Son yıllarda kanser biyolojisinin daha iyi anlaşılması ile yeni karmaşık biyolojik ilaçlar ve tedavi şemalarının kullanılması, kanser aşılarının geliştirilmesi ve uygulanması gibi umut verici gelişmeler yaşanmaktadır. Fakat bu tedaviler, halen hastaların büyük çoğunluğu için henüz kullanılabilir olmaktan uzaktır. Ayrıca yeni tedavi uygulamalarının oldukça yüksek maliyeti hem resmi kurumları hem de bireyleri sıkıntıya sokmaktadır. Yeni ilaçların ruhsatlı olarak kullanıma girmesi veya maliyetlerinin ulaşılabilir olmasına kadar hastaların beklemesi veya bu tedavilerin uygulandığı klinik çalışma protokollerine girmeleri gerekmektedir.
Yukarıda bahsettiğimiz sorunlar, bilim dünyasını kanser tedavisinin etkinliğini arttırmada daha ucuz ve kolay ulaşılabilir beslenme programı stratejilerinin geliştirilmesine ve bazı ilaçların yardımcı olarak kullanılması arayışlarına itmiştir. Son yıllarda bu konu yoğun olarak araştırılmaktadır. Kanserli hastalarda uygun destek tedavi programlarının uygulanması kanserin beslenmesini sağlayan yeni damar oluşumunun bozulmasının yanı sıra metastatik süreç, bağışıklık yanıtının arttırılması, kaşeksinin ve tromboembolinin engellenmesi, kansere bağlı kemik erimesinin azaltılması ve kaliteli mikrobesinsel durumun idamesinin sağlanması gibi konularda da yararı olabilir. Ayrıca kemoterapinin etkinliği arttırılabilir ve yan etkisi azaltılabilir. Günümüzde kanser tedavisi sadece tıbbi tedavilerden ibaret olmayıp hastanın bir insan olarak merkeze alındığı, tıbbi tedavinin yanı sıra psikososyal destek, beslenme programının düzenlenmesi, egzersiz ile bilimsel olarak yararı gösterilmiş tamamlayıcı tıp uygulamalarından yararlanma gibi ek programları da içermektedir. Aşağıda kanser ile mücadelede yararlı olabileceği düşünülen bazı öneriler sıralanmaktadır.
Yeni damar oluşumu, kanserin beslenmesi ve büyümesi için gereklidir. Yapılan çalışmalarda kanserin beslenmesini sağlayan anjiyojenezisin engellenmesinde bazı besinsel faktörlerin yararlı olabileceği ve birbirlerinin etkinliklerini arttırabileceğini düşündürmektedir. Çalışmalarda etkinliği gösterilmiş olan besin faktörlerini şöyle sıralayabiliriz; balık yağı, diindolmetan, yeşil çay polifenolleri, selenyum, glisin ve silimarin.
Metastaz, kanserin başka bir organa sıçramasıdır. Günümüzde tedavinin temel amaçlarından birisi de metastazın engellenmesidir. Yapılan çalışmalarda aspirin ile sitrus pektin, yeşil çay polifenolleri, TTM ve silimarin gibi besin faktörlerinin yararı olabileceğini düşündüren önemli sonuçlar elde edilmiştir.
Bağışıklık sistemi kanserde önemli bir rol oynamaktadır. Kanser hücrelerinin bağışıklık sisteminden kaçabildiği ve bu nedenle ilk andan itibaren canlılığını koruyabildiği iyi bilinmektedir. Günümüzde kansere karşı spesifik bağışıklık sistemi yanıtının geliştirilmesi çabaları devam etmekte, başarılı sonuçlar alınmaktadır. Fakat bu yöntem hastaların büyük çoğunluğu için halen kullanılabilir olmaktan uzaktır. Kansere karşı spesifik olmayan NK isimli hücrelerin temel rol oynadığı bağışıklık sisteminin son yıllarda önemi giderek artmaktadır. Özellikle yeni metastaz gelişmiş ve metastaz kitlesi küçük olan hastalarda NK aktivitesinin uyarılmasının yararlı olabileceğine dair kanıtlar artmaktadır. Selenyum, glutamin, kompleks polisakkaritler, probiyotikler ve bazı mantar türlerinin insanlarda bağışıklık sistemi, kanser tedavisinin etkinliği ile yan etkisi üzerine olumlu etkisi olduğu gösterilmiştir. İleride teknolojik gelişmeler daha fazla sayıda hastanın spesifik T lenfosit tedavisinden yararlanmalarını sağlayabilir. Bu olana kadar elimizdeki doğal savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliriz.
