilde “Yumuşak Uç Alma” tekniği uygulanan güllerin daha uzun saplı olması sağlanmış olur.
Güllerde birde “Sert Uç Alma” vardır ki: Bu da uzun saplı, kaliteli gül elde edilmesi için uygulanır. Sür-günler alttaki iki adet beş yaprakçıklı yaprağın üzerinden kopartılır.
Filiz alma, güllerde çiçek sapı ve buna bağlı olarak ta çiçek tomurcuğu sayısını kontrol altında tutmak amacıyla yapılır. Çünkü uç alma ile ikinci ve üçüncü derecedeki gözlerin sürgün yapmaları teşvik edilmiş olur. Bunlardan en üst noktadaki bırakılırken, diğerleri alınarak kontrol yapılır.
Güllerde ayrıca çiçek sapı üzerindeki tepe tomurcuğundan başka, çeşit özelliğine göre 2-4 arasında değişen sayıda ikinci derecede çiçek tomurcukları da vardır. Bunlar nohut iriliğine gelince elle kopartılarak alınmalıdır. Bu şekilde tepe tomurcuğunun gelişimi engellenmemiş olur.

5. GÜLLERDE ÜRÜN PROGRAMLAMA :

Güller, genel olarak dikimden itibaren kesime kadar üç aylık bir zamana ihtiyaç duyarlar. Verimi Pazar koşullarına göre ayarlayabilmek ve belirli periyotlarda münavebeli olarak çiçek elde edebilmek amacıyla bir ürün programlaması yapmak önemlidir. Bunun için de dikim zamanıyla birlikte uç alma zamanı ayarlanmalıdır. Uç almadan itibaren gülün kesimine kadar geçen süre uç alma şekline, zamanına ve varyetelere göre değişiklik gösterir.

Genel olarak geç ilkbaharda veya yazın bu süre 5-6 hafta iken, kışın 8 haftaya çıkar. Bunun dışında, “yu-muşak uç alma “ uygulananlar “sert uç alma” uygulananlara göre 3-7 gün gibi daha fazla bir sürede kesime gelirler. BU arada seradaki sıcaklık değişmeleri de dikkate alınmalıdır. Diğer taraftan gülün sap uzunluğu da kesim zamanını etkileyen bir faktördür. Uzun saplı güller, olgunlaşmaları için daha fazla zamana ihtiyaç gösterirler. Ayrıca gece sıcaklığını (bir gecede en fazla 1 C olmak kaydıyla) 4-5 C düşürmek veya yükseltmekle çiçeklenme gecikebilir veya hızlandırılabilir.

6-Çiçek Kesimi : Bir gül sürgünü incelendiğinde, sürgünün orta kısmında 2-5 adet beş yaprakçıklı yaprak bunların hemen altında ve üstünde bir çok üç yaprakçıklı yaprak ve dar yaprakçıklar bulunmaktadır. Gül tomur-cuğunun hemen altında bulunan, sırasıyla; dar, uzun yaprakçık, üç yaprakçıklı yaprak ve ilk beş yaprakçıklı yap-rakların dibindeki tomurcuklar sivridir. Bunların altındaki yaprakların dibindekiler ise yuvarlaktır. Sürgünün en altındaki dar yaprakçıkların dibindeki gözler ise daha düzdür.

Gül sürgünü üzerindeki tomurcukların durumunu bilmemizin, çiçek kesiminde büyük önemi vardır. Eğer bu tomurcuklar çiçeklenmeye bırakılırsa, sivri olanlar kısa saplı güller, dolayısıyla kalitesiz güller meydana geti-recektir. Bu bakımdan çiçek sapının, üstteki ilk beş yaprakçıklı yaprağın altındaki noktadan kesilmesi gerekir (yumuşak uç alma noktası ). Bu işlem, alttaki yuvarlak tomurcukların ileride uzun saplı, kaliteli gül meydana ge-tirmelerine yardımcı olur.

Çiçek kesim zamanı üzerinde, farklı tür ve varyeteler de rol oynar. Sarı varyeteler pembe veya kırmızı varyetelere göre daha kapalı halde iken kesilirken, kırmızı veya pembe varyeteler ise dış petaller açılmaya baş-larken kesilmelidir.

7-Depolama : Kesilen güller hemen ılık suya konarak 4-5 C hava sıcaklığındaki depolarda saklanmalıdır. Gülleri daha uzun süre (2 hafta) saklamak gerekiyorsa –1 C ile 1 C arasında bırakmak gerekir. Ancak güller su içine konmayıp nem ve hava geçirmez kaplarda saklanmalıdır. Depolamadan sonra sapların ucu biraz kesilerek 27 C-30 C deki sıcak suya batırılmalıdır. Bu arada ortam sıcaklığının 4-5 C olması önerilmektedir.

8-Gül Sorunları, Hastalık ve Zararlıları

Gül yetiştiriçiliğinde karşımıza çıkan en büyük sorunlar “Kör Sürgün” ve “Bozuk Baş” oluşumudur.

1.Kör Sürgün : Güllerin generatif gelişmeye başlaması gerekirken, vejetatif devrede kalarak yaprak açmaya devam etmesi, böylelikle sapın ucunda çiçek meydana gelmemesi olayıdır. Yüksek ışık intensitesi ve yüksek sıcaklık ile kör sürgün arasında ters bir orantı vardır. Işık intensitesi ve sıcaklık arttıkça kör sürgün oranı azalmakta (% 14-15),tersi durumunda %40’a yükselmektedir.

Bununla beraber 21 C nin üzerindeki sıcaklıklarda kör sürgün oranı tekrar artış göstermektedir. Ayrıca, gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkının yüksek olması da kör sürgün oranını arttırır.

Budama şekli de kör sürgün oranına etki eden önemli bir faktördür. Kuvvetli budama zayıf budamaya göre kör sürgün oranını artmasına nedendir.
2.Bozuk Baş : Gül tomurcuklarının ortasındaki petallerin tam olarak gelişemeyerek yassı ve ondüleli bir şekil almasıyla ortaya çıkar. Bozuk baş oranı da kör sürgünde olduğu gibi düşük sıcaklık, zayıf ışık intensitesi ve kuvvetli budama ile artış göstermektedir.
Güllerde en çok görülen Külleme, Pas, Mildiyö, Yaprak ve Sap Lekesi, Siyah Leke, Kök Çürüklüğü gibi hastalıklar ve Gül Pseuronu, Afidler, Gül Filiz Arısı, Gül Kabuklu Biti vb. zararlılara karşı kültürel ve kimyasal savaş yapılmalıdır. Bunun için; genel olarak işletmelerde temizliğe çok dikkat edilmeli, toprak ve sera dezenfek-te edilmeli serada havalandırma sağlanmalı, fazla nemden daima kaçınılmalı,fazla azotlu gübre kullanılmamalı, gece-gündüz sıcaklık farkının çok olmamasına dikkat edilmelidir. Kimyasal savaş olarak özellikle Mildiyö ve Küllemeye karşı sık sık kükürtlü preparatlar ve organik fungusitlerle ilaçlama yapılmalıdır.

Kaynak : Hasat Yayıncılık (Çiçek Yetiştiriciliği)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...