Kaşeksi olarak isimlendirilen ve kanserli hastalarda aşırı kilo kaybı, iştahsızlık ve öncelikli olarak kas kitlesinin kaybı ile seyreden enflamatuar reaksiyon önemli bir sorundur. Diyette bol miktarda nitelikli balık yağı alınmasının kaşeksiden korunmada önemli olduğu gösterilmiştir. HMB, silimarin, glutamin ve TTB’ nin de bu konuda yardımcı olabileceği düşünülmektedir. Düşük yağ ve orta derecede protein içeren vejetaryen diyet ile aerobik egzersizin birleştirilmesi de kaşeksiden korunmada önemli stratejilerin başında gelmektedir.
Tromboemboli, kaşeksi gibi kanserli hastaların en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Özellikle kemoterapi ile birlikte antianjiyojenetik tedavi alanlarda bu riskte belirgin artış olmaktadır. Düşük molekül ağırlıklı heparin, bu konuda oral antikoagülanlardan daha güvenli olsa da risk taşıyan bütün hastalara verilmesi pek olası değildir. Yapılan çalışmalarda besin faktörlerinden silimarin, balık yağı, polikozanol ile natokinaz ve insülin direncini azaltıcı yaşam stili değişiklikleri yapılmasının, salisilat ve TTM gibi ilaçların kullanılmasının tromboemboli riskini azaltmada yararlı olabileceğini düşündürmektedir.
Kemik erimesi, kanserli hastalarda sık görülen bir sorundur. Bu hastalığın metastazından, kanserden salgılanan maddelerden, hareketsizlikten, beslenme bozukluğundan veya kadın hastalarda menopoza erken girilmesinden dolayı olabilmektedir. Kemik erimesi, kemik metastazlarının büyümesini uyarabilmekte, şiddetli ağrıya ve kırıklara neden olabilmektedir. Kemik erimesinin yavaşlatılması metastazın büyümesini, ağrı ve kırık riskini azaltabilir. D vitamini türevleri, balık yağı, polikozanol, salisilat kombinasyonu bu bağlamda yararlı olabilir.
İyi mikrobeslenme durumunun sağlanması, özellikle iştah azalmasına bağlı beslenemeyen hastalar için geçerlidir. Vejetaryen diyete uyum için B12 vitamini desteği şarttır. Bunlara ek olarak selenyum, folik asit, C vitamini, D vitamini, E vitamini, K vitamini, kalsiyum, magnezyum, kromyum ve lutein gibi maddelerin alımının arttırılmasının sağlık üzerine olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. Hastalara özel vitamin ve mineralleri içeren beslenme desteklerinin uygulanması yararlı olabilir. Günümüzde aşırı dozların alınmasından kaçınarak yeterli miktarda vitamin alınması önerilmektedir. Bazı çalışmalarda çok yüksek dozlarda C vitamini kullanılmasının ileri evre kanserlerde yararlı olduğuna dair sonuçlar elde edilmiştir. Likopen antikanserojen özellikte bir diğer besinsel faktördür ve özellikle prostat kanserine karşı etkilidir. Bu besin faktörünün de beslenme programı içinde olmasının yararı olabilir. Vejetaryenlerde et yiyenlere göre pıhtılaşmaya eğilim artmıştır. Kanser hastalarının tromboemboli yatkınlığının artmış olması nedeni ile özellikle vejetaryen beslenme programı uygulayanlara taurin desteği yapılması yararlı olabilir.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